Geçirdiğimiz pandemi dönemi nedeniyle, dünyanın farklı ülkelerine özgürce ve tasasızca seyahat ettiğimiz ya da en azından seyahat planları yaptığımız zamanlar biraz geride kaldı. Ancak artık yavaş yavaş eski hayatımıza geri dönebilmeyi ve bu zorlu günleri ardımızda bırakmayı umuyoruz. Biz adım adım ve kontrollü bir şekilde normalleşirken, geçtiğimiz sene pandemi yüzünden ileri bir tarihe ertelenen dünyaca ünlü etkinlikler de takvimde teker teker yerlerini alıyor. Dünyanın en popüler ve büyük karnavalları da yeniden eski coşkulu atmosferlerine kavuşmak için gün sayıyor.
Eminim ki, seyahatseverler yeni rotalara yelken açmak için şimdiden sabırsızlanmaya başladı bile. Yoksa siz de yakın gelecekte çıkacağınız unutulmaz yolculukların hayallerini çoktan kurmaya başlayan, hatta seyahat planları yapanlardan mısınız? O halde size harika bir önerimiz var: Seyahat edemeden ve çoğunlukla evde izole şekilde geçen vakitleri telafi etmek için yakın gelecekte katılabileceğiniz festivallere ve karnavallara göz atmaya ne dersiniz?
Onlarca, hatta belki de yüzlerce yıldır tüm dünyayı etkisi altına alan bu görkemli organizasyonlar, size hayatınız boyunca unutamayacağınız seyahat deneyimleri kazandırmayı bekliyor. Çünkü onlar sıradan etkinlikler olmanın çok ötesinde, dünyanın en önemli ve en güzel festivalleri arasına adını çoktan yazdırmış organizasyonlar. Buyurun, bu festivaller hangileriymiş birlikte göz atalım.
1. Oktoberfest
1810 yılında Prens Ludwig ve Prenses Therese’nin Almanya’nın Münih kentinde görkemli bir düğünle evlenmesiyle ortaya çıkan Oktoberfest, katılımcılarına iki hafta boyunca sınırsız eğlence ve bira vadeden bir organizasyon. Bir kraliyet düğünüyle başlamış olsa da zaman içinde biranın su gibi aktığı ve birbirinden keyifli etkinliklere sahne olan bir festivale dönüşmüş.
Oktoberfest her yılın ekim ayında aslında dünyanın birçok ülkesinde kutlanıyor ama kutlamaların merkezi elbette hâlen Münih. On üç adet devasa çadırın kurulduğu festival alanında neler yok ki! Lezzetli yemeklerin satıldığı stantlar, müzik dinletileri, dans şovları, oyunlar, yarışmalar… Ve elbette kocaman bira fıçıları! Yemeye içmeye doymak ve Bavyera kültürünü daha yakından tanımak istiyorsanız Oktoberfest’e katılmayı ölmeden önce yapılacaklar listenize eklemenizi öneririm. Ancak festival iki hafta sürdüğü için, bira içerken ipin ucunu kaçırmamakta fayda var.
2. Cannes Film Festivali
Sinema sektörünün en değerli ve önemli festivallerinden biri olan Cannes Film Festivali, Fransa’nın aynı isimli şehrinde düzenleniyor. Festivalin en prestijli ödülü; 1982 yılında Yol filmiyle Yılmaz Güney’in, 2014 yılında da Kış Uykusu filmiyle Nuri Bilge Ceylan’ın kazanarak göğsümüzü kabarttığı Altın Palmiye. Altın Palmiye ile birlikte birçok ödül daha, her yıl yüzden fazla ülkeden katılımcıların yarıştığı festivalde, görkemli bir törenle sahiplerini buluyor.
1946 yılından beri düzenlenen Cannes Film Festivali, düşük bütçeli ya da gişe kaygısı olmayan filmlerin de sinemaseverlere tanıtılması açısından oldukça önemli bir role sahip. Hal böyle olunca, sinema tutkunları da her yıl festivalde ya da ekran başında yerini alarak bu festivali yakından takip ediyor.
3. Burning Man Festivali
Bana kalırsa listemizin en ilginç üyesi olan Burning Man yalnızca dünyanın en popüler festivallerinden biri değil, aynı zamanda en yaratıcı olanlarından. Çünkü bu festival için ciddi ciddi bir çölün ortasına geçici ve devasa bir medeniyet inşa ediliyor.
Her yıl ağustos sonu ile eylül başı arasında düzenlenen festivalin adresi, ABD’nin Nevada eyaletinde bulunan Black Rock Çölü. Festivalin katılımcıları bir hafta sürecek bu organizasyonda çöldeki yaşam şartlarını kendi olanaklarına göre belirliyor. Çünkü çölde herhangi bir elektrik ya da su altyapısı yok. Festival sınırları içinde para kesinlikle geçmiyor ve komün hayatının temeli olan dayanışma ilkesi çerçevesinde hareket ediliyor.
Burning Man’in kurucuları, bu ilginç festivali tüm katılımcıların ayrımcılıktan ve önyargılardan uzak şekilde yaşadığı ütopik bir evren şeklinde kurgulamış. 1986 yılından beri düzenlenen festival, toplum ve çevre bilincini her şeyin önünde tutuyor. Festival sona erdiğinde katılımcılar tarafından inşa edilen bu devasa medeniyet, yerde tek bir çöp kalmayana kadar toplanıyor. Kısacası, Burning Man size hem doğaya hem de çevrenizdekilere karşı hoşgörülü ve hassas davranmanız koşuluyla sonsuz bir özgürlük ve eğlence alanı vadediyor.
Her şey iyi hoş da bu festivalde hangi etkinlikler var, diye mi düşünüyorsunuz? Bu sorunun cevabı da tamamen katılımcılara bağlı. Festival kurulu size herhangi bir etkinlik vadetmiyor. Katılımcılar ne yapmak isterse festival programı da o an ve kendiliğinden oluşuyor.
4. Tomorrowland Festivali
Tomorrowland’i dünyanın en büyük ve popüler elektronik müzik festivali olarak tanımlamak yanlış olmaz. Belçika’da bulunan Boom adlı bölgede gerçekleşen bu devasa organizasyon, her birinde ünlü müzisyenlerin boy gösterdiği yirmi farklı sahneye ev sahipliği yapıyor. Her yıl yüz binlerce kişinin katıldığı festivaldeki görsel şovlar da en az müzik performansları kadar ünlü.
Tomorrowland’in ne kadar popüler olduğunu kısaca şöyle anlatabilirim: Festival biletleri satışa çıktıktan sonra yaklaşık bir dakika içinde tükeniyor. Bu nedenle, 2005 yılından beri her sene düzenlenen bu festivalin bir parçası olmak istiyorsanız biletlerin satılacağı gün tetikte olmanız çok önemli. Eğer bilet almayı başarırsanız ve elektronik müzik türünü seviyorsanız hayatınızın en unutulmaz deneyimlerinden birine adım atacağınızdan hiç şüpheniz olmasın.
5. Mardi Gras Festivali
Türkçe anlamı Şişman Salı olan Mardi Gras, ABD’nin New Orleans şehrinde düzenlenen ve yalnızca bir gün süren çılgın bir festival. Hristiyanların Büyük Perhiz öncesinde diledikleri kadar yiyip içtikleri, eğlendikleri ve dans ettikleri bu organizasyon, her yıl sokakların insan seliyle dolup taşmasını sağlıyor. Büyük Perhiz’in ve Paskalya Günü’nün tarihleri dini takvime göre belirlendiği ve her sene değiştiği için, Mardi Gras’ın da net bir tarihi yok. Ancak genellikle şubat ve mart ayları arasına denk geliyor.
6. La Tomatina Festivali
İspanya’nın Valencia kentindeki Bunol Kasabası’nda gerçekleşen La Tomatina’yı yalnızca iki kelimeyle özetlemek mümkün: Domates savaşları! Bu festival kapsamında her ağustos ayının son çarşambasında Bunol halkı sokaklara döküyor ve birbirlerine tonlarca domates fırlatıyor. Üstelik, bu festival kasaba halkının kendi kendine eğlendiği küçük bir organizasyon olmaktan çıkalı da çok olmuş. Her yıl binlerce turistin de akın ettiği La Tomatina’da, yalnızca 2018 yılında 145 ton domates kullanılmış. Daha da ilginci, bu festivalin nasıl ve neden ortaya çıktığı da bilinmiyor. Kesin olan tek şey şu ki; festival boyunca hem sokaklar hem de insanlar kırmızıya boyanırken birbirinden ilginç ve komik anlar yaşanıyor.
7. Venedik Karnavalı
Büyük Perhiz öncesinde düzenlenen bir diğer köklü organizasyon olan Venedik Karnavalı’nın tarihçesi 12. yüzyıla dek uzanıyor. Bu listede yer alan her festivalin ve organizasyonun sahip olduğu atmosfer bambaşka ama Venedik Karnavalı’nın özel bir yönü var: Karnavalın katılımcıları fantastik filmleri aratmayacak kostümler giyiyor ve maskeler takıyor. Her yılın şubat ayında gerçekleşen bu görkemli karnaval, 1979’dan beri gelenekselleşmiş durumda.
Özellikle fotoğraf, moda ve sanat düşkünleri Venedik Karnavalı’nı yakından takip ediyor. Çünkü söz konusu kostüm ve maskeler sayesinde karnavalın her dakikası bir diğerinden etkileyici anlara sahne oluyor. Üstelik, arzu eden katılımcılar podyumda yürüyerek kostümlerini ve maskelerini sergileyerek yarışmalara katılıyor. Her yıl değişen bir jüri ekibi, söz konusu yılın en etkileyici tasarımlarını seçiyor.
8. Rio Karnavalı
Dünyanın en büyük ve ünlü organizasyonlarından söz ederken Rio Karnavalı’ndan bahsetmeden geçmek olmaz elbette. Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde 1700’lerden beri düzenlenen bu muhteşem karnaval da Büyük Perhiz öncesinde yapılan kutlamalar arasında. Hatta bu kutlamaların en büyüğü ve en meşhuru.
Karnaval boyunca sayısız farklı etkinlik yapılıyor ancak bunların en popüleri, hiç şüphesiz ki samba geçitleri. Brezilya’daki samba okulları arasında yapılan yarışmalar, yüz binlerce kişi tarafından coşkuyla izleniyor. Tabii karnavalın büyüleyici atmosferini ve katılımcıların göz alıcı kostümlerini de unutmamak gerek. Her yıl milyonlarca kişiyi ağırlayan Rio Karnavalı, birçok kişi tarafından dünyanın en görkemli partisi olarak da adlandırılıyor.
9. Boryeong Çamur Festivali
Çamurlara bulanıp tüm stresinizden arınmaya, birbirinden keyifli etkinliklere katılmaya ve cildinizi minerallerle buluşturmaya ne dersiniz? Boryeong Çamur Festivali, katılımcılarına tam da bu fırsatları sunuyor. Güney Kore’nin Boryeong kentinde düzenlenen bu organizasyonda odak noktamız, anlaşılacağı üzere çamur. Çünkü bu kentteki çamur mineral açısından oldukça zengin ve cilde faydalı.
Cilt bakımı konusunda çok hassas olan Güney Kore halkı da bu değerli çamur türü için bir festival organize etmeyi uygun bulmuş. 1998’den beri her yıl, Boryeong’daki Daecheon Sahili’ne kentin farklı yerlerinden alınan kamyonlarca çamur yığılıyor. Festival katılımcıları da bu devasa çamur yığınının içinde yüzme, çamur savaşları yapma, çamur futbolu oynama ya da çamur kaydıraklarından kayma gibi ilginç etkinliklere katılma şansı buluyor. Yani, hem ciltlerine bakım yapıp hem de doyasıya eğlenebiliyorlar. Ancak festivale katılan kimsenin temiz kalmak gibi bir şansı yok. Üzerine çamur bulaşmamış kişiler ani çamur saldırılarına maruz kalabiliyor.
10. Coachella Müzik ve Sanat Festivali
Elektronikten hip hop’a, indie’den rock’a kadar birçok farklı müzik türünün buluşma adresi olan Coachella Müzik ve Sanat Festivali, 1999 yılından bu yana dünyanın en ünlü ve büyük müzik organizasyonları arasında. Colorado Çölü’ndeki Coachella Vadisi’nde yapılan festivalde sekiz farklı sahne kuruluyor. Festival boyunca her bir sahnede birbirinden ünlü isimlerin konserlerini ve performanslarını izlemek mümkün. Ayrıca, heykel ve enstalasyon sergileri de Coachella’da yer buluyor. 2001 yılından beri her yıl düzenlenen festivalin tarihi genellikle nisan ayına denk geliyor ama bilet bulmak oldukça zor. Tıpkı Tomorrowland’de olduğu gibi, Coachella biletleri de satışa çıktıktan sonra birkaç dakika içinde tükeniyor.
11. Holi Festivali
Holi Festivali’ni anlatabilmek için “gökkuşağının yeryüzüne dökülmüş hali” demek yeterli olur belki. Çünkü, en köklü ve ünlü Hindu festivallerinden biri olan Holi Festivali’nde yüz binlerce insan birbirlerine rengarenk boyalar fırlatıyor. Aslında bu organizasyonun Hinduizm’de daha derin anlamları var: Hindular Holi Festivali’nde yeniden doğuşu ve iyiliğin kötülüğü yenmesini kutluyor.
Bu sebeple festivalin ilk günü, Holi’nin çıkış noktası olan mitolojik efsaneyi anmak için yapılan bir ateş yakma ritüeline ayrılmış. İkinci günde ise renk savaşları başlıyor. Toplamda iki gün süren bu festivalin merkezi Hindistan. Ülkenin tüm eyaletlerinde kutlama yapıldığı için tek bir festival alanı da yok. Tüm sokaklar festival alanı gibi kullanılabiliyor. Ayrıca, Nepal ve Sri Lanka gibi farklı ülkelerde de eş zamanlı festivaller düzenleniyor.
12. Harbin Kar ve Buz Festivali
Kış sevdalıları buraya! Eğer biraz üşümek fikri sizi korkutmuyorsa Çin’in Heilongjang eyaletinin başkentinde düzenlenen Harbin Kar ve Buz Festivali size hayatınızın en unutulmaz festival deneyimini yaşatabilir. Ancak “biraz üşümek” demem sizi yanıltmasın, ocak ve şubat ayları arasında düzenlenen bu festival sırasında hava sıcaklıkları -30, hatta -35 santigrat dereceyi bulabiliyor.
Festival boyunca karın ya da buzun yontulması sonucunda inşa edilmiş görkemli heykelleri ve sanat eserlerini inceleme fırsatınız var. Ayrıca, festival kapsamında dört farklı tema parkında çeşitli kayak ve yüzme etkinlikleri de düzenleniyor. Söz konusu hem Çin hem de ünlü bir festival olunca, tahmin edersiniz ki katılımcı sayısı bir hayli yüksek. 1963’ten beri düzenlenen bu festival, her yıl yaklaşık 15-18 milyon kişiyi ağırlıyor. Bu nedenle bilet temin etmek biraz zor olabiliyor.