Türkiye’nin birçok kenti birbirinden değerli sivil mimari yapılarına ev sahipliği yapıyor. Söz konusu kentlerden biri de hiç şüphesiz ki Edirne. İçinde bu anlamda bir hazine saklayan Edirne’yi bir sivil mimari merkezi olarak tanımlamak yanlış olmaz. Tarihi köşklerden konaklara, Edirnekapı olarak adlandırılan özel bir süsleme tarzıyla bezenmiş çok sayıda ahşap ev ve eser, günümüze dek ulaşabilmeyi başarmış. Kentin özellikle Kaleiçi olarak adlandırılan bölgesindeki dar sokaklarda, tarihi Edirne evlerine sıklıkla rastlamak mümkün. Tarihçesi Orta Çağ’a kadar uzanan bu bölge, tarihi kalıntıları ve evleriyle ün salmış durumda.
Edirne evleri genellikle taş duvarlarla ve sıvayla örülmüş ahşap iskelet sistemleri kullanılarak inşa edilirmiş. Kusursuz bir simetriye sahip olan bu tarihi yapıların neredeyse tümünde, hayat olarak adlandırılan bölümler bulunurmuş. Bu bölüm, evin tüm odalarının kapılarının açıldığı yermiş ve doğrudan evin bahçesinin bulunduğu yöne bakarmış. Hayat bölümünün sonunda ise yaklaşık bir basamak yükseklikte kare formunda bir kısım ayrılır, bu kısım da tahta sedirlerle çevrelenirmiş.
Tarihi Edirne evlerinin bir diğer özelliği de selamlık ve harem bölümlerinde avluların bir yerinde mermer bir çeşme bulunmasıymış. Bazı evlerde avluların orta kısmında havuz ya da çardaklar da olurmuş. Harem ve selamlık avlularının arasında, birbirleriyle bağlantıyı sağlanan küçük bir kapı yer alırmış. Günümüze, Edirne evlerinin birçoğu restore edilmeleri sayesinde hâlen ayakta. Kentin en eski semti olan Kaleiçi’ni ziyaret ederek tarihe meydan okuyan bu kıymetli yapıları daha yakından inceleyebilirsiniz.