Trakya Bölgesi’nin turistik açıdan en çok ilgi gören noktalarından biri olan Edirne, hem tarihi değerleri hem de doğal güzellikleri açısından çok zengin bir kent. Osmanlı Devleti’ne uzun yıllar boyunca başkentlik yaptığı için, şehrin her yerinde karşınıza tarihi ve birbirinden kıymetli camiler, çarşılar, kervansaraylar ve köprüler çıkabiliyor. Kentin içinden hem Meriç hem de Tunca nehirleri geçiyor ve iki nehir de tarihi köprülere ev sahipliği yapıyor. Kısacası, tarihte keyifli bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız, Edirne çok doğru bir adres. Ancak bu şehirde yalnızca tarihi değerler yer alıyor.
Edirne, dünyanın kendi kendini temizleyebilme kapasitesine sahip üç körfezinden biri olan Saroz Körfezi’ne de ev sahipliği yapan bir kent. Haliyle Saroz Körfezi’nin çevresinde de birbirinden büyüleyici plajlar, tabiat parkları, göller ve koylar bulunuyor. Dalış, doğa yürüyüşü, kuş gözlemciliği ve piknik gibi aktiviteler için; bu bölge çok ideal. Sözün özü, Edirne gezilecek yerler listesinde her beklentiye uygun seçenekler bulunuyor.
Edirne’de gezilecek yerler listesi elbette çok uzun ama biz bu listedeki en popüler durakları sıralamaya çalıştık. Eğer listede mutlaka olmasını düşündüğünüz ve gözden kaçırdığımız bir adres varsa, mutlaka yorumlarda bizimle paylaşmanızı rica ediyoruz. Dilerseniz, artık Edirne gezi rehberi duraklarına göz atmaya başlayalım. Keyifli okumalar!
1. Selimiye Camii - Merkez
Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’dan önceki başkenti olan Edirne, birbirinden değerli tarihi yapılara ev sahipliği yapıyor. Bunlardan en ünlü ve kıymetli olanlarından biri de elbette Selimiye Camii. 2011 yılında UNESCO Dünya Mirası...
Yalnızca Edirne’nin değil, ülkemizin, hatta dünyanın en önemli mimari eserlerinden biri olan Selimiye Camii, II. Selim’in emriyle 1568-1575 yılları arasında Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş. İnşasında binlerce kişinin çalıştığı bu başyapıt, Mimar Sinan tarafından da “ustalık eserim” şeklinde nitelendiriliyor. Kentin her yerinden görülebilen dört minaresi ve üç şerefesiyle Selimiye Camii, müthiş etkileyici bir görünüme sahip. Ancak caminin içine girdiğinizde karşınıza çıkan İznik çinileri, kalem işleri, mermer işçiliğinin ürünleri olan mihrap ve mimber bölümleri, ahşap işlemeler ve sedef süslemeler; sizi bir kez daha büyülüyor. 2011 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne de dahil edilmiş olan Selimiye Camii, Osmanlı mimarisinin en önemli ve etkileyici örneklerinden birini oluşturuyor.
2. Selimiye Arastası - Merkez
Selimiye Arastası ya da diğer ismiyle Selimiye Arasta Çarşısı, Edirne’nin Merkez ilçesinde yer alan ve Mimar Sinan’ın “ustalık eserim” olarak nitelendirdiği başyapıtı Selimiye Camii’ye gelir sağlamak amacıyla inşa edilmiş. Selimiye...
Sultan III. Murat döneminde Selimiye Camii’ye gelir sağlamak ve ona mimari açıdan destek vermek amacıyla inşa edilen Selimiye Arastası, günümüzde hâlen kullanılan tarihi bir çarşı. Mimar Sinan’ın kalfası Mimar Davut ağa tarafından inşa edilen bu yapı, ağırlıklı olarak turistik eşyaların satıldığı 124 farklı dükkana ev sahipliği yapıyor. Selimiye Camii’nin terasının altında yer alan Selimiye Arastası’nın 73 kemeri ve dört farklı kapısı mevcut. Son yıllarda turistik ve ticari açıdan yeniden önem kazanmaya başlamış olan çarşının ortasındaki kubbe, Dua Kubbesi olarak adlandırılıyor. Geçmişte dükkan sahipleri her sabah iş başı yapmadan önce burada toplanır ve işlerini düzgün yapacaklarına dair yemin ve dua ederlermiş. Bu sebeple kubbenin ismi bu şekilde seçilmiş.
3. Selimiye Vakıf Müzesi - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesi sınırları içinde yer alan Selimiye Camii ve Külliyesi, ülkemizdeki en etkileyici ve görkemli yapılardan biri. Külliyenin içinde bulunan ve geçmişte Dar’ül Kurra Medresesi olarak adlandırılan bölüm de...
Selimiye Camii’nin külliyesi içinde bulunan ve geçmişte Dar’ül Kurra Medresesi olarak adlandırılan bölüm, 2006 yılında restore edilerek Selimiye Vakıf Müzesi’ne dönüştürülmüş. Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı cami ve mescitlerden elde edilen tarihi eser niteliğine sahip objelerin sergilendiği müze, haftanın her günü 09:00 ile 17:00 saatleri arasında ücretsiz şekilde ziyaret edilebiliyor. Mimar Sinan imzalı bu yapının bölümleri Dershane, Ahşap Eserler Odası, Hat Eserleri Odası, Çini Eserler Odası, Saatler Odası, Maden Eserler Odası ve Revaklar Altı Sergilemesi olarak ayrılıyor. Dönemin Kuran sınıfı şeklinde canlandırmanın yapıldığı Dershane bölümünde külliyeye ilişkin sunumlar da yer alıyor.
4. Türk İslam Eserleri Müzesi - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesindeki Selimiye Camii ve Külliyesi’nin içinde yer alan Dar-ül Hadis Medresesi, tıpkı cami gibi Mimar Sinan’ın imzasını taşıyan çok etkileyici bir yapı. Bu yapı, 1925 yılında Mustafa Kemal...
Külliyenin içinde bulunan ve geçmişte Dar-ül Hadis Medresesi olarak adlandırılan bölüm de günümüzde Edirne Türk İslam Eserleri Müzesi’ne dönüştürülmüş durumda. Aslında bu yapı geçmiş yıllarda arkeolojik ve etnografik eserlere de ev sahipliği yapmış. Ancak eser sayısının yıllar içinde çoğalması ve yeni müzelerin açılması sonucunda bugünkü işlevini kazanmış. Müze çatısı altında Osmanlı döneminden günümüze dek ulaşan yazıtlar, el yazması Kuran-ı Kerimler ve çeşitli objeler sergileniyor. Haftanın her günü 09:00 ile 19:00 saatleri arasında ziyaret edilebilen müzeye girişler ücretli.
5. Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesine bağlı Meydan Mahallesi’nin sınırları içinde yer alan Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, yapımına 1969 yılında başlanmış olan bir yapı. 13 Haziran 1971 tarihinde ziyaretçilerine kapılarını açan müze...
Selimiye Camii’nin doğu kapısına yaklaşık 50 metre uzaklıkta olan Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, ziyaretçilerine kapılarını 13 Haziran 1971 tarihinde açmış. Müzenin Arkeoloji Bölümü’nde Edirne ve civarında bulunan hayvan fosilleri, mermer heykeller, Trak mezar stelleri ve bu bölgelerde yapılan kazılarda ele geçirilen buluntular sergileniyor. Etnografya Bölümü’nde ise Balkan kültürüne ilişkin yöresel kıyafetler, halılar ve kilimler, Hat sanatı örnekleri ve gelin odası canlandırmaları yer alıyor. Yine bu bölümde, Atatürk’ün Edirne seyahatinde kullandığı bazı özel eşyaları da mevcut. Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, haftanın her günü 09:00-19:00 saatleri arasında ücretli şekilde ziyaret edilebiliyor.
6. Edirne Saray Hamamı - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesine bağlı Meydan Mahallesi’nde bulunan Edirne Saray Hamamı, Osmanlı tarihinin en eski hamamlarından biri olma özelliğine sahip. Saray-ı Atik, diğer ismiyle Eski Saray mimarisinden günümüze dek ulaşan iki...
Tarihi Edirne Saray Hamamı, Edirne’nin fethinin ardından kente inşa edilen ilk saray olan Saray-ı Atik'in, diğer ismiyle Eski Saray’ın bulunduğu araziye 1365-1368 yılları arasında inşa edilmiş. Yıldırım Bayezid’in emriyle inşa edilen bu hamam, Eski Saray’dan günümüze kadar ulaşabilen tek yapı olma özelliğine sahip. Çünkü ilerleyen süreçte Eski Saray yıkılmış ve yerine Selimiye Camii inşa edilmiş. Geçmişte yalnızca saraya hizmet veren Edirne Saray Hamamı da bu gelişmenin ardından Sultan Selim Vakfı’na dahil edilerek halk hamamına dönüştürülmüş. Günümüzde hâlen aktif olarak hizmet veren Edirne Saray Hamamı, çifte hamam özelliğini taşıyor. Türk hamam kültürünün en köklü örneklerinden biri olan yapı, otantik atmosferi ve tarihçesiyle ziyaretçileri kendine hayran bırakmayı başarıyor.
7. Muradiye Camii - Merkez
Edirne’nin en önemli tarihi ve dini yapılarından biri olan Muradiye Camii, kentin Merkez ilçesine bağlı Meydan Mahallesi’nin sınırları içinde yer alıyor. Tıpkı Mimar Sinan’ın ustalık eseri olan Selimiye Camii gibi...
Sarayiçi’ne hakim bir tepenin üzerine II. Murat’ın emriyle inşa edilen Muradiye Camii’nin yazıtında inşa tarihi ve mimarına ilişkin bir bilgi yok. Ancak hem çeşitli kaynaklardan hem de vakfiyeden elde edilen bilgiler, bu tarihi yapının 1426 yılında inşa edildiğini gösteriyor. Zaviyeli camilerin en etkileyici örneklerinden birini oluşturan Muradiye Camii, dışarıdan bakıldığında son derece yalın bir görünüme sahip. Ancak yapının içine girdiğinizde sizi Türk çini sanatının büyüleyici örnekleri, çiçek motifleriyle işlenmiş firuze renkli çini levhalar ve renkli sır ile sıratlı tekniğini sergileyen çini mihrap karşılıyor. Selimiye Camii’nin biraz gölgesinde kalmış olsa da, Muradiye Camii de gerçekten büyük bir ustalığın eseri. Mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederiz.
8. Edirne Kalesi Makedonya Saat Kulesi - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesine bağlı Çavuşbey Mahallesi’nin sınırları içinde yer alan Edirne Kalesi Makedonya Saat Kulesi, daha kısa ismiyle Makedon Kulesi; oldukça köklü bir geçmişe sahip. Bu tarihi yapı, Roma Kralı...
Edirne Kalesi Makedonya Saat Kulesi, Roma Kralı Hadrianus’un kurduğu Hadrianapolis kentini çevreleyen surlara ait bir kule. Normal şartlarda surların dört köşesinde birer tane bulunan bu kulelerden, günümüze dek yalnızca Makedonya Saat Kulesi ulaşabilmiş. Bu kulenin saat kulesi ismiyle anılmasının sebebi ise Hacı İzzet Paşa. 1866 ile 1867 yıllarında, dönemin valisi olan Hacı İzzet Paşa, kulenin üzerine ahşap katlar inşa edilmesini ve buraya saatler konmasını istemiş. Böylece kule de Saat Kulesi ismiyle anılmaya başlanmış. Hatta söz konusu saat de halk tarafından Millet Saati olarak adlandırılmış. Günümüzde, Makedonya Saat Kulesi’nin çevresindeki bölge de Kentsel Arkeoloji Parkı’na dönüştürülmüş durumda. Bu bölgede yapılan kurtarma kazılarından elde edilen bulgular, Edirne’nin asırlar boyunca ne kadar önemli bir kent olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
9. Edirne Kent Müzesi - Merkez
Edirne’nin en yeni müzelerinden biri olan Edirne Kent Müzesi, kent merkezindeki Babademirtaş Mahallesi’nin sınırları içinde yer alıyor. Projesi 2015 yılının ortalarında kabul edilen müze, yaklaşık 20 ay süren hummalı çalışmalar...
Babademirtaş Mahallesi sınırları içinde yer alan Edirne Kent Müzesi, ziyaretçilerine kapılarını 2017 yılında açmış. Müzede kentin ekonomik, kültürel ve sosyolojik açıdan hem geçmişini hem de bugününü anlatan eserler, modern müzecilik anlayışıyla sergileniyor. Edirne Kent Müzesi’nin çatısı altında kentin avcılık, göç, basın, yönetim, ekonomi, spor, ulaşım, eğitim, edebiyat ve sözlü tarihine ilişkin oldukça ilgi çekici eserleri görmek mümkün. Ayrıca; Osmanlı dönemi eserleri, işgaller, demografik yapı, doğal afetler ve halk kültürü hakkında da detaylı bilgiler edinilebiliyor. Edirne Kent Müzesi, haftanın her günü 09:00 ile 18:00 saatleri arasında ziyarete açık.
10. Beylerbeyi Camii - Merkez
Günümüzde hâlen ibadete açık olan Edirne Beylerbeyi Camii, Edirne’nin Merkez ilçesine bağlı Babademirtaş Mahallesi’nin sınırları içinde yer alıyor. Hükümet konağından Sarayiçi yönüne doğru uzanan caddenin sağ tarafında kalan bu tarihi...
Babademirtaş’ta ziyaret edebileceğiniz tarihi yapılardan biri olan Beylerbeyi Camii, Sultan II. Murat’ın hükümdar olduğu 1429 yılında, Rumeli Beylerbeyi Sinaneddin Yusuf Paşa tarafından küçük bir külliye şeklinde inşa ettirilmiş. İçerisinde cami, hamam, türbe ve medrese bölümleri yer alıyormuş. Zaviyeli camilerin bir örneğini oluşturan yapı, çokgen planlı ve tek kubbeli bir tasarıma sahip. Hatayi motifli kalem işi süslemeleri ve sivri kemerli mermer kapısı dikkat çekiyor. Asırlar içinde defalarca kez deprem atlatmış olması sebebiyle dönem dönem restore edilen Beylerbeyi Camii, günümüzde hâlen ibadete açık. Hükümet konağından Sarayiçi’ne doğru ilerleyen caddenin sağında kalıyor.
11. Üç Şerefeli Cami - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesine bağlı Babademirtaş Mahallesi’nin sınırları içinde bulunan Üç Şerefeli Cami’yi kentin en ünlü camilerinden biri olarak tanımlamak yanlış olmaz. Elbette ihtişamı ve ünü Selimiye Camii’yle yarışabilecek nitelikte değil....
Semtin bir diğer ünlü camisi olan Üç Şerefeli Cami, birçok mimari özelliği açısından kendisinden sonra inşa edilecek camiler için öncü olmuş. 1443-1447 yılları arasında II. Murat tarafından inşa ettirilen bu tarihi yapı, erken ve klasik dönem Osmanlı sanatının ustalıklı eserlerinden birini oluşturuyor. Mimar Sinan’ın daha önceleri İstanbul camilerinde kullandığı enine dikdörtgen planla tasarlanmış olan Üç Şerefeli Cami, bu özelliği açısından Edirne’de bir ilk olmuş. Ayrıca, ilk revaklı avlu da bu camide kullanılmış. Camiye ismini veren üç şerefeli minarenin kırmızı taşlı zikzakları ve ak kareleri de oldukça dikkat çekici. Her şerefeye farklı yollardan çıkılabilmesi de bu yapının ne kadar incelikli bir şekilde tasarlandığını bir kez daha gözler önüne seriyor.
12. Saatli Medrese - Merkez
Edirne’nin Selimiye Camii’den sonra en ünlü camileri arasında sayabileceğimiz Üç Şerefeli Cami’nin hemen yanında bulunan Saatli Medrese, Üç Şerefeli Camii’yle aynı dönemde, yani 1437-1447 yılları arasında inşa edilmiş. II. Murat’ın...
Üç Şerefeli Camii’nin yanında bulunan ve 1437-1447 yılları arasında II. Murat’ın emriyle inşa edilen Saatli Medrese, Osmanlı Devleti’nin ilk medreselerinden biri olma özelliğine sahip. Açık avlulu ve tek katlı bir tasarıma sahip olan bu tarihi yapıda, bir dönem Fatih Sultan Mehmet’in de eğitim gördüğü biliniyor. Aslında Saatli Medrese uzun yıllar boyunca kaderine terk edildiği için harap durumdaydı. Ancak Vakıflar Genel Müdürlüğü 2016 yılında kapsamlı bir restorasyon çalışması başlatarak medreseyi eski işlevine geri döndürmeyi ve Fatih Sultan Mehmet Müzesi’ne dönüştürmeyi hedeflediğini açıkladı. Siz bu yazıyı okurken, belki de müze ziyaretçilerine kapılarını açmıştır.
13. Sokullu Hamamı - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesinde bulunan tarihi bir hamam olan Sokullu Hamamı, kentin bir diğer tarihi yapısı olan Üç Şerefeli Cami’nin tam karşısında yer alıyor. Sokullu Mehmet Paşa tarafından inşa edilen bu...
Üç Şerefeli Camii’nin tam karşısında yer alan Sokullu Hamamı, 1568-1569 yılları arasında Sokullu Mehmet Paşa’nın emriyle Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş. Günümüzde mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan bu tarihi yapı, hem bahçesinin hem de ana mekanının büyüklüğü açısından ülkemizdeki en büyük hamamlardan biri olma özelliğine sahip. Tek kubbeli olması da onu benzerlerinden ayırıyor. Kadınlar ve erkekler girişleri ayrı olan bir çifte hamam şekilde inşa edilen yapının süslemeleri ve kalem işleri gerçekten göz alıcı. 1960 yılında gerçekleştirilen imar çalışmaları sırasında hamamın dış cephesindeki dükkanlar ne yazık ki hasar görmüş ve kurtarılamamış. Ancak Sokullu Hamamı asırlara inat hâlen varlığını ve görkemini koruyor.
14. Deveci Han - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesindeki Çavuşbey Mahallesi’nin sınırları içinde yer alan, aynı zamanda kentin önemli tarihi yapılarından Üç Şerefeli Cami’nin de tam karşısında yer alan Deveci Han, Osmanlı hanlarının en erken örneklerinden...
Üç Şerefeli Camii’nin karşısında bulunan bir diğer tarihi yapı da Eski Hapishane ismiyle de bilinen Deveci Han. Bu iki katlı tarihi han, Osmanlı hanlarının en erken örneklerinden biri. 15. yüzyılın ilk yarısında inşa edildiği düşünülen yapı, Vali Rüstem Paşa’nın talimatıyla 1846 yılında onarılarak cezaevine dönüştürülmüş. 1949 yılına kadar da bu işlevini devam ettirmiş. Onarım çalışması sırasında cezaevi bölümüne revir ve dört farklı oda eklenmiş. Günümüzde, sonradan eklenen bu kısımda çok amaçlı bir salon bulunuyor. Ayrıca, alt katta Hayri Çizel’in ve Hasan Rıza’nın adını taşıyan sergi salonları ve atölyeler yer alıyor.
15. Eski Camii - Merkez
Edirne’nin Osmanlı döneminden günümüze kadar ulaşan en eski anıtsal yapısı olma özelliğine sahip olan Eski Camii, kentin Merkez ilçesi sınırları içinde yer alıyor. Bu görkemli ibadethanenin inşasına Yıldırım Bayezid Han’ın...
İsmi Üç Şerefeli Camii’nin inşasının ardından bugünkü şekilde anılmaya başlanan Eski Camii, Edirne’nin Osmanlı döneminde inşa edilmiş olan ve günümüze kadar ulaşan en eski anıtsal yapısı. 1403 yılında Yıldırım Bayezid’in oğlu Emir Süleyman’ın emriyle başlayan inşa süreci, 1414 yılında Çelebi Mehmet’in hükümdarlığı sırasında tamamlanmış. Konyalı Hacı Alâeddin ile kalfası İbrahim oğlu Ömer'in imzasını taşıyan bu tarihi ibadethane, aslında ilk olarak kuzey köşesindeki tek şerefeli minareyle planlanmış. Ancak Çelebi Sultan, caminin batı köşesine ilkinden daha yüksek ve iki şerefeli bir müstakil minare daha inşa ettirmiş. Eski Camii Edirne’nin ilk ulu camisi olması sebebiyle uzun yıllar boyu protokol törenlerine ev sahipliği yapmış. Hem III. Mustafa hem de II. Ahmet burada kılıç kuşanmış. Ayrıca, II. Murat’ın hükümdarlığı sırasında camiyi ziyaret eden Hacı Bayram Veli buradaki kürsüde vaaz verdiği için, günümüzde caminin imamları ona duydukları saygı sebebiyle hâlen vaaz kürsüsünü kullanmıyor.
16. Edirne Bedesteni - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesinde yer alan Edirne Bedesteni, diğer ismiyle Bedesten Çarşısı, 1417 ile 1418 yılları arasında Çelebi Sultan Mehmet tarafından inşa ettirilmiş. Bedestenin inşa amacı, Üç Şerefeli Camii’nin yaptırılmasının ardından...
Çelebi Mehmet’in Eski Cami’ye gelir sağlamak amacıyla 1417-1418 yılları arasında inşa ettirdiği Edirne Bedesteni, toplamda on dört kubbesi bulunan bir yapı. Her bir kubbenin altında büyük ve sivri kemerli birer penceresi bulunuyor. Evliya Çelebi’nin geçmişte içinde son derece değerli elmasların ve takıların bulunduğunu belirttiği bu bedesten, günümüzde de çarşı olarak kullanılıyor. Eğer asırlardır varlığını koruyan ve atmosferiyle ziyaretçilerini büyüleyen bir çarşıda vakit geçirmek isterseniz, Edirne Bedesteni’ne, diğer ismiyle Bedesten Çarşısı’na uğramayı unutmayın.
17. Defterdar Camii - Merkez
Edirne’nin şehir merkezinde bulunan Defterdar Camii, II. Selim’in hükümdarlığı döneminde defterdar olarak görev yapmış olan Mustafa Paşa tarafından inşa ettirilmiş. Bu görkemli ibadethanenin altında Mimar Sinan’ın imzası olduğu için, mimari...
Mimar Sinan’ın Edirne’de bulunan bir diğer eseri olan Defterdar Camii, II. Selim döneminde ve Defterdar Mustafa Paşa tarafından inşa ettirilmiş. Talat Paşa Caddesi üzerinde yer alan bu tarihi yapı, geniş bir avlunun içinde bulunuyor. Cami kubbesi 1752 yılında yaşanan depremde göçtüğü için 1870’li yıllarda yapının üzeri ahşap bir çatıyla örtülmüş. Ayrıca, Vakıflar Genel Müdürlüğü de 1953 ve 1962 yıllarında yapıyı kapsamlı onarım çalışmalarından geçirmiş. Bu çalışmalar neticesinde son cemaat yeri, kubbe, pencere ve taçkapı bölümleri aslına uygun şekilde yenilenen Defterdar Camii, hâlen son derece etkileyici bir görünüme ve tasarıma sahip.
18. Rüstempaşa Kervansarayı - Merkez
Mimar Sinan’ın ustalık eseri olan Selimiye Camii gibi bir başyapıt da dahil olmak üzere, Edirne’de Osmanlı döneminden günümüze kadar ulaşan birbirinden değerli tarihi yapılar bulunuyor. Söz konusu yapılar, uzun yıllardan...
Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı ve sadrazamı olan Rüstem Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan Rüstempaşa Kervansarayı, Kanuni döneminde sık sık rastladığımız görkemli ve ustalıklı yapılardan biri. Dikdörtgen bir avluyu çevreleyen iki katlı ve revaklı odalardan oluşan kervansarayın, üst kattaki pencere ve kapı kemerlerinde kullanılan tuğla süslemeleri göz dolduruyor. Tuğla ve kesme taş kullanılarak inşa edilmiş olan han duvarları da yapının anıtsal bir görünüm kazanmasında çok önemli bir rol oynuyor. 1972 yılında restorasyondan geçirilen ve bu çalışma sayesinde 1980 yılında Ağa Han Mimarlık Ödülü’ne layık görülen Rüstempaşa Kervansarayı, günümüzde otel işleviyle ziyaretçilerini ağırlıyor.
19. Saraçlar Caddesi - Merkez
İçinde yaşadığımız modern çağda, işlek ve büyük caddeler, kent kültürünün önemli bir parçasını oluşturuyor. İstanbul’un İstiklal Caddesi, İzmir’in Kıbrıs Şehitleri Caddesi ve Ankara’nın Tunalı Hilmi Caddesi; söz konusu caddelerin en...
İstanbul’un İstiklal Caddesi ya da İzmir’in Kıbrıs Şehitleri Caddesi neyse, Edirne’nin Saraçlar Caddesi de aynı işleve sahip. Yaklaşık 130 dükkanı içinde barındıran ve toplam uzunluğu 700 metreye ulaşan bu işlek cadde, kentin ticari ve sosyal hayatının en önemli odak noktalarından biri. Özellikle hafta sonlarında bir hayli kalabalık olan Saraçlar Caddesi’nde çok sayıda yeme içme işletmesi, dükkan, büfe ve kafe yer alıyor. Eğer kentin nabzını tutan ve popüler bir destinasyonu ziyaret etmek isterseniz Saraçlar Caddesi’nde keyifli bir gezinti yapabilirsiniz.
20. Sweti George Bulgar Kilisesi - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesinde bulunan tarihi bir yapı olan Sweti George Bulgar Kilisesi, Edirne’de Bulgarların yoğun olarak yaşadığı dönemde inşa edilmiş. Yapımına 23 Nisan 1880 tarihinde başlanmış ve aynı sene içinde...
Merkez ilçesinin Kıyık semtinde, semtle aynı adı taşıyan cadde üzerinde yer alan Sweti George Bulgar Kilisesi, bu semtin en köklü tarihi yapılarından biri. İnşasına 23 Nisan 1880 tarihinde, Sultan Abdülhamid’in iznini alan Vali Rauf Paşa’nın emriyle başlanmış. Aynı sene içinde tamamlanan kilise, Edirne’de ikamet eden Bulgarların hizmetine açılmış. Kilisenin ilk papazı olma görevini, Peterberon Erkek Sanat Lisesi’nin müdürü üstlenmiş. Kendisi Balkan Savaşı sebebiyle İstanbul’a göç edince papaz Filip Çıkrık olmuş. Günümüzde ise Filip Çıkrık’ın oğlu Aleksandır Çıkrık papazlık görevini sürdürüyor. Balkan Savaşı Edirne’deki Bulgar nüfusun çok azalmasına sebep olunca, Sweti George Bulgar Kilisesi de uzun bir süre kapalı kalmış. Ancak 2004 yılında yeniden açılmış ve hâlen ibadethane işlevini koruyor.
21. Edirne Evleri - Merkez
Türkiye’nin birçok kenti birbirinden değerli sivil mimari yapılarına ev sahipliği yapıyor. Söz konusu kentlerden biri de hiç şüphesiz ki Edirne. İçinde bu anlamda bir hazine saklayan Edirne’yi bir sivil mimari...
Gerçek bir sivil mimari merkezi olan Edirne’de, kentin birçok noktasında tarihi evlerle karşılaşmak mümkün. Ancak bu kıymetli yapılar özellikle şehrin en eski semti olan Kaleiçi’nde yoğunlaşıyor. Kaleiçi’ne gittiğinizde Edirnekari adı verilen özel bir teknikle dekore edilmiş olan ahşap evlerle, konaklarla ve köşklerle karşılaşabiliyorsunuz. Birçoğu aslına uygun şekilde restore edilmiş veya onarılmış olan bu yapılar, Kaleiçi’nin dar ve tarih kokan sokaklarını süslüyor. Tarihçesi Orta Çağ’a kadar uzanan Kaleiçi’nde bir tur atarak kendinizi asırlar öncesinde hissedebilir ve Edirne Evleri'ni daha yakından inceleyebilirsiniz.
22. Ali Paşa Çarşısı - Merkez
1561 ile 1565 yılları arasında veziriâzam olarak görevlendirilmiş olan Semiz Ali Paşa tarafından inşa ettirilen Ali Paşa Çarşısı, günümüzde Edirne’nin kent merkezinde bulunuyor. Semiz Ali Paşa’nın Babaeski’nin sınırları içinde bulunan...
Mimar Sinan tarafından inşa edilen ve günümüze dek ulaşabilen tek çarşı olma özelliğini taşıyan Ali Paşa Çarşısı, 1561-1565 yılları arasında Semiz Ali Paşa tarafından ve Babaeski’deki hayratına gelir kazandırmak amacıyla inşa edilmiş. Uzun yıllar boyunca Edirne’nin ticaret hayatında çok önemli bir rol oynamış, ancak 19. yüzyılda önemini yitirmeye başlamış. Hem doğal afetler hem de dükkanların birer birer özel mülkiyete geçmesi, Ali Paşa Çarşısı’nın parlak günlerini geride bırakmasına sebep olmuş. 1947 yılında kapsamlı bir onarım çalışmasından geçirilince 1960’larda yeniden hareketlenmeye başlamış. Ancak 1992 yılında çıkan bir yangında neredeyse tamamen yanınca, 1997 yılına dek aslına uygun şekilde yeniden restore edilmiş. Bu tarihten beri aktif olarak kullanılan bu tarihi çarşı, günümüzde yüzü aşkın dükkana ev sahipliği yapıyor.
23. İlhan Koman Konağı - Merkez
Ülkemizin usta heykeltıraşı İlhan Koman’ın 17 Haziran 1921 tarihinde dünyaya geldiği tarihi konak, günümüzde Edirne’nin Merkez ilçesine bağlı Kaleiçi semtinde yer alıyor. Maarif Caddesi üzerinde bulunan bu tarihi yapı, 1908...
Usta heykeltıraş İlhan Koman’ın 17 Haziran 1921 tarihinde dünyaya geldiği konak, günümüzde Kaleiçi semtinde bulunuyor. 1908 yılında Rum Doktor Simsa tarafından inşa ettirilen ve bir süre sonra Koman ailesi tarafından satın alınan bu tarihi yapı, neo-klasik üslubun etkileyici örneklerinden biri. İlhan Koman’ın büyüdüğü evin 18. yüzyıl Avrupa’sının sivil mimarlık örnekleriyle kesişen iç ve cephe süslemeleri de dikkat çekiyor. Bir bahçenin içinde yer alan konak, günümüzde Edirne Koruma Bölge Müdürlüğü hizmet binası olarak kullanılıyor. İlhan Koman Konağı'nın hem dıştan görünümü hem de içerisindeki tasarım detayları gerçekten göz alıcı.
24. Tunca Nehri - Merkez
Meriç Nehri’yle birlikte, “Sular Kenti” unvanıyla da anılan Edirne’nin iki önemli nehrini oluşturan Tunca Nehri; kentin turistik açıdan da en önemli doğal güzellikleri arasında. Esasen Meriç Nehri’nin kollarından birini oluşturuyor...
Edirne’nin “Sular Kenti” olarak da adlandırılmasını sağlayan Meriç ve Tunca nehirleri, Bulgaristan’da doğarak Edirne’den ülkemiz sınırlarına giriyor. Aslında Tunca Nehri, Meriç Nehri’nin başlıca kollarından biri. Nehrin yaklaşık 12 kilometrelik bir kısmı, doğrudan Türkiye ile Bulgaristan arasındaki sınırın bir bölümünü oluşturuyor. Tunca Nehri’nin kıyısı, günümüzde kent halkı için ideal mesire yerlerine dönüşmüş durumda. Çok sayıda dinlenme ve yeme içme tesisine ev sahipliği yapan bu bölge, aynı zamanda ünlü köprüleri de içinde barındırıyor.
25. Tunca Köprüsü - Merkez
Bulgaristan’da doğarak Edirne’den Türkiye sınırlarına giren ve kent merkezinden geçen Meriç Nehri’nin başlıca kollarından biri olan Tunca Nehri, Edirne’nin ev sahipliği yaptığı doğal güzellikler arasında turistik açıdan en popüler olanlardan...
Ekmekçizade Ahmet Paşa Köprüsü olarak da adlandırılan Tunca Köprüsü, 1608 ile 1615 yılları arasında Tunca Nehri’nin üzerine inşa edilmiş. Ekmekçizade Ahmet Paşa tarafından yaptırılan tarihi köprü, Mimar Sedefkar Mehmet Ağa’nın imzasını taşıyor. On bir ayak üzerine on kemerle tasarlanmış olan yapı, Edirne ile Karaağaç’ı birbirine bağlayan iki tarihi köprüden biri. Ne yazık ki zaman içinde hem köprünün yarısı hem de orta kısımdaki yazıtlı köşk yıkılmış. Ancak 2008 yılında köprünün aslına uygun şekilde gerçekleştirilen restorasyon çalışması sayesinde, hâlen varlığını ve ihtişamını koruyor.
26. Gazi Mihal Köprüsü (Hamidiye Köprüsü) - Merkez
Meriç Nehri’nin başlıca kollarından birini oluşturan ve tıpkı Meriç Nehri gibi Bulgaristan’dan doğarak Edirne’den ülkemiz sınırlarına giriş yapan Tunca Nehri; Edirne’nin turistik açıdan en ünlü doğal güzelliklerinden biri. Tunca Nehri’nin...
Tunca Nehri’nin üzerinde bulunan bir diğer ünlü ve tarihi köprü de Hamidiye Köprüsü olarak da adlandırılan Gazi Mihal Köprüsü. Bizans döneminde Mikhael Palaiologos tarafından inşa ettirilen yapı, 1402 yılındaki Osmanlı hükümdarlığı sırasında ve Gazi Mihal Bey’in emriyle neredeyse yeniden inşa edilecek ölçüde onarılmış. Kemankeş Kara Mustafa Paşa da 1640 yılında köprüye sivri kemer formundaki Tarih Köşkü’nü inşa ettirmiş. 1900 yılında II. Abdülhamit’in İtalyan ustalara baştan yaptırdığı Gazi Mihal Köprüsü, gövdesine sızan suların atılmasını sağlayan drenaj sistemiyle de dikkat çekiyor.
27. Ekmekçizade Kervansarayı - Merkez
Günümüzde Edirne’nin kent merkezinde yer alan Ekmekçizade Kervansarayı, diğer ismiyle Ayşe Kadın Hanı, Yanıkçı Şahin mahallesinin sınırları içindeki Ayşekadın semtinde bulunuyor. Ekmekçizade Ahmet Paşa tarafından 1609 yılında menzil hanı şeklinde...
Ayşekadın semtinde bulunan Ekmekçizade Kervansarayı ya da diğer ismiyle Ayşe Kadın Hanı, 1609 yılında Ekmekçizade Ahmet Paşa tarafından inşa ettirilerek Sultan I. Ahmet’e hediye edilmiş. Sedefkar Mehmed Ağa ile Hacı Şaban Ağa’nın imzasını taşıyan bu tarihi yapı, menzil hanı şeklinde yapılmış. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde 200 ocaklı ve bin at kapasiteli şeklinde tasvir ettiği kervansaray, uzun yıllar boyu tüccarlara konaklama hizmeti vermiş. 2019 yılında kervansarayın develik olarak adlandırılan bölümlerinden biri Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne tahsis edildiği için, bu tarihten beri yaklaşık 850 metrekarelik bir iç mekan 220 izleyici kapasiteli bir tiyatro sahnesi olarak kullanılıyor. Ayrıca, kervansarayın dış dükkanlarının restore edilerek yeniden kentin ticaret hayatına kazandırılmasına ilişkin çalışmalar da devam ediyor.
28. Edirne Sarayı - Merkez
Edirne’nin kent merkezinin kuzeyinde ve Tunca Nehri’nin kıyısında bulunan Edirne Sarayı, yaklaşık 300-355 bin metrekarelik bir alanı kaplıyor. İnşasına 1450 yılında ve II. Murat’ın emriyle başlanan saray, Fatih Sultan Mehmet’in...
Tunca Nehri’nin kıyısına 1450 yılında inşa edilmeye başlanan Edirne Sarayı’nın öyküsü oldukça hüzünlü. Yapımına II. Murat zamanında başlanmış, ancak inşa çalışmaları ancak Fatih Sultan Mehmet’in hükümdar olduğu 1475 yılında tamamlanmış. İlerleyen süreçte yeni padişahlar da saraya yeni yapılar ekletmiş. Ancak III. Ahmet’in İstanbul’a gittiği 1718 yılından sonra, Edirne’ye yaklaşık altmış yıl boyunca hiçbir padişah gelmemiş. Edirne Sarayı da zamanla tahrip olmaya başlamış. 1752 depremi ve 1776 yangını, sarayın ciddi hasarlar almasına yol açmış. 1876-1877 Osmanlı Rus Savaşı’nda ise Bab’üs Sa’âde civarındaki cephanenin patlatılması sonucunda neredeyse tamamen yıkılmış.
Edirne Sarayı’nın ana yapısının Cihannüma Kasrı olduğu biliniyor. Günümüzde, saraydan geriye kalan ve hâlen ayakta olan tek yapı Adalet Kasrı. Ancak 2001 yılında saray civarında başlatılan kazı çalışmaları ve restorasyon projesi hâlen sürüyor. Bu çalışmalar sarayın tekrar ihya edilebilmesini ve Osmanlı dönemine ilişkin yeni bilgilere ulaşılmasını amaçlıyor. Restorasyon çalışmalarının yapıların dönemsel özellikleri ve işlevleri gözetilerek yapılacağı da belirtiliyor.
29. Adalet Kasrı - Merkez
Osmanlı Devleti’ne doksanı aşkın yıl boyunca başkentlik yapmış Edirne’de birbirinden önemli ve değerli tarihi yapılar bulunuyor. Bunlardan biri de kent merkezinde yer alan Edirne Sarayı. İnşası uzun yıllar devam eden...
Az önce de belirttiğimiz gibi, Adalet Kasrı, Edirne Sarayı’nın sağlam kalan tek yapısı olduğu için son derece değerli. Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1561 yılında inşa ettirilen bu yapı, Mimar Sinan’ın imzasını taşıyor. Zemin dahil dört katlı olan kasır, inşa edildiği dönemde Divan-ı Hümayun ve Yargıtay olarak kullanılmış. Hatta Kanuni Sultan Süleyman’ın Osmanlı İmparatorluğu’nun kanunlarını burada yazdığı bile söyleniyor. Adalet Kasrı’nın önünde bulunan iki taşın işlevi de oldukça ilginç. Halk, saray tarafından değerlendirilmesini istediği dilekçeleri sağdaki taşın üzerine koyarmış. Soldaki taşın üzerinde ise idamla cezalandırılan kişilerin kelleleri sergilenirmiş.
30. Fatih Köprüsü - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesine bağlı Sarayiçi semti, birbirinden kıymetli ve önemli tarihi yapılara ev sahipliği yapıyor. Söz konusu yapıların önemli bir bölümünü de tarihi köprüler oluşturuyor, ki Edirne’nin Köprüler Şehri unvanıyla...
İnşa tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte Fatih Sultan Mehmet tarafından 1452 yılında inşa ettirildiği tahmin edilen Edirne Fatih Köprüsü, Tunca Nehri’nin üzerindeki dokuz köprüden biri. Geçmişte Bönce Köprüsü ya da Cephanelik Köprüsü isimleriyle de anılmış olan bu tarihi yapı kesme taş kullanılarak inşa edilmiş. Adalet Kasrı ile Demirkapı’nın arasında kalan köprünün ortadaki büyük, yanlardaki ikisi de küçük olmak üzere toplamda üç gözü bulunuyor. Fatih Köprüsü, Adalet Kasrı’yla birleşen silüetiyle özellikle gün batımı ve gün doğumu anlarında göz alıcı bir manzara sunuyor.
31. Kırkpınar Er Meydanı - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesi sınırlarındaki Sarayiçi semtinde bulunan Kırkpınar Er Meydanı, uzun yıllardan beri geleneksel Türk sporlarının en önde gelen branşlarından biri olan yağlı güreş müsabakalarına ev sahipliği yapıyor. Her yıl...
Kültürümüzün oldukça önemli ve köklü bir parçasını oluşturan yağlı güreş müsabakalarına asırlardır ev sahipliği yapan Kırkpınar Er Meydanı, Sarayiçi semtinin sınırları içinde yer alıyor. Her yıl haziran sonu ile temmuz başı arasında üç gün boyunca düzenlenen müsabakalar, başpehlivan seçilmesiyle sona eriyor. Üç yıl üst üste başpehlivan olmayı başaran güreşçiler altın kemerle ödüllendiriliyor. I. Murat’ın Edirne’yi fethetmesinin ardından gelenekselleşen Kırkpınar yağlı güreşleri, her yıl Kırkpınar Festivali’yle birlikte kentin turistik açıdan en çok ilgi gören etkinlikleri arasında yer alıyor.
32. Saray Köprüsü (Kanuni Köprüsü) - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesine bağlı Sarayiçi semtinde ve Tunca Nehri’nin üzerinde bulunan Saray Köprüsü, bazı kaynaklarda Kanuni Köprüsü ya da Sultan Süleyman Köprüsü isimleriyle de anılıyor. Sarayiçi’ni Edirne’nin merkezine bağladığı için...
İnşa yılına ve mimarına ilişkin hâlen net bir bilgiye ulaşılamamış olsa da Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1560 yılında Mimar Sinan’a inşa ettirildiği düşünülen Saray Köprüsü, bazı kaynaklarda Kanuni Köprüsü ya da Sultan Süleyman Köprüsü olarak da adlandırılabiliyor. Terazi Kasrı ve Adalet Kasrı ile aynı zamanda inşa edildiği tahmin edilen ve Tunca Nehri’nin üzerinde bulunan bu tarihi köprü 80 metre uzunluğunda. Dört gözlü şekilde ve yontma taş kullanılarak yapılmış. Günümüzde Edirne’nin kent merkezi ile Sarayiçi semtini birbirine bağlıyor. Geçmişte ise kent merkeziyle Edirne Sarayı’nın Hasbahçesi arasında bağlantı oluşturduğu biliniyor.
33. Tavuk Ormanı - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesine bağlı Sarayiçi semtinde bulunan yemyeşil bir alan olan Tavuk Ormanı, günümüzde de turistik açıdan son derece popüler. Yaklaşık 58 hektarlık bir alanı kaplayan bu orman, Edirne Sarayı’nın...
Sarayın bahçelerinden birini oluşturan Tavuk Ormanı, eski ismiyle Hadika-i Hassa, ismini bu dönemde içinde binlerce tavuk yetiştirilmesinden alıyor. Rivayete göre, burada yetişen tavukların yumurtaları, Selimiye Camii’nin inşası için çok önemli bir role sahipmiş. Çünkü yumurtaların beyazları, cami inşasında kullanılan Horasan harcının önemli malzemelerinden birini oluştururmuş. Yumurtalar bunun için kullanılır, kesilen tavukların etleri de askerlere gönderilirmiş. Son derece zengin bir bitki ve ağaç çeşitliliğine ev sahipliği yapan Tavuk Ormanı’na asırlar içinde çok sayıda yapı inşa edilmiş. Ancak bunlardan yalnızca IV. Mehmet Av Köşkü günümüze kadar ulaşabilmiş.
34. IV. Mehmet Av Köşkü - Merkez
Edirne'de Edirne Sarayı’na ev sahipliği yapan semt, Sarayiçi olarak adlandırılıyor. Sarayiçi’nin turistik ve tarihi açıdan en önemli duraklarından biri de geçmişte Hadika-i Hassa olarak adlandırılan Tavuk Ormanı. Osmanlı döneminde içinde...
1617 yılında IV. Mehmet tarafından Tavuk Ormanı’na inşa ettirilen av köşkü, bazı kaynaklarda Bülbül Köşkü ya da Bülbül Kasrı olarak da adlandırılabiliyor. Bir çizimden anlaşıldığı üzere düzgün kesme taşla kare planlı bir kaide üzerine inşa edilen IV. Mehmet Av Köşkü, dört taraftan ahşap direklerin taşıdığı bir sundurmayla örtülüymüş. Ancak günümüzde ahşap kısımların hiçbiri mevcut değil. Yalnızca ana yapı ayakta kalabilmiş. 2002 yılında Edirne Belediyesi tarafından restorasyondan geçirilen tarihi köşk, günümüzde turizm amaçlı kullanılıyor.
35. II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi - Merkez
Selçuklu ve Osmanlı darüşşifalarına, dolayısıyla tıp tarihimize ışık tutan çok önemli bir müze olarak kabul edilen II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, Edirne’nin Merkez ilçesi sınırları içinde yer alıyor. Trakya Üniversitesi’ne...
Edirne’nin en önemli tarihi yapılarından biri olarak görülen II. Bayezid Külliyesi, II. Bayezid tarafından Mimar Hayreddin’e 1484 ile 1488 yılları arasında inşa ettirilmiş. Büyüklü küçüklü yaklaşık yüz kubbeyle örtülen bu görkemli yapı, son derece etkileyici bir görünüme sahip. 1997 yılında külliyenin darüşşifa, yani hastane bölümü Trakya Üniversitesi tarafından restore edilerek müzeye dönüştürülmüş. 2008 yılında da darüşşifanın bitişiğinde yer alan tıp medresesi müzeye dahil edilmiş. Bu sayede II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, tıp tarihimize ışık tutan çok zengin ve ilgi çekici bir kurum haline gelmiş. Ayrıca, Avrupa Konseyi tarafından verilen Avrupa Müze Ödülü’nü ülkemizde kazanan iki müzeden biri olma unvanını da elinde tutuyor. Müze haftanın her günü 09:00 ile 18:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.
36. Bayezid Köprüsü - Merkez
Edirne’nin en önemli tarihi yapılarından biri olarak görülen ve Merkez ilçesinin sınırları içinde yer alan II. Bayezid Külliyesi, başta II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi olmak üzere turistik açıdan ilgi çekici...
II. Bayezid Külliyesi’nin yakınında yer alan Bayezid Köprüsü, Tunca Nehri’nin üzerinde bulunan bir diğer tarihi köprü. Tam olarak emin olunmamakla birlikte, 1488 yılında II. Bayezid tarafından Mimar Hayreddin’e inşa ettirildiği tahmin ediliyor. Genişliği 78 metreye ulaşan köprünün toplamda beş farklı sivri kemeri var. Kesme taştan ve ustaca inşa edilmiş olması sebebiyle son derece sağlam bir yapıya sahip. Bayezid Köprüsü, hemen bitişiğinde başlayan Yalnızgöz Köprüsü’yle bir bütün oluşturuyor. Hatta Evliya Çelebi de Seyahatname’sinde uzaktan bakıldığında iki köprünün bir bütün gibi göründüğünü belirtiyor.
37. Sarayiçi Balkan Şehitliği - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesine bağlı Yeniimaret Mahallesi’nde yer alan Sarayiçi Balkan Şehitliği, 1912-1913 yılları arasında gerçekleşen Balkan Savaşı sırasında şehit olan 300 bin şehidimiz ve 1913 yılında Sarayiçi’nde ölüme mahkum edilen...
Hem Balkan Savaşı sırasında şehit düşen 300 askerimizin hem de 1913’te Sarayiçi’nde açlıktan ölmeye mahkum edilen 20 bin şehidimizin anısına inşa edilen Sarayiçi Balkan Şehitliği, Yeniimaret Mahallesi sınırları içinde yer alıyor. 1994 yılında törenle halkın ziyaretine açılan şehitlikte toplamda 12 blok mevcut. Blokların üzerinde 100 subayın ve 400 erin adları yazılı. Yüksek Mimar Nejat Dinçel tarafından tasarlanan şehitliğin hemen yanında da Heykeltıraş Prof. Tankut Öktem imzalı Mehmetçik heykeli var. Öktem, aynı zamanda Şükrü Paşa Anıtı’nın da heykeltıraşı. Bir seneden uzun süredir restorasyonda olan Sarayiçi Balkan Şehitliği, bu sebeple geçici olarak ziyarete kapalı. Bu sebeple ziyaretiniz öncesinde güncel bilgilere mutlaka göz atmanızı tavsiye ederiz.
38. Konstantin ve Elena Kilisesi - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesi sınırlarında yer alan Konstantin ve Elena Kilisesi, 19. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiş olan ve günümüze dek varlığını korumayı başaran bir yapı. İsmini I. Konstantin’den ve annesi...
Edirne’nin inanç turizminde önemli bir rol oynayan bir diğer tarihi yapı da Konstantin ve Elena Kilisesi. İsmini I. Konstantin ve annesi Helena’dan alan bu ibadethane, 1869 yılında ve yedi aydan kısa bir sürede inşa edilmiş. Uzun yıllar boyunca işlevini korusa da 20. yüzyılın ikinci yarısında cemaatini kaybetmesi nedeniyle bir süre sonra kaderine terk edilmiş. Atıl halde geçirdiği yıllar da yapının ciddi hasarlar görmesine ve yıpranmasına yol açmış. Bunun üzerine 2008 yılında Bulgaristan hükümetinin de desteğiyle başlatılan restorasyon projesi neticesinde, yalnızca dört duvarı ayakta kalan kilise aslına uygun şekilde onarılmış. 2008 yılından beri yeniden ziyarete açık olan yapı, tasarımı ve görünümüyle ziyaretçilerini kendisine hayran bırakmayı başarıyor.
39. Meriç Nehri
Balkanlar’ın en büyük nehirlerinden biri olma unvanına sahip olan Meriç Nehri, Bulgaristan’ndaki Rila Dağı’nın kuzey eteklerine yakın bir noktadan doğarak Türkiye sınırlarına Edirne’den giriyor. Burada önce Edirne’den, ardından da Batı...
Bulgaristan’da doğarak ülkemize Edirne’den giriş yapan ve Batı Trakya’yı da geçerek Ege Denizi’ne dökülen Meriç Nehri, hem heybetiyle hem de yüksek debisiyle masallara ve efsanelere konu olmuş bir akarsu. Ziyaretçilerine nefis bir gün batımı manzarası sunan bu görkemli nehir, aynı zamanda ülkemiz sınırları içinde bulunan en büyük onuncu akarsu olma özelliğine sahip. Toplam uzunluğu 480 kilometreye ulaşıyor. Tıpkı Meriç Nehri’nin bir kolu olan Tunca Nehri gibi, Meriç Nehri’nin kıyısında da çok sayıda mesire alanı ve işletme var. Eşsiz nehir manzaralarına tanıklık etmek ve doğayla iç içe vakit geçirmek isteyen kent sakinleri, soluğu bu alanlarda alabiliyor.
40. Mecidiye Köprüsü (Meriç Köprüsü) - Merkez
Bulgaristan’da doğarak Türkiye topraklarına Edirne üzerinden giriş yapan ve Batı Trakya’yı geçtikten sonra Ege Denizi’ne dökülen Meriç Nehri, ülkemizdeki en görkemli akarsulardan biri. Edirne’nin Merkez ilçesi sınırlarında bulunan Mecidiye Köprüsü,...
Edirne’nin tarihi köprüleri arasında en geç inşa edileni olan Mecidiye Köprüsü, diğer ismiyle Meriç Köprüsü; Meriç Nehri’nin ve Edirne-Karaağaç yolunun üzerinde. İnşasına II. Mahmut’un emriyle 1833 yılında başlanmış olsa da ancak 1842-1847 yılları arasında, yani Sultan Abdülmecit’in hükümdarlığı sırasında tamamlanabilmiş. Günümüzde köprüde bulunan kitabe, Şair Ziver Bey’in kaleme aldığı orijinal kitabenin Hattat Mustafa Uğur tarafından 1966 yılında aslına uygun şekilde kaleme alınmış versiyonu. Çünkü orijinal kitabe Edirne’nin Yunan işgaline girdiği dönemde yok edilmiş. Uzunluğu 261 metreye, genişliği ise 7 metreye ulaşan tarihi köprünün ortasında mermer bir seyir balkonu bulunuyor. Çift ejder figürü, ay yıldız motifi ve kabartma taş süslemeleri; köprüyü mimari açıdan son derece özel kılıyor.
41. Söğütlük Kent Ormanı - Merkez
Edirne’nin turistik açıdan en çok ilgi gören ve nice efsaneye konu olmuş doğal güzelliklerinden biri, elbette Meriç Nehri. Bulgaristan’da doğarak Edirne’den ülkemize giriş yapan ve Ege Denizi’ne dökülen bu görkemli...
Az önce Meriç Nehri’nin kıyısında çeşitli mesire alanlarının bulunduğundan söz etmiştik. İşte, Söğütlük Kent Ormanı, sözünü ettiğimiz alanlar arasında en popüler seçeneklerden biri. Kent merkezinin güneyinde ve Edirne-Karaağaç yolu üzerinde bulunan Söğütlük Kent Ormanı; gazino, çay bahçesi, spor alanı, çocuk parkı ve restoran gibi birçok bölüme ev sahipliği yapıyor. Görkemli ağaçlarla çevrelenen ormanın atmosferi gerçekten son derece huzurlu. Ancak son zamanlarda Söğütlük Kent Ormanı’nın millet bahçesi olarak düzenlenmesine karar verilmesi sebebiyle tartışmalar sürüyor. 2022 yılında Edirne Kent Konseyi’nin millet bahçesine ilişkin ihalenin durdurulması istemiyle açtığı davanın sonucunun ne olacağını hep birlikte göreceğiz.
42. Milli Mücadele ve Lozan Müzesi - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesine bağlı Karaağaç semtinde yer alan Lozan Müzesi ilk olarak Trakya Üniversitesi Karaağaç Yerleşkesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin bünyesinde kurulmuş. Burada bir Lozan Müzesi kurulması fikri ilk olarak 1996...
Karaağaç semtinde bulunan Milli Mücadele ve Lozan Müzesi, Lozan Müzesi ismiyle 2000 yılında ziyaretçilerine kapılarını açmış. Müzenin kuruluşundan iki yıl önce, yine aynı proje kapsamında, dünya barışını simgeleyen Lozan Anıtı’nın ve Lozan Meydanı’nın da açılışı yapılmış. İlk etapta Trakya Üniversitesi’nin rektörlük kampüsünün içine kurulan Lozan Müzesi, üniversitenin mekan ihtiyacı sebebiyle birkaç kez yer değiştirmiş. Ancak bu esnada içeriği değişmemiş. 2016 yılında son yerine geçerek ismi Milli Mücadele ve Lozan Müzesi olarak değiştirilen kurumda Milli Mücadele, Mondros Mütarekesi, Sevr Anlaşması, Trakya’nın işgali ve kurtuluşu, Lozan Barış Antlaşması ve Trakya demiryolları konulu önemli belgeler, eserler ve haritalar sergileniyor. Müze, haftanın her günü 09:00 ile 17:00 saatleri arasında ücretsiz şekilde ziyaret edilebiliyor.
43. Karaağaç Tren Garı - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesine bağlı Karaağaç semtinin sınırları içinde bulunan Karaağaç Tren Garı, günümüzde kentin aktif olarak kullanılan tren garı değil. Ancak aslında II. Abdülhamid zamanında Edirne Tren Garı olarak inşa...
Günümüzde Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi olarak hizmet veren Karaağaç Tren Garı, Mimar Kemalettin tarafından Meşruiyet’in ilk yıllarında inşa edilmiş. I. Dünya Savaşı gibi tüm dünyayı sarsan siyasi gelişmeler sebebiyle ancak 1930 yılında hizmete açılabilmiş. Bir süre boyunca Edirne Tren Garı olarak kullanılmış, ancak Edirne-İstanbul hattı değişince gar binası da 1971 yılında farklı bir noktaya taşınmış. Bunun üzerine işlevini yitiren Karaağaç Tren Garı, tarih boyunca misafirhane, derslik ve ileri karakol gibi birçok farklı işlev için kullanılmış. Uzunluğu 80 metreye ulaşan bu üç katlı ve tarihi yapının, İstanbul’u Avrupa’ya bağlayan demiryolunun bir dönem en önemli istasyonlarından birini oluşturduğu biliniyor. İstanbul’daki Sirkeci Garı örnek alınarak inşa edilmiş olan Karaağaç Tren Garı, hâlen tarihe tanıklık etmeye devam ediyor.
44. Edirne Büyük Sinagogu - Merkez
Günümüzde Edirne’nin Merkez ilçesi sınırları içinde yer alan Edirne Büyük Sinagogu, yalnızca Edirne’nin değil, ülkemizin genelinin de en büyük sinagogu olma unvanına sahip. Avrupa’da ise büyüklük açısından üçüncü sırada yer...
1905 yılında Edirne’de çıkan büyük yangın sonucunda kentteki 14 sinagogun yerle bir olmasının ardından, 6 Ocak 1906 tarihinde Edirne Büyük Sinagogu’nun inşasına başlanmış. Fransız mimar France Depre’nin imzasını taşıyan bu tarihi yapı, hem ülkemizin hem de Balkanlar’ın en büyük sinagogu olma unvanını taşıyor. Avrupa’nın ise üçüncü büyük sinagogu. 1907 yılında ibadete açılan ve Edirne’deki Yahudi cemaati tarafından 1960’lı yıllara dek aktif olarak kullanılan yapı, cemaatin zaman içinde kenti terk etmesi sebebiyle 1983 yılında kaderine terk edilmiş. Yıllar içinde bakımsızlıktan harap hale gelince, 2010-2015 yılları arasında restore edilerek yeniden kapılarını açmış. Pazartesi haricindeki tüm günlerde ziyaret edilebilen Edirne Büyük Sinagogu’na girişler ücretsiz.
45. Hasan Ali Yücel Çocuk Müzesi - Merkez
Edirne’nin Merkez ilçesi sınırlarında ve Edirne Belediyesi tarafından 29 Ekim 2018 tarihinde ziyaretçilerine kapılarını açan Hasan Ali Yücel Çocuk Müzesi, Cumhuriyet’in doksan beşinci yılında çocuklara armağan edilen; bilimsel, pedagojik ve...
Cumhuriyet’in doksan beşinci yılını kutladığımız 29 Ekim 2018 tarihinde hizmete açılan Hasan Ali Yücel Çocuk Müzesi, Edirne Belediyesi’nin çocuklar için geliştirdiği bir toplumsal sorumluluk projesi. MEB’in okul öncesi, ilkokul ve ortaokul müfredatlarına uygun şekilde hazırlanan müze içeriğinde, çocuklar eleştirel düşünme becerilerini ve hayal güçlerini geliştirebiliyor. 12 bin metrekarelik bir açık alana kurulmuş olan müzede biyolojik havuz, entomoloji, mühendislik adası, buzul, arkeoloji ve paleontoloji gibi bölümler mevcut. Kapalı alanlar da vahşi yaşam ve yardımseverlik, çevre ve saygı, bilim ve sanat, trafik ve hoşgörü, veterinerlik ve sevgi gibi bölümlerden oluşuyor. Hafta içi 09:00-18:00, hafta sonu da 10:00-18:00 saatleri arasında ziyaret edilebilen müze, çocukların eğlenirken öğrenebileceği aktiviteler yapabilmesi için harika bir seçim.
46. Şükrü Paşa Anıtı ve Balkan Savaşı Müzesi - Merkez
Kent merkezine yaklaşık 1,5 kilometre uzaklıkta bulunan Kıyık Tabyası, hem Osmanlı Rus Savaşı hem de Balkan Savaşı sırasında Edirne’nin savunma hattının en önemli noktalarından biri olmuş. Ayrıca, Edirne’de bulunan tabyalar...
Kıyık Tabyası, hem Osmanlı-Rus Savaşı’nda hem de Balkan Savaşı’nda kent merkezine çok yakın bir konumda olduğu için savunma hattının en önemli noktalarından birini oluşturuyormuş. Günümüzde ziyarete açık olan bu tabya, aynı zamanda Şükrü Paşa Anıtı ve Balkan Savaşı Müzesi’ne de ev sahipliği yapıyor. Şükrü Paşa, Balkan Savaşı sırasında düşman askerleri tarafından kuşatılan Edirne’yi onca yokluk içinde tam beş ay beş gün boyunca kahramanca savunduğu için adını tarihe altın harflerle yazdırmış. Kendisinin mezarı 1998 yılında Kıyık Tabyası’na getirilmiş ve buraya Şükrü Paşa Anıtı inşa edilmiş. Balkan Savaşı Müzesi’nde ise Edirne halkından Balkan Savaşı dönemine ait eşyaların toplanmasıyla oluşturulmuş bir müze.
47. Edirne Balkan Tarihi Müzesi (Hıdırlık Tabyası) - Merkez
Balkan Savaşı sırasında Bulgar ve Sırp orduları tarafından aylarca kuşatılan Edirne, günümüzde Balkan Savaşı’nı anlatan çok sayıda müzeye ve anıta ev sahipliği yapıyor. Kentin savaş boyunca direnmesini sağlayan savunma hattının...
Şükrü Paşa’nın komutasındaki Osmanlı ordusunun Bulgar ve Sırp ordularına karşı kahramanca bir direniş sergilediği bir diğer nokta da Hıdırlık Tabyası olmuş. 1886-1888 yılları arasında inşa edilmiş olan Hıdırlık Tabyası, Edirne’deki 24 farklı tabya içinde en büyüğü olduğu için Edirne savunma hattının karargâh binası olarak kullanılmış. Topçu odalarına, dehliz odalarına ve 120 metre uzunluğunda bir tünele ev sahipliği yapan tabya, 2011 yılında restorasyondan geçirilerek 2021 yılında Edirne Balkan Tarihi Müzesi’ne dönüştürülmüş. Hem Balkan Savaşları dönemini hem de Erken Cumhuriyet Dönemi’ni konu alan müze, 31 Ekim-1 Nisan tarihleri arasında 08:30-17:30, 1 Nisan-31 Ekim tarihleri arasında ise 08:30-19:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.
48. Lalapaşa Dolmenleri - Lalapaşa
Edirne’nin Lalapaşa İlçesi, dolmen ismi verilen ve asırlarca öncesinden günümüze kadar ulaşan oldukça ilginç yapılara ev sahipliği yapıyor. Toprakta aralıklı şekilde ve yan yana dizilmiş olan büyük yassı taşların üzerine...
Merkez ilçesinde gezilecek duraklarımızı tamamladığımıza göre, sıradaki adresimiz Lalapaşa ilçesi. Lalapaşa’nın en dikkat çekici özelliklerinden biri, yan yana ve aralıklı dizilmiş büyük yassı taşların üzerini yatay şekilde örten bir yassı taştan oluşan ve dolmen olarak adlandırılan tarih öncesi yapılara ev sahipliği yapması. İlçe merkezine çok yakın konumda ve genellikle köy yollarında bulunan bu yapıların geçmişte mezar olarak kullanıldığı düşünülüyor. Yapılan kazı çalışmalarında bazı dolmenlerin içinde insan kemiklerine rastlanması da bu tahmini güçlendiriyor. Lalapaşa Dolmenleri’nin 19 tanesi 1960’lı yıllarda Ord. Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu tarafından tespit edilmiş. İlerleyen süreçte Edirne Müzesi yeni tespit edilen dolmenlere beş tane daha eklemiş. Yapılan araştırmalar, bize bu yapıların M.Ö. 1400-900 yılları arasında inşa edildiğini gösteriyor. Batı Trakya ve Bulgaristan genelinde yaklaşık 750 tane dolmen bulunduğu biliniyor.
49. Uzunköprü (Ergene Köprüsü) - Uzunköprü
Edirne’nin Uzunköprü ilçesinde yer alan ve ilçeye de ismini veren Uzunköprü, diğer ismiyle Ergene Köprüsü, dünyanın günümüze dek varlığını koruyabilen en uzun taş köprüsü olma unvanına sahip. Sultan II. Murat’ın...
Bir sonraki durağımız olan Uzunköprü ilçesinin en önemli özelliği, kendisiyle aynı ismi taşıyan tarihi bir köprüye ev sahipliği yapması. 1427-1443 yılları arasında ve II. Murat’ın emriyle Mimar Muslihiddin tarafından inşa edilen Uzunköprü, diğer ismiyle Ergene Köprüsü, dünyanın günümüze dek varlığını koruyan en uzun taş köprüsü olma unvanına sahip. Ergene Nehri’nin üzerinde yer alan bu görkemli anıtsal yapının uzunluğu 1270,41 metreye ulaşıyor. Toplamda 174 kemeri bulunan Uzunköprü’nün traverten cinsi kesme taş blokları ve kireçtaşı kullanılarak inşa edildiği biliniyor. İnşasında kullanılan yüksek mühendislik bilgisi ve ustalık sayesinde neredeyse altı asırdır ayakta kalan Uzunköprü, üzerindeki süslemelerle de göz dolduruyor.
50. Keşan
Edirne’nin güney yarısında bulunan bir ilçesi olan Keşan, Yunanistan sınırını oluşturan İpsala ilçesine yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta. İstanbul-Çanakkale yolunun üzerinde bulunması sebebiyle, özellikle kara yoluyla seyahat edenler, genellikle Keşan’dan geçiyor....
Bir sonraki durağımız, kent merkezine 112 kilometre uzaklıkta olan Keşan ilçesi. Tarihçesi M.Ö. 4000’li yıllara kadar uzanan ve bilinen en eski ismi Zorlanis olan Keşan, tarih boyunca çok sayıda medeniyeti ağırlamış. Ancak günümüzde, tarihi yapılardan ziyade, ev sahipliği yaptığı doğal güzelliklerle ön plana çıktığını söylemek mümkün. Saroz Körfezi’nin bir kısmı Keşan sınırları içinde. Ayrıca Keşan; Erikli Plajı, Uzunkum Plajı, İbrice Limanı, Gökçetepe Tabiat Parkı ve Mecidiye Sahili gibi turistik açıdan yoğun ilgi gören birçok durağa da ev sahipliği yapıyor. Dilerseniz, bu durakları kısaca inceleyelim.
51. Erikli Plajı - Keşan
Edirne’nin Keşan ilçesinde denize girmek için tercih edebileceğiniz çok sayıda plaj, sahil ve koy var. Söz konusu destinasyonlar hem Edirne’de yaşayan kişilerin hem de konum itibarıyla yakın olması sayesinde İstanbul...
Keşan’a bağlı Erikli Köyü’nün merkezine yaklaşık 2,5 kilometre mesafede bulunan Erikli Plajı, Keşan’da denize girebileceğiniz en ideal adreslerden biri. 2014 yılında mavi bayrak unvanına da layık görülen plajda duş, tuvalet, soyunma kabini ve cankurtaran gibi olanaklar yer alıyor. Keşan’ın merkezine de yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta olan plaj çok keyifli bir atmosfere sahip. Plajın uzunluğu 3 kilometre civarında. Ancak özellikle yaz sezonunda hafta sonları çok kalabalık bir atmosfere bürünebiliyor.
52. Mecidiye Sahili - Keşan
Edirne’nin Keşan ilçesi, kent sakinlerinin ve çevre illerde yaşayan kişilerin deniz havası almak veya denize girmenin keyfini çıkarmak istediklerinde ziyaret edebileceği birçok sahile ve koya ev sahipliği yapıyor. Keşan ilçe...
Mecidiye’nin en uzun kumsalı olan Mecidiye Sahili, Askeri Kamp ile Erikli Plajı’nın arasında kalıyor. Burada çok büyük bir yerleşim yok. Ancak çay bahçeleri, otopark alanları, küçük marketler, seyyar tezgahlar, duşlar ve tuvalet üniteleri var. Yüzmek için son derece elverişli bir kumsalı bulunan Mecidiye Sahili’nde küçük pansiyonlar da yer alıyor. Saroz’un en keyifli duraklarından biri olarak görülen sahil, Keşan ilçe merkezine yaklaşık 28 kilometre mesafede yer alıyor.
53. İbrice Limanı - Keşan
Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Mecidiye beldesinin sınırları içinde yer alan İbrice Limanı, Saros Körfezi’nin kıyısındaki küçük ve sakin bir liman. Ancak limanın açıklarındaki masmavi deniz ve bu bölgenin ev sahipliği...
Saroz Körfezi’ndeki küçük ama sevimli bir liman olan İbrice Limanı, hem dalış yapmak hem de yüzmek için tercih edebileceğiniz en ideal duraklardan biri. Bu liman geçmişte İzmir’den Gökçeada’ya doğru yolculuk yapan gemilerin yük boşaltmak için durduğu bir yermiş. Bu dönemde liman çevresinde hamamlar, ticaret mağazaları ve bir gümrük binası bulunuyormuş. Günümüzde, bu yapılardan geriye yalnızca kalıntıları kalmış. Ancak şimdi de liman çevresinde çok sayıda balıkçı teknesi ve lüks restoran bulunuyor. Burada su derinliği 45 metreye ulaştığı için, İbrice Limanı’nda derin dalış aktiviteleri de yapılabiliyor.
54. İtalyan Koyu - Keşan
Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Mecidiye beldesinde bulunan İtalyan Koyu, hem doğal güzellikleriyle hem de ev sahipliği yaptığı tarihi değerlerle ün salmış bir yer. Keşan’ın merkezinden Saros Körfezi yönüne doğru giderken,...
Mecidiye beldesinde bulunan doğal güzelliklerden bir diğeri de İtalyan Koyu. Saroz Körfezi’ne doğru giderken Erikli’yi geçtikten sonra gelen bir ara yoldan ulaşım sağlanan bu koy, tümüyle bakir kalmış durumda. Koyda herhangi bir tesis yok, hatta en yakın market bile Mecidiye’nin merkezinde. Ancak bu sayede doğal güzelliklerini hâlen korumayı başarıyor. İtalyan Koyu’nun ismi ise koyun köşesinde bulunan ve Cenevizlilerden kalan kale kalıntılarına ev sahipliği yapmasından geliyor. Kalıntıların bulunduğu noktadan koyun panoramik manzarası seyredilebiliyor.
55. Gökçetepe Tabiat Parkı - Keşan
Gökçetepe Tabiat Parkı; Edirne’nin Keşan ilçesinde, Ege Denizi ile Marmara Denizi’ni birbirine bağlayan Saroz Körfezi üzerinde konumlanan gerçek bir doğa harikası. Bu bölgedeki havanın, temizliği ve gaz oranı sayesinde alerjik...
Keşan’daki son durağımız, Ege Denizi’yle Marmara Denizi’ni buluşturan Saroz Körfezi’nin üzerindeki Gökçetepe Tabiat Parkı. Tertemiz havasıyla ünlü olan tabiat parkı, İstanbul’a 230 kilometre, Çanakkale’ye ise 130 kilometre uzaklıkta. Marmara Bölgesi’nin oksijeni en bol bölgelerinden birini oluşturan parkın sınırları içinde restoran, kafe, kamping alanı, duş, tuvalet, organik pazar, plaj, bungalov işletmesi ve otel gibi envai çeşit olanak mevcut. Kamping alanında hem çadırla hem de karavanla konaklanabiliyor. Doğa fotoğrafçılığı, yüzme, tırmanış ve trekking gibi birçok aktivite de burada yapılabiliyor.
56. Enez
İlk Çağ'da bir Yunan sömürge yeri şeklinde kurulan ve ismi Eneyaz adlı Yunan prensinden gelen Enez, Edirne’nin güneybatısında bulunan bir ilçesi. Doğuda Keşan ilçesiyle, batıda Ege Denizi’yle, güneyde Saroz Körfezi’yle,...
Sıradaki durağımız, Edirne’nin Enez ilçesi. Hem Ege Denizi’ne hem de Saroz Körfezi’ne kıyısı bulunan bu ilçe, doğal güzellikleriyle olduğu kadar binlerce yıla dayanan tarihi geçmişiyle de ön plana çıkıyor. Bizans hükümdarlığı sırasında önemli bir liman kenti olan bölge, 1953 yılında ilçe statüsüne kavuşmuş. Meriç Nehri bu ilçenin de içinden geçiyor ve Enez’in çok sayıda deresi ve doğal gölü bulunuyor. Peki, Enez’de mutlaka görülmesi gereken duraklar hangileri? Gelin, bu sorunun cevabını birlikte bulalım.
57. Gala Gölü Milli Parkı- İpsala/Enez
Kültür ve tarih turizmi açısından ilgi çekici onlarca farklı durağı içinde barındıran Edirne, aynı zamanda ev sahipliği yaptığı doğal güzellikler sayesinde de turistlerin ilgi odağı haline gelmiş durumda. Hem kent...
İpsala ve Enez ilçeleri sınırları içinde bulunan ve 2005 yılında milli park statüsüne kavuşan Gala Gölü Milli Parkı, ülkemizin en önemli sulak alanlarından biri. 117’si göçmen olmak üzere toplamda 163 farklı türden 32 bini aşkın kuşa ev sahipliği yapmasından dolayı, Türkiye’nin ikinci büyük kuş cenneti olarak da nitelendiriliyor. Gerçek bir doğa harikası olan Gala Gölü Milli Parkı’nın yüzölçümü yaklaşık 6 bin hektar civarında. Milli park ziyaretçileri, doğal hayata zarar vermemek koşuluyla, burada piknik, doğa fotoğrafçılığı, bisiklet turu, trekking ve kuş gözlemciliği gibi aktiviteler yapabiliyor.
58. Enez Kalesi - Enez
Edirne’nin Enez ilçesinde yer alan Enez Kalesi, Antik Çağ’da Akropol olarak adlandırılan yüksek bir tepenin üzerine inşa edilmiş. Kalenin inşa sebebi, Balkanlar’dan gelen barbar akınlarına karşı kenti savunmak ve bu...
Antik Çağ’da Akropol olarak adlandırılan yüksek bir tepede bulunan Enez Kalesi, Bizans hükümdarlığının öncesinde Balkanlar’dan gelen barbar akınlarını durdurmak amacıyla inşa edilmiş. Hatta bu sebeple kalenin batı tarafındaki duvarın yönü Meriç Nehri’ni de görecek şekilde ayarlanmış. Net inşa tarihi hâlen bilinmeyen kalenin içinde, kalenin sembolü olarak da görülen Enez Ayasofyası, şapel olarak kullanılmış bir mağara ve mozaik döşemeli bir kilise bulunuyor. Mağaranın duvarlarında geçmişte Pan’ı ve dans eden su perilerini tasvir eden bir kabartma bulunmuş. Ancak bu kabartma günümüzde Edirne Müzesi’nde sergileniyor. Kalenin içindeki sivri kemerli Osmanlı kemeri, Enez Kalesi’nin Türkler tarafından da bir dönem aktif olarak kullanıldığını gösteriyor.
59. Dalyan Gölü - Enez
Edirne’nin Enez ilçesinde bulunan doğal güzelliklerden biri olan Dalyan Gölü, ilçeden geçen tek nehir olan Meriç Nehri’nin Ege Denizi’ne döküldüğü noktada yer alıyor. Tarihçesi antik çağlara kadar uzanan ve eski...
Meriç Nehri’nin Ege Denizi’ne döküldüğü noktada bulunan Dalyan Gölü, ev sahipliği yaptığı balık çeşitliliği sayesinde göçmen kuşların uğrak noktası. Kış başlarında göç etmeye başlayan kuş türleri genellikle beslenmek için burada mola veriyor ve ortaya birbirinden etkileyici manzaralar çıkıyor. Bu sebeple Dalyan Gölü, hem doğa fotoğrafçılığı hem de kuş gözlemciliği aktiviteleri için ideal bir destinasyon. Gölün su derinliği yetersiz olduğu için burada yüzmek mümkün değil. Ancak gölün çevresinde çok keyifli vakit geçirilebiliyor.
60. Ainos Antik Kenti - Enez
Edirne’nin Enez ilçesinde bulunan Ainos Antik Kenti, diğer ismiyle Enez Antik Kenti, kentin Ege kıyısında ve Meriç Nehri’nin denize döküldüğü bölgede bulunuyor. Günümüzde, Enez ilçesi de aslında bu antik kentin...
Ainos Enez’in eski ismi ve günümüzde Enez ilçesi de aslında Ainos Antik Kenti’nin üzerine kurulmuş durumda. Yapılan araştırmalara göre tarihçesi Neolitik Çağ’a kadar uzandığı anlaşılan Ainos, Meriç Nehri’nin Ege Denizi’ne kavuştuğu bölgede bulunuyor. Ainos’un tarih boyunca çok önemli bir nokta olmasının birden fazla sebebi var. Bunlardan ilki, bu bölgenin geçmiş çağlardaki ekonomik ve coğrafi zenginliği. Ayrıca; Ainos hem deniz ve kara hem de nehir bağlantılı ticaret yollarına ev sahipliği yaptığı için, Anadolu ve Avrupa arasında doğal bir köprü oluşturmuş. Bu sayede de stratejik açıdan taşıdığı önemi hiç kaybetmemiş ve tarih boyunca birbirinden önemli medeniyetleri ağırlamış. Ainos Antik Kenti’nde yapılan kazı çalışmalarında ele geçen eserler, Edirne Müzesi’nde sergileniyor.
Sıra | İçerik | Kullanıcı Puanı |
---|---|---|
1 | Selimiye Camii | 10 |
2 | Selimiye Arastası | 9,5 |
3 | Selimiye Vakıf Müzesi | 9,0 |
4 | Edirne Türk İslam Eserleri Müzesi | 9,5 |
5 | Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi | 9,5 |
6 | Edirne Saray Hamamı | 9,0 |
7 | Muradiye Camii | 9,0 |
8 | Edirne Kalesi Makedonya Saat Kulesi | 8,0 |
9 | Edirne Kent Müzesi | 9,0 |
10 | Edirne Beylerbeyi Camii | 8,5 |