İstanbul’un tarihi semtlerinden biri olan Balat’ta yer alan Surp Hıreşdagabed Ermeni Kilisesi, semtin en köklü ve etkileyici dini yapıları arasında. İsmi, Ermenicede “Kutsal Başmelek” anlamına geliyor. Tarih boyunca defalarca yangın ve yıkım facialarına maruz kaldığını bildiğimiz ibadethane, her yıkımın ardından yeniden inşa edilmiş. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethinden sonra uyguladığı denge politikası doğrultusunda, kentteki bazı Rum kiliseleri camiye çevrilmiş, bazıları da Ermeni cemaatine tahsis edilmiş. Surp Hıreşdagabed Kilisesi de Ermeni cemaatine devredilen ibadethaneler arasında.
İlk olarak 1620-1625 yılları arasında, daha önce Ayia Strati isimli Rum kilisesinin bulunduğu alana inşa edilmiş olan kilise, ahşaptan yapıldığı için 1628 yılında çıkan yangın neticesinde yerle bir olmuş. 1692’de aynı kaderi bir kez daha yaşamış. 1730’da Balat’ta çıkan büyük yangında da sonuç değişmemiş. Günümüzde göreceğiniz kagir versiyonu, ancak II. Mahmut döneminde inşa edilmiş. 1835 yılında yeniden ibadete açılan yapı, o gün bugündür yalnızca küçük onarım çalışmalarından geçiriliyor.
12 Eylül gecelerinde ev sahipliği yaptığı şifa ayinleriyle bilinen Surp Hıreşdagabed Kilisesi, hem dış cephesi hem de iç mimarisiyle çok etkileyici bir atmosfere sahip. Kilisenin demirden yapılmış giriş kapısında, İsa’nın göğe yükselişini tasvir eden bir figür mevcut. Kapıdan içeri girdiğinizde de gözünüze Ermeni kilise mimarisine özgü zarif detaylar çarpacak. 2006 yılında yapılan onarım çalışmaları sırasında, burada Antakyalı Aziz Artemios’a ait rölikler bulunmuş. O günden beri kilisenin narteks bölümünde yer alan ayazmada sergileniyorlar. Balat Khorenyan Ermeni Okulu’nun günümüzde metruk halde olan binasının tam karşısında yer alan Surp Hıreşdagabed Ermeni Kilisesi, İstanbul’un çok kültürlü ve çok dinli yapısının en köklü örneklerinden birini oluşturuyor.