İstanbul’un tarihi ve kültürel mozaiğini en güzel yansıtan semtlerden biri olan Balat, adeta zamanın durduğu bir yer. Daracık sokaklarında yürürken her köşede farklı bir hikayeyle karşılaşabileceğiniz bu semt, eski İstanbul’un izlerini modern yaşamın atmosferiyle harmanlıyor. Rengarenk evleri, kartpostalı andıran yokuşlu sokakları, tarihi yapıları ve nostaljik kafeleriyle hem kent sakinlerinin hem de yerli ve yabancı turistlerin gözde destinasyonlarından biri haline gelmiş durumda.
Balat’ta geçmişin izlerini sürmek, tarihi sinagogları ve kiliseleri ziyaret etmek ya da yalnızca Haliç manzarası eşliğinde keyifli bir kahve molası vermek mümkün. Fotoğraf tutkunları için de her köşe başında farklı sürprizler barındıran semt, keşfetmeyi sevenler için bitmeyen bir macera sunuyor. Hazırsanız, sizi bu tarihi semtin büyüleyici sokaklarında unutulmaz bir yolculuğa çıkaralım ve Balat’ta mutlaka görülmesi gereken yerleri birlikte inceleyelim!
1. Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi
İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Fener semtinde yer alan Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, Hristiyan Ortodoksluğun en önemli dini merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bizans İmparatorluğu döneminden itibaren otorite sahibi olan patrikhane,...
Hristiyan Ortodoksluğun en önemli dini merkezlerinden biri olarak görülen Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, Bizans döneminden beri Doğu Ortodoks Kilisesi’nin merkezi olma görevini üstlenmiş. İstanbul’un fethinin ardından Fatih Sultan Mehmet’in de geniş yetkiler tanıdığı ibadethane, aslında ilk olarak Havariyun Manastırı’nda faaliyet gösteriyormuş. Güvenlik sebebiyle 1586 yılında Pammakaristos Manastırı’na taşınmış ama burası da ilerleyen süreçte camiye dönüştürüldüğü için bugünkü mekanına, yani Aya Yorgi Kilisesi’ne geçiş yapmış.
Günümüzde dünya Ortodoksluğu açısından çok önemli bir yere sahip olan Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, hâlen Bizans dönemine ait tarihi eserlere ev sahipliği yapıyor. Fener ve Balat semtleriyle özdeşleşmiş olan tarihi yapının bahçesinde ve avlusunda dini törenler de düzenleniyor.
2. Özel Fener Rum Ortaokulu ve Lisesi (Kırmızı Mektep)
İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı tarihi Fener semtinde bulunan Fener Rum Ortaokulu ve Lisesi, 1454 yılında kurulmuş bir eğitim kurumu. “Patrikhane Akademisi” ve “Kırmızı Mektep” gibi isimlerle de anılan tarihi yapı,...
1454 yılında kurulan Fener Rum Lisesi, İstanbul’un fethinin ardından kentten ayrılan Ortodoks Rumların kendi dillerinde eğitim alabilmesi için inşa edilmiş bir yapı. Fatih Sultan Mehmet’in Ortodoks Rumların kültürel ve dini haklarını korumak için attığı adımların önemli bir simgesi olarak kabul ediliyor. 500 yıldan fazla süredir eğitim veren yapı, asırlar boyu nice önemli bürokrat ve din görevlisi yetiştirmiş. Teofilos Koridaleus ve Aleksandros Mavrokordatos gibi dünyaca ünlü yazar ve akademisyenler de burada ders vermiş.
19. yüzyıl sonrasında klasik bir eğitim kurumuna dönüşen yapı, bugün Özel Fener Rum Ortaokulu ve Lisesi ismini taşıyor. Okula ev sahipliği yapan bina, 1880-1882 yılları arasında Mimar Konstantinos Dimadis tarafından ve Marsilya’dan getirtilen kırmızı tuğlalarla inşa edilmiş. Bu sebeple halk arasında Kırmızı Mektep olarak da adlandırılıyor.
3. Meryem Ana Rum Ortodoks Kilisesi (Kanlı Kilise)
İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Balat semtinde ve Fener Rum Lisesi’nin yakınlarında bulunan Meryem Ana Rum Ortodoks Kilisesi, halk arasında "Kanlı Kilise" ya da "Moğolların Meryemi Kilisesi" adıyla da biliniyor. Bizans...
Fener Rum Lisesi’nin çok yakınlarında bulunan Meryem Ana Rum Ortodoks Kilisesi, halk arasındaki ismiyle Kanlı Kilise, Bizans döneminde inşa edilip günümüze kadar hep kilise olarak kullanılmış nadir yapılardan biri. 7. yüzyıldan beri defalarca restorasyondan geçirilmiş. Hatta 1261 yılında Bizans İmparatorluğu tarafından tamamen baştan inşa edilmiş. İstanbul’un en etkileyici tarihi yapılarından biri olarak varlığını koruyor ve yalnızca özel günlerde ziyarete açılıyor.
4. Sveti Stefan Kilisesi (Demir Kilise)
İstanbul’un Tarihi Yarımada bölgesinde ve Fatih’e bağlı Haliç semtinde bulunan Sveti Stefan Kilisesi, dünyada tamamen demirden inşa edilmiş olan tek Ortodoks kilisesi olma özelliğine sahip. Bu sebeple halk arasında Demir...
Tamamen demirden inşa edilmiş tek Ortodoks kilisesi olma unvanına sahip olan Sveti Stefan Kilisesi, 1898 yılından beri ayakta. Bulgar Ekzarhlığı’nın bir parçası olarak inşa edilen yapının mimari planları Hovsep Aznavur tarafından tasarlanmış. Aksamları Viyana’dan özel olarak getirtilen kilise, Balat’la özdeşleşmiş tarihi ibadethanelerden biri. Yaklaşık 300 kişilik kapasiteye sahip ve iç mekanında hem Neobarok hem de Neogotik üsluplardan izler taşıyor. 2013-2018 yılları arasında restore edilen tarihi kilise, yüz yıldan uzun zamandır ihtişamını koruyor.
5. Ahrida Sinagogu
İsmini Makedonya’nın Ohri kasabasından, yani kurucularının geldikleri yerden alan Ahrida Sinagogu, günümüzde Balat semtinin Kürkçü Çeşme Sokağı’nda bulunuyor. 1693 yılına tarihlenen bir ferman, bize bu tarihi yapının İstanbul’un fethinden önce...
Balat’ın en görkemli sinagogu olan Ahrida Sinagogu, ismini, kurucularının Makedonya’nın Ohri kasabasından gelmesi dolayısıyla almış. İstanbul’un fethi öncesinde inşa edildiğini bildiğimiz yapı, 1660 yılında gerçekleşen yangın faciasında çok ağır hasarlar almış. Ancak 1694 yılında baştan aşağı yenilenmiş ve ilerleyen yüzyılda da kısmi tadilat çalışmalarından geçirilmiş. Bu sayede hâlen ayakta ve 1987 yılından beri Korunması Gereken Kültür Varlıkları Listesi’nde yer alıyor. Genellikle ziyarete açık olmasa da, sinagogu dışarıdan incelemek bile büyük bir keyif.
6. Tahta Minare Camii
İstanbul’un tarihi semtlerinden biri olan Balat’ta yer alan Tahta Minare Camii, kentin tarihi dokusunu yansıtan kıymetli bir ibadethane. Fatih Sultan Mehmet tarafından 1458 yılında inşa ettirilmiş. İsmini, geçmişte sahip olduğu...
Fatih Sultan Mehmet’in emriyle 1458 yılında inşa edilen Tahta Minare Camii, küçük ama çok şirin bir ibadethane. Fetih sonrasında İstanbul’a inşa edilen ilk camilerden biri olduğunu ve 1865 yılında kapsamlı bir tadilat çalışmasından geçirildiğini biliyoruz. Caminin kıble duvarının önünde Hüseyin Efendi’nin türbesi de bulunuyor. Vodina Caddesi üzerinde yer alan tarihi yapı, hâlen ibadete ve ziyarete açık.
7. Surp Hıreşdagabed Ermeni Kilisesi
İstanbul’un tarihi semtlerinden biri olan Balat’ta yer alan Surp Hıreşdagabed Ermeni Kilisesi, semtin en köklü ve etkileyici dini yapıları arasında. İsmi, Ermenicede “Kutsal Başmelek” anlamına geliyor. Tarih boyunca defalarca yangın...
Adı Ermenicede “Kutsal Başmelek” anlamına gelen Surp Hıreşdagabed Ermeni Kilisesi, İstanbul’un fethinin ardından camiye dönüştürülmek yerine, Ermeni cemaatine dönüştürülmüş bir yapı. İlk olarak 1620-1625 yılları arasında inşa edilmiş ama ahşaptan yapılması nedeniyle defalarca yangınlarda kül olmuş. Bugünkü kagir versiyonu 1835 yılında yapılabilmiş. 12 Eylül gecelerinde şifa ayinlerine ev sahipliği yapan tarihi ibadethanenin kapısında, İsa’nın göğe yükselişini tasvir eden bir figür bulunuyor. 2006 yılında burada yapılan onarım çalışmalarında bulunan Antakyalı Aziz Artemios’a ait rölikler de kilisenin ayazma bölümünde sergileniyor.
8. Fethiye Müzesi (Pammakaristos Manastırı)
Bizans döneminde inşa edilmiş olan Pammakaristos Manastır Kilisesi, İstanbul’un tarihi semtlerinden biri olan Balat’ta yer alıyor. Günümüzde Fethiye Müzesi ismiyle ziyaretçilerini ağırlayan yapı, Bizans İmparatorluğu’nun son dönemlerinden günümüze kadar ulaşmış...
1261 yılında eski bir kilisenin kalıntıları üzerine inşa edilmiş olan Pammakaristos Manastırı, Bizans İmparatorluğu’nun semte bıraktığı en etkileyici miraslardan biri. Hz. Meryem’e adanmış olan ibadethaneye, 1292-1294 yılları arasında bir de Hz. İsa’ya adanmış bir kilise ilave edilmiş. Bu bölümdeki kubbe ve duvarlar, birbirinden görkemli tasvirlerle süsleniyor. İstanbul’un fethinden sonra bir süre kadın manastırı olarak kullanılmış olan yapı, 1455 yılında Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’ne ev sahipliği yapmaya başlamış. III. Murad yapının camiye dönüştürülmesi emrini verince, listemizin ilk maddesinde de anlattığımız gibi, Patrikhane Aya Yorgi Kilisesi’ne taşınmış.
Fethiye Camii’nin ek yapı bölümü 1940 yılında onarıldıktan sonra müzeye dönüştürüldü. Kuzey kısım ise hâlen cami olarak kullanılıyor. Bizans döneminden günümüze ulaşan mozaiklere ve mimari detaylara ev sahipliği yapan müze, 2024 yılında tadilat sebebiyle geçici olarak ziyarete kapalı. Eğer müzeyi ziyaret etmeyi düşünüyorsanız, öncesinde güncel durumunu kontrol etmenizi tavsiye ederiz.
9. Metroloji Kilisesi
İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı tarihi Balat semtinde yer alan Metroloji Kilisesi, birçok Ortodoks kilisesinden farklı olarak Fener Rum Patrikhanesi’ne değil, Kudüs Ermeni Patrikhanesi’ne bağlı bir ibadethane. Tam olarak ne zaman...
Kudüs Ermeni Patrikhanesi’ne bağlı olan Metroloji Kilisesi’nin inşa tarihini hâlen tam olarak bilmiyoruz ama Ayasofya’yla aynı dönem inşa edilmiş olması muhtemel. Her yıl yalnızca 23 Nisan’da ziyarete açılan tarihi kilisenin bahçesi, ortalama 5 bin yıllık çınar ağaçlarına da ev sahipliği yapıyor. Kilisede yapılan araştırmalarda, Arşimet’in 10. yüzyıla tarihlenen ve matematiksel hesaplamalar içeren çalışmalar bulunmuş. Ne yazık ki, kısa süre içinde Türkiye’den kaçırılmış ve günümüzde ABD’nin Baltimore şehrindeki Walters Sanat Müzesi’nde sergileniyor.
10. Merdivenli Yokuş
Tarihi Yarımada’nın en güzel semtlerinden biri olan Balat’ın Instagram köşesi olarak adlandırabileceğimiz Merdivenli Yokuş, İstanbul’un tarihi ve kültürel dokusunu en güzel şekilde yansıtan sokaklardan biri. Hem kültürel zenginliği ve kozmopolit...
Balat’ın rengarenk evlerini ve tarihi atmosferini fotoğraflamak için ziyaret edebileceğiniz en ideal noktaların başında, Merdivenli Yokuş geliyor. UNESCO Kültür Mirası kapsamında restore edilmiş tarihi evlerle bezeli olan yokuş, zaten büyük olasılıkla Instagram gönderilerinden birinde daha önce karşınıza çıkmıştır. Kapıları farklı renklere boyanmış, cumbalı ve Yahudi & Rum mimarisinin detaylarını yansıtan evleri yakından incelemek hakikaten çok keyifli.
11. Tekfur Sarayı Müzesi
Bizans döneminden günümüze kadar ulaşabilen nadir saray yapılarından biri olan Tekfur Sarayı, İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Ayvansaray Mahallesi’nde yer alıyor. Geç Bizans döneminin mimari özelliklerini yansıtan tarihi yapı, Osmanlı döneminde...
Geç Bizans dönemine ait bir yapı olan Tekfur Sarayı, 11. yüzyılda inşa edilmiş Blaherne Sarayı’nın bir parçasıymış. Osmanlı döneminde Tekfur Sarayı ismini alan yapının 13. yüzyıl sonları veya 14. yüzyıl başları civarında inşa edildiği tahmin ediliyor. İstanbul’un fethi sırasında ağır hasarlar aldığı için, Osmanlı döneminde saray olarak değil, hayvan barınağı ve cam atölyesi gibi farklı işlevlerle kullanılmış. Atölye olduğu dönemde İstanbul’un en ünlü çinileri de burada üretilirmiş, ki zaten kentin önemli tarihi yapılarının birçoğunda da hâlen Tekfur Sarayı çinileri bulunuyor. 19. yüzyılda yangın sebebiyle yerle bir olan Tekfur Sarayı, 2019 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından müzeye dönüştürülerek ziyarete açıldı. Müzede hem arkeolojik buluntular hem de cam ve çini eserler sergileniyor.
12. Monologlar Müzesi
İstanbul'un tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ön plana çıkan semtlerinden Balat'ta bulunan Monologlar Müzesi, inovatif bir tiyatro deneyimi sunan bir proje sonucunda kente kazandırıldı. Üç sezon boyunca Yuvakimyon Rum Kız Lisesi’nde...
Yuvakimyon Rum Kız Lisesi’nde üç sezon geçiren ve ardından Balat’taki yeni mekanına taşınan Monologlar Müzesi, izleyicilere sıra dışı bir tiyatro deneyimi sunan bir sahne. Toplamda yedi farklı odaya ev sahipliği yapıyor ve bunların her biri hayatın içindeki sesleri bir araya getiren kakafonik bir atmosfere sahip. Ziyaretçiler dört monoloğu seçerek bizzat deneyimleyebiliyor. Klasik sahne anlayışının ötesine geçerek izleyicileri de oyunun interaktif bir parçası haline getiren müze, ödüllü yönetmen Ahmet Sami Özbudak tarafından hayata geçirilmiş.
13. Atik Mustafa Paşa (Hz. Cabir) Camii
İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Ayvansaray Mahallesi’nde ve Balat semtinin yanı başında yer alan Atik Mustafa Paşa Camii, Bizans döneminde Kristos Pantepoptes Kilisesi olarak inşa edilmiş tarihi bir yapı. Orta Bizans...
1059 yılında Kristos Pantepoptes Kilisesi olarak inşa edilmiş olan Atik Mustafa Paşa Camii, 15. yüzyıldan beri cami olarak kullanılıyor. Sadrazam Koca Mustafa Paşa’nın ismini taşıyan tarihi ibadethane, Cabir bin Abdullah’ın fetih sırasında buraya gömüldüğüne inanılması nedeniyle halk arasında Hz. Cabir Camii olarak da adlandırılıyor. 2021 yılında restore edilen yapı, ibadete ve ziyarete açık.
14. Ferruh Kethüda Camii
İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Ayvansaray mahallesinde yer alan Ferruh Kethüda Camii, yolu Balat, Fener ve Cibali taraflarına düşenlerin hemen dikkatini çekebilecek bir tarihi yapı. Mimar Sinan’ın imzasını taşıyan eser, Kanuni...
Balat gibi tarihi bir semtte elbette Mimar Sinan imzalı bir yapı da var. Semiz Ali Paşa’nın kethüdası Ferruh Ağa’nın 1562-1563 yılları arasında inşa ettirdiği Ferruh Kethüda Camii, Mimar Sinan’ın erken dönem eserlerinden biri. Halvetiyye tarikatının Sünbülliye koluna ait bir tekke olarak kullanılması nedeniyle, ismi Balat Tekkesi olarak da anılıyormuş. Aslında Tekfur Sarayı’nda üretilen çiniler bu caminin de duvarlarında kullanmış ama 1940’lı yıllarda tamamı çalınmış. Avlusunda Ferruh Ağa’nın mezarı da bulunan yapı, kıble duvarında günümüzde artık çok nadir rastladığımız bir güneş saatine ev sahipliği yapıyor.
15. Cibali Kapısı
Haliç kıyısında uzanan Cibali, İstanbul’un tarihi dokusunu yaşatan, renkli ve karakteristik semtlerinden biri. Fener ve Balat ile birlikte, bölgenin en turistik yerleşim yerleri arasında yer alıyor. Osmanlı döneminde inşa edilen...
Balat’a yaklaşık 10-15 dakika yürüyüş mesafesinde olan Cibali, Haliç kıyısında uzanan tarihi bir semt. İsmini, askerleriyle Bizans surlarının üzerine yürüme cesareti gösterdiği rivayet edilen Mısırlı Cebe Ali’den alıyor. Semtin simgesi olan Cibali Kapısı, Osmanlı surlarından günümüze kadar ulaşabilmiş nadir eserlerden biri. İstanbul’un fethi esnasında da stratejik açıdan çok önemli bir rol oynayan tarihi kapının hemen yanında, Cebe Ali’nin mezarı bulunuyor.
16. Cibali Tütün Fabrikası (Kadir Has Üniversitesi)
İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Cibali semtinde ve Haliç kıyısında yer alan Cibali Tütün Fabrikası, Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomik zorluklar yaşadığı 19. yüzyılda inşa edilmiş. 1884 yılında tütün mamulleri üretimine başlayan fabrika...
Haliç kıyısına inşa edilen ve 1884 yılında üretime başlayan Cibali Tütün Fabrikası, ünlü mimar Alexandre Vallaury imzalı bir yapı. Reji İdaresi, Osmanlı topraklarında üretilen tüm tütünleri burada işler, ardından dağıtarak satışa sunarmış. Osmanlı döneminde ağırlıklı olarak Rum ve Yahudi kadınların çalıştığı fabrika, 1925 yılından sonra Türk kadınlarını da istihdam etmeye başlamış. Cibali Tütün Fabrikası, teknolojinin gelişmesi ve yabancı sermayenin de işin içine girmesi sebebiyle 1960’larda önemini kaybetmeye başlamış, 1994’te de kapanmıştı. Ancak Kadir Has Vakfı 1998 yılında devraldığı tarihi yapıyı restore ederek Kadir Has Üniversitesi’nin ana yerleşkesine dönüştürdü. Fabrikanın altında da Rezan Has Müzesi bulunuyor. Müzede Bizans dönemine ait bir sarnıç ile Osmanlı döneminden kalan bir hamam sergileniyor.
17. Küçük Mustafa Paşa Hamamı
İstanbul'un Fatih ilçesine bağlı Cibali semtinde yer alan Küçük Mustafa Paşa Hamamı, kente Osmanlı döneminden miras kalmış tarihi hamamlardan biri. Yavuz Sultan Selim Mahallesi’ndeki Müstantik ve Şerefiye isimli sokakların kesiştiği...
Cibali’nin tarihi mirasını oluşturan en önemli yapılardan biri, vakfiyesi 1477 yılında düzenlenmiş olan Küçük Mustafa Paşa Hamamı. Fatih Sultan Mehmet’in sadrazamlarından biri olan Küçük Mustafa Paşa’nın isminin verildiği tarihi hamam, 1265 metrekarelik alana sahip. 1920’li yıllarda el değiştiren ve özel mülkiyete geçen yapı, ne yazık ki yıllar boyunca kaderine terk edildiği için harap hale gelmiş. Ancak 2013-2018 yılları arasında özgün kimliğine uygun şekilde restore edildi ve bir kültür sanat merkezine dönüştürüldü. Günümüzde sergi, söyleşi ve konser gibi etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Kentteki diğer tarihi hamamlara İstanbul'un Tarihi Hamamları başlıklı seçkimizden göz atabilirsiniz.
18. Gül Camii
İstanbul’un en köklü ve etkileyici dini yapılarından biri olan Gül Camii, Fatih ilçesine bağlı Balat semtinde bulunuyor. Zamana meydan okuyan görkemli ibadethane, ilk olarak Bizans döneminde Azize Teodosya Kilisesi olarak...
Bizans döneminde Azize Teodosya Kilisesi olarak inşa edilen Gül Camii, İstanbul’un fethinden sonra camiye dönüştürülen bir diğer ibadethane. İnşa tarihini hâlen kesin olarak bilmiyoruz ama 10. ya da 11. yüzyılda yaptırıldığı tahmin ediliyor. Bizans’ın ikonoklazma dönemine ait olan yapı, kapalı Yunan haçı planıyla inşa edilmiş. Günümüzde hâlen ibadete açık ve özellikle iç mekanındaki zarif estetik anlayışıyla ziyaretçilerini etkilemeyi başarıyor.
Sıra | İçerik | Kullanıcı Puanı |
---|---|---|
1 | Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi | 10 |
2 | Özel Fener Rum Ortaokulu ve Lisesi (Kırmızı Mektep) | 10 |
3 | Meryem Ana Rum Ortodoks Kilisesi (Kanlı Kilise) | 9,0 |
4 | Sveti Stefan Kilisesi (Demir Kilise) | 9,5 |
5 | Ahrida Sinagogu | 9,5 |
6 | Tahta Minare Camii | 8,5 |
7 | Surp Hıreşdagabed Ermeni Kilisesi | 9,0 |
8 | Fethiye Müzesi (Pammakaristos Manastırı) | 9,5 |
9 | Metroloji Kilisesi | 8,0 |
10 | Balat Merdivenli Yokuş | 9,5 |