Antalya’nın kent merkezine yaklaşık 150 kilometre uzaklıkta bulunan ilçesi Demre, aynı zamanda kentin doğal güzellikleri ve tarihi mirasıyla en ön plana çıkan yerleşim yerlerinden biri. Genellikle turistik potansiyeli açıdan Kaş, Kalkan ve Alanya gibi destinasyonların gölgesinde kalıyor. Fakat esasen Demre’de keşfe değer birbirinden önemli duraklar var. Kaş’a ve Finike’ye de yakın bir konumda bulunan Demre’yi, siz de bir Antalya seyahatinizde baştan sona keşfedebilirsiniz. Özellikle doğa ve tarih tutkunlarını büyüleyebileceğini düşündüğümüz bu yerleşim yeri, bahar ve yaz aylarında adeta yeryüzü cennetine dönüşüyor. Peki, Demre’de gezilecek yerler hangileri? Sizin için hazırladığımız seçkiye ve Demre’nin tarihçesine kısaca göz atalım.
Üç tarafı görkemli dağlarla çevrili Demre’nin bir kıyısı da Akdeniz’e komşu. Demre Çayı’nın getirdiği alüvyonlu topraklar sayesinde, bu bölge tarım açısından da son derece bereketli. Helenistik Dönem’de Myra ismini taşıdığını bildiğimiz Demre, yine bu dönemde Likya Birliği’nin üyesi olan altı kentten biri olduğu için çok zengin bir tarihi mirasa sahip.
Bugün kaya mezarlarının bulunduğu bölgeye kurulmuş olan kent, zamanla aşağıya doğru genişleyerek Likya’nın başkentliğini de üstlenmiş. Bildiğiniz gibi, işin içine Likya Birliği’nin bir zamanlar hakim olduğu topraklar girdiği anda birbirinden önemli tarihi yapılardan ve antik kentlerden söz edebiliyoruz. Demre de mutlaka görmenizi önerdiğimiz antik kentlere ve müzelere ev sahipliği yapıyor.
Demre’nin ziyaretçilerine sunduğu tek cevher, tarihi mirasıyla sınırlı değil elbette. Akdeniz’e kıyısı olan bir ilçenin doğal güzelliklerden bol bol nasibini almamış olması zaten imkansız. Demre’de deniz ya da kara yoluyla keşfedebileceğiniz harika koylar, köyler ve plajlar var. Her birinden kısaca söz edeceğiz. Haydi başlayalım!
1. Aziz (St.) Nikolaos Anıt Müzesi (Noel Baba Kilisesi)
Sizin de kulağınıza bugüne dek Noel Baba’nın Antalyalı olduğu söylentisi gelmiş olabilir. Aslında bu söylenti hakikate dayanıyor. Tüm dünyanın Noel Baba olarak tanıdığı Aziz Nikolas, M.S 243 yılında Patara şehrinde...
Tüm dünyanın Noel Baba olarak tanıdığı Aziz Nikolas’ın Antalyalı olduğunu biliyor muydunuz? M.S 243 yılında Patara’da dünyaya gelen Aziz Nikolas, hayatı boyunca çevresinde hep çok yardımsever ve nazik biri olarak tanınmış. Onun gerçekleştirdiğine inanılan mucizeler sebebiyle, kendisine “Mucizelerin Azizi” ismi bile takılmış. Hatta hem denizcilerin hem de çocukların koruyucusu olarak kabul ediliyormuş. M.S 285 yılında Myra’ya, yani Demre’ye yerleşen Aziz Nikolas, burada Myra Piskoposluğuna katılmış. M.S 326 yılında hayatını kaybettiğinde de buradaki kilisenin içine defnedilmiş.
Haçlı Seferleri esnasında Barili tüccarlar kiliseyi yağmalayarak Aziz Nikolas’ın kemiklerinin büyük çoğunluğunu çalmışlar. Kalan kemikleri ise günümüzde Antalya Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Söz konusu kilise ise bugün Aziz Nikolaos Anıt Müzesi ya da halk arasında bilinen ismiyle Noel Baba Kilisesi olarak ziyarete açık. Haftanın her günü ziyaret edebileceğiniz müzede MüzeKart da geçiyor.
Müzede Noel Baba’ya ait olduğu düşünülen ve hem yapraklarla hem de balık pullarıyla süslenmiş lahdi görebiliyorsunuz. Kilise duvarlarında da Noel Baba’nın sebep olduğu düşünülen mucizeleri tasvir eden resimler yer alıyor.
2. Myra Antik Kenti
Günümüzde Antalya’nın Demre ilçesinin merkezine ve çevresine yayılmış olan Myra Antik Kenti, Kaş ile Finike’nin arasında kalan bir yerleşim yeri. Tarihçesinin ne kadar geriye uzandığı tam olarak bilinmese de ele...
Aziz Nikolaos Müzesi’ni de içinde barındıran Myra Antik Kenti, Demre’nin ev sahipliği yaptığı en görkemli tarihi miras. Başta da belirttiğimiz gibi, bu kent Likya Birliği’nin altı büyük şehrinden biriymiş. Tam olarak ne zaman kurulduğu bilinmese de M.Ö. 5. yüzyılda var olduğu, kaya mezarları ve Likçe yazıtlar üzerinde yapılan araştırmalarla kanıtlanmış durumda. M.S. 2. yüzyılda kentin gelişimi iyice hızlanmış ve Bizans döneminde şehir hem idari hem de dini açıdan ön plana çıkmaya başlamış. Tabii bu gelişimde Aziz Nikolaos’un kentin piskoposu olmasının da payı büyük.
M.S. 7. yüzyıl sonrasında gerçekleşen depremler, seller ve Arap akınları Myra’nın önemini gitgide yitirmesine sebep olmuş. 12. yüzyılda da kent görkemli günlerine bir daha geri dönmemek üzere veda etmiş. Günümüzde Myra Antik Kenti’nde M.Ö. 5. yüzyıldan, Helenistik Dönem’den ve Bizans döneminden kalma kaya mezarlarını, tiyatroyu, surları ve daha birçok kalıntıyı görebiliyoruz. Özellikle kilise ve sur duvarları çok iyi korunmuş durumda. Myra Antik Kenti’ne girişte de MüzeKart geçiyor ve haftanın her günü ziyarete açık.
3. Likya Uygarlıkları Müzesi
Antalya’nın Demre ilçesi, ülkemizin en görkemli ören yerlerinden biri olan Myra Antik Kenti’ne ev sahipliği yapıyor. Antik Myra’nın Çayağazı isimli bölgesinde bulunan harabelerin ise Myralılara ait olup olmadığı uzun yıllar...
Myra Antik Kenti’nin Çayağazı tarafında kalan harabelerinin farklı bir kente ait olup olmadığı uzun yıllar boyunca tartışma konusu olmuş. Yapılan araştırmalar nihayetinde bu tartışmalara nokta koymuş ve bu bölgenin Myra’ya bağlı bir liman mahallesi olduğu saptanmış. Bağımsız bir yerleşim olmasa da, Andriake olarak adlandırılan bu mahallenin içinde bulunduğu alan ayrı bir ören yeri olarak değerlendiriliyor. Andriake Ören Yeri de 2015 yılının ortalarından beri Likya Uygarlıkları Müzesi ismiyle ziyaretçilerini ağırlıyor. Açık hava müzesi şeklinde restore edilen bölgede agora, sarnıç, granarium, hamam, sinagog, kilise ve liman gibi yapıları yakından inceleyebiliyorsunuz.
Likya Uygarlıkları Müzesi yalnızca Andriake’nin ya da Myra’nın değil, Likya uygarlığının tanıtımına katkı sağlayan birçok farklı eserin tanıtımının yapıldığı bir müze şeklinde tasarlanmış. M.S. 129 yılında inşa edilmiş olan ve Anadolu’nun en büyük antik liman deposu olma unvanını taşıyan Granarium da 2016 yılından beri hizmete açık. Likya Uygarlıkları Müzesi’ni gezerken Likyalıların sanatı, dini, dili, sosyal ve ekonomik hayatı, gündelik yaşamı ve inancı hakkında ipuçları yakalayabiliyorsunuz. Müzenin kapalı sergi salonları da isimlerini Likya Birliği’ni kuran kentlerden alıyor. Likya Uygarlıkları Müzesi de MüzeKart’la giriş yapabileceğiniz ve haftanın her günü ziyaret edebileceğiniz bir adres.
4. Kyaneai Ören Yeri
Ülkemiz tarihi miras bakımından son derece zengin bir coğrafyaya sahip. Rotanızı hangi kente ya da bölgeye çevirseniz, orada birbiriden etkileyici antik kentlerle ve ören yerleriyle karşılaşabiliyorsunuz. Bunların bazılarında uzun yıllardan...
Tarih ve arkeoloji meraklılarının mutlaka görmesini önerdiğimiz bir diğer durak da Demre ilçe merkezine yaklaşık 20 kilometre mesafede bulunan Kyaneai Ören Yeri. Yavu Köyü’nün sınırları içinde kalan bu antik kentin de tarihçesi Likyalılara uzanıyor. Yapılan araştırmalara göre buradaki yerleşim de en geç M.Ö. 4. yüzyılda başlamış. Daha öncesine dair bir ize henüz rastlanmamış.
Likya’nın en zengin kentlerinden biri olduğu bilinen Kyaneai de bize görülmeye değer yazıtlar, oda mezarları; sur, akropol ve tiyatro kalıntıları bırakmış. Kalıntılar Myra Antik Kenti’ndekilere kıyasla daha fazla zarar görmüş durumda. Fakat özellikle antik tiyatro ile oda ve lahit mezarları ziyaretçileri etkilemeyi başarıyor. Kentin tepeye hakim bir konuma sahip olması sayesinde de müthiş manzaralara tanıklık edebiliyorsunuz. Henüz burada kazı ya da restorasyon çalışması yapılmadığı için, girişte bilet almanız ya da ücret ödemeniz de gerekmiyor.
5. Trysa Antik Kenti
Antalya’nın Demre ilçesine bağlı Davazlar Köyü’nde ve Kaş-Kale yolu üzerinde bulunan Trysa Antik Kenti, aslında ismine hiçbir antik kaynakta rastlanmayan bir yerleşim yeri. Fakat M.Ö. 2. yüzyılda varlık gösteren Likya...
Davazlar Köyü’ndeki Trysa Antik Kenti de ücretsiz şekilde gezebileceğiniz tarihi miraslar arasında. Kaş Kale yolu üzerinde yaklaşık 150 metre genişlikte ve 550 metre uzunlukta bir alana yayılan antik kent de Likya Birliği’nin üyelerindenmiş. Ancak ismi antik kaynakların hiçbirinde geçmiyor. Likya Birliği üyesi olduğunu da ele geçen sikkelerden anlayabiliyoruz. M.Ö. 5. yüzyılda inşa edilmiş bir surla çevrili olan kentte anıt mezar olarak adlandırabileceğimiz Heroon ve tapınak lahitleri gibi yapıların kalıntıları mevcut. Aslında burada gotik alınlıklı bir lahit ile arşitrav blokları da bulunmuş ama bunlar Viyana’ya götürülerek Sanat Tarihi Müzesi’nde sergilenmeye başlamış.
6. Taşdibi Plajı
Antalya’da her biri temizlik, güzellik ve konfor açısından bir diğeriyle yarışabilecek; mavi bayraklı onlarca farklı plaj var. Keza kentin yaz sezonu boyunca hem yerli hem de yabancı turistlerin akınına uğramasının...
Dilerseniz, Demre’nin tarihi mirasından söz etmeye bir süreliğine ara verelim ve doğal güzelliklere geçelim. Taşdibi Plajı, ilçenin tek mavi bayraklı plajı olma unvanına sahip. Bu sayede de özellikle yaz sezonunun hafta sonlarında ziyaretçi akınına uğruyor. Plajı cazip kılan en önemli unsurlardan biri; havanın rüzgarlı, denizin de dalgalı olduğu günlerde bile konumu sayesinde dalgasız bir denize komşuluk yapması. Geçmiş yıllarda Demre’nin doğal limanı olma görevini de üstlenen plajda bugün belediyenin inşa ettiği tesisler ve spor alanları da bulunuyor. Eğer Taşdibi Plajı’nda kalabalıktan yer bulamazsanız, onun devamı niteliğini taşıyan Kömürlük Plajı’nda da şansınızı deneyebilirsiniz.
7. Beymelek Lagünü
Antalya’nın istisnasız tüm ilçelerinde her biri büyüleyicilik bakımından bir diğeriyle yarışan doğal güzelliklerle karşılaşabiliyorsunuz. Demre ilçesinin ev sahipliği yaptığı doğal güzelliklerden biri de Beymelek Lagünü. Deniz suyu ile tatlı suyun...
Beymelek Lagünü kıyı girintilerinde ve koylarda dalga birikmesi sonucunda zamanla şekillenerek oluşan, deniz kucağı ya da kıyı set gölü olarak da nitelendirilen bir doğa harikası. Denizin tatlı suyla buluştuğu bu nokta, çok zengin bir biyoçeşitliliğe ev sahipliği yapıyor. 20’ye yakın balık türü, mavi yengeç, karides ve Caretta Caretta kaplumbağaları; burada yaşayan hayvan türlerinden yalnızca bazıları. 2010 yılında olta balıkçılığının serbest hale geldiği Beymelek Lagünü’nde ne yazık ki kaçakçılık faaliyetleri başlamış. Biyoçeşitliliğin korunabilmesi adına da 2018 yılında olta balıkçılığı yeniden yasaklanmış. Dolayısıyla burada balık tutamazsınız ama kıyı şeridinde doğa manzaralı piknikler yapabilir, lagünün serin sularında yüzebilir ve harika fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz.
8. Demre Kuş Cenneti
Antalya’nın Demre ilçesi turistik açıdan gördüğü ilgi bakımından Kaş ve Kalkan gibi yerleşim yerlerinin biraz gölgesinde kalsa da, aslında hem tarihi mirası hem de doğal güzellikleriyle gözden kaçırılmaması gereken bir...
Demre Kuş Cenneti, nam-ı diğer Noel Baba Kuş Cenneti de Likya Uygarlıkları Müzesi ile Çayağzı Limanı’nın arasında kalan bir bölgeye yayılmış durumda. Yolunuz Myra Antik Kenti’ne düştüğünde bu bölgeyi de mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. 1989 yılında kuş cenneti ilan edilen bölge yaklaşık bin hektarlık bir alana sahip. Zeytin ağaçlarıyla çevrelenir ve suyu kükürt bakımından zengin olduğu için kuşlara son derece zengin bir yaşam alanı sunuyor. Burada 150’ye yakın kuş türü tespit edilmiş. Yaban ördeğinden flamingoya, tavus kuşundan karabatağa kadar envai çeşit türü doğal hayatında gözlemleyebiliyorsunuz. Demre Kuş Cenneti’nin seyir terasında nefis doğa fotoğrafları da çekebilirsiniz.
9. Kekova
Akdeniz'in Saklı Cenneti: KekovaAntalya'nın güneybatısında, Demre ilçesi sınırları içinde yer alan Kekova, eşsiz doğal güzellikleri ve tarihi dokusuyla Akdeniz'in en büyüleyici noktalarından biri. Turkuaz suları, bozulmamış koyları ve antik...
Kekova hem Demre yakınlarında, az sonra isimlerinden detaylı olarak söz edeceğimiz Kaleköy ile Üçağız’ın açıklarında bulunan bir adanın; hem de ada civarındaki bölgenin ismi. Kekova Adası’nda yerleşim yok ama uzun yıllardan beri, bölgede faaliyet gösteren tekne turlarının favori duraklarından biri. İtalyan işgalinde hangi ülkeye ait olduğu konusunda uzun süre mutabık kalınamayan ada, 1932 yılında anlaşma neticesinde Türkiye’ye bırakılmış. Kaleköy’ün tam karşısında bulunan adada M.S 2. yüzyılda yaşanan büyük depremler neticesinde tüm yapılar sular altında kalmış. Bu nedenle, bir zamanlar adayı kaplayan Dolkisthe Antik Kenti artık batık şehir olarak adlandırılıyor. Kekova Adası’nın ucunda da yine tekne turlarının uğrak noktası olan Tersane Koyu var. Bu koyda Bizans kilisesi kalıntılarını görebiliyorsunuz.
10. Kaleköy
Eski ismiyle Simena, bugünkü ismiyle Kaleköy, Antalya’nın Demre ilçesi yakınlarında bulunan sevimli bir belde. Üçağız ile Kekova açıklarında kalıyor, hatta Kekova’nın tam karşısında. Kaleköy’e karadan ulaşım sağlamak mümkün değil. Fakat...
Kekova’nın tam karşısındaki sevimli belde de Kaleköy. Demre ve Kaş ilçe merkezlerinin arasında kalan bu yerleşim yeri, tarih boyunca birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış. Fakat özellikle yine bir antik Likya kenti olan Simena’yı içinde barındırmasıyla ünlü. Simena Antik Kenti’ni bir sonraki maddede detaylı olarak tanıtacağız. Fakat şimdiden tarihçesinin M.Ö 4. yüzyıla kadar uzandığını ve birbirinden değerli kalıntıları içinde barındırdığını belirtelim.
Kaleköy’ün bir belde olması sizi yanıltmasın, buraya karadan ulaşım sağlamak mümkün değil. Yine tekne turlarıyla ya da özel yatlarla ziyaret edilebiliyor. Kaleköy birinci derece sit alanı olduğu için burada kontrolsüz yapılaşmaya izin verilmemiş. Köyde ortalama 60-70 hane var. Kaleköy sakinleri de uzun yıllardan beri antik kalıntılarla iç içe yaşıyor. Hatta bazı evlerde antik yapı malzemeleriyle bile karşılaşabiliyorsunuz. Köy merkezindeki taş merdivenler bile birkaç asır öncesinde inşa edilmiş. Kısacası, Kaleköy’de gezerken bir anda zamanda yolculuk yapmış gibi hissedebiliyorsunuz.
Kaleköy’ün büyük bölümünde dalış yapmak yasak. Kekova’nın sular altında kalan tarihi mirasını görmek isterseniz kanoyla karşıya doğru ilerleyebiliyorsunuz. Kaleköy ise denize girmek, restoranlarında nefis bir ziyafet çekmek, tepesindeki amfi tiyatroda güneşi batırmak ve doğayla vakit geçirmek için harika bir adres. Elbette bunu yaparken Simena Antik Kenti’ni de keşfedebiliyorsunuz.
11. Simena Antik Kenti
Simena Antik Kenti, günümüzde Kaleköy olarak adlandırdığımız yerleşim yerinin tarihi geçmişini yansıtan bir ören yeri. Likya Birliği’nin küçük kıyı kentlerinden biri olan Simena, Kekova Adası’nın da tam karşısında yer alıyor....
Likya döneminde küçük bir kıyı kenti olan Simena’da yerleşim tarihi minimum M.Ö. 4. yüzyılda başlamış. Daha öncesine ilişkin bir bulgu, henüz elimizde yok. Coğrafi konumu sebebiyle Likya döneminde stratejik bir nokta oluşturan kentin en önemli kalıntılarından biri, günümüze dek çok iyi korunabilmiş olan ve Orta Çağ’da aktif olarak kullanılmış Simena Kalesi. Kalenin bulunduğu yerden hem Kekova’nın hem de civarının büyüleyici manzaralarını seyredebiliyor, gün batımı keyfi alabiliyorsunuz.
Simena Antik Kenti’nde Orta Çağ surlarının, iç kalenin, tapınağın, stoanın, tiyatronun ve kaya mezarlarının kalıntılarını da yakından inceleyebiliyorsunuz. Kentin kıyısında bulunan ve artık harap hale gelmiş hamamın kitabesinde, bu yapının Aperlai halkı ve meclisi tarafından İmparator Titus’a hediye edildiği yazıyor. Simena’nın tiyatrosu, Likya şehirlerinde bulunan en küçük tiyatro olma özelliğine sahip. Yalnızca 300 kişi kapasiteli. Simena Antik Kenti haftanın her günü ziyarete açık. MüzeKart ile giriş yapılabiliyor.
12. Üçağız
Yolunuz Antalya’nın Kaş ve Demre ilçelerine ya da civarına düştüyse, burada yapabileceğiniz en keyifli aktivitelerden biri tekne turuna çıkmak olabilir. Çünkü bu bölgede hem karadan hem de denizden müthiş doğal...
Antik dönemde Theimussa ismini taşıyan Üçağız da tıpkı Kaleköy gibi Kekova manzaralı, deniz kıyısında bulunan, sevimli bir köy/belde. Doğal bir limana yayılmış olan bu yerleşim yeri aslında bir zamanlar Kekova’yla bağlantılıymış ama depremler neticesinde bu bağlantı da sular altında kalmış. Likya döneminde bir denizci yerleşimi olduğu bilinen Üçağız, günümüzde birbirinden güzel koylara ve adacıklara, salaş balık restoranlarına, mütevazı pansiyonlara ve tur teknelerinin uğradığı bir yat limanına ev sahipliği yapıyor. Yolunuz Üçağız’a düştüyse buranın meşhur yanık dondurmasını da denemeden geçmeyin, deriz.
Sıra | İçerik | Kullanıcı Puanı |
---|---|---|
1 | Aziz (St.) Nikolaos Anıt Müzesi (Noel Baba Kilisesi) | 9,5 |
2 | Myra Antik Kenti | 8,5 |
3 | Likya Uygarlıkları Müzesi | 8,5 |
4 | Kyaneai Ören Yeri | 9,0 |
5 | Trysa Antik Kenti | 7,0 |
6 | Taşdibi Plajı | 9,0 |
7 | Beymelek Lagünü | 8,5 |
8 | Demre Kuş Cenneti | 8,0 |
9 | Kekova | 9,1 |
10 | Kaleköy | 8,5 |