Konya’nın Selçuklu ilçesinin mahallelerinden biri olan Sille, hem yerliler hem de şehir dışından gelen turistler tarafından yoğun ilgi görüyor.
Frigyalılar döneminden günümüze kadar yerleşimin görüldüğü Sille bilhassa erken Hıristiyanlık döneminin izlerinin hâlâ görülebilmesi açısından önemli. Mahalle, uzunca bir süre İstanbul’tan Kudüs’e uzanan hac yolculuğunun mühim bir noktası olmayı sürdürmüş.
Deniz seviyesinden 1115 metre kadar yüksekte bulunan Sille’yi çevreleyen tepeler genel itibariyle tüften meydana gelmiştir. İlk Hıristiyanlar, saklanmak ve ibadet etmek amacıyla bu tepeleri oymuşlar. Dönemin insanları tarafından oluşturulan bu sığınak ve şapellerin bir kısmı ya da bunların izleri bugün hâlâ Sille’de görülebilmektedir.
Günümüzde Sille’ye gelenler, Bizans İmparatoru Constantin’in annesi Helena tarafından yaptırılan Aya Elena Kilisesi’ni ziyaret edebilirler. Helena, hac için Kudüs’e giderken Konya’ya uğrayınca, Hıristiyanların zor koşullara rağmen ibadetlerini yerine getirmeye çalıştıklarına şahit olunca Sille’de onların kullanabilecekleri bir ibadethane yaptırmaya karar vermiş. Aya Elena Kilisesi, Sille’den çıkarılan kesme taş kullanılarak inşa edilmiş olup dönem dönem onarımdan geçmiştir.
Sille’de görülebilecek bir diğer mekân ise Süt Şapeli içinde oluşturulmuş, türünün Türkiye’deki ilk örneği olan Zaman Müzesi. Zaman Müzesi’nde özel tasarım saatler, takvimler, arkeolojik güneş saati gibi zaman mefhumuyla ilgili somut varlıklar sergileniyor.
19. yüzyılda inşa edildiği düşünülen Sille Çay Camii, Sille deresinin kıyısında yer almakta olup camide ahşap işçiliği dikkati çeker. Çay Camii’nin yanı sıra Karataş Camii de ahşap işçiliğinin çok güzel örneklerinin görüldüğü bir yapıdır.
Sille Kent Müzesi de burada ziyaret edilebilecek bir başka nokta. 2017 senesinde açılan iki katlı müzede hem Sille’nin hem de Konya’nın tarihi ve kültürü hakkında bilgi edinme şansınız oluyor.
Bu yapıların yanı sıra Sille köprü ve çeşmeleriyle yüzyıllar öncesinden günümüze ışınlanmış bir mekândaymışsınız hissi doğuruyor.