Kayseri’ye Selçuklu döneminden miras kalan en önemli yapılardan biri olan Hunat Hatun Külliyesi, kent merkezinde ve Melikgazi ilçesi sınırları içinde bulunuyor. Bu tarihi külliye 1238 yılında, Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad’ın eşi ve II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in annesi olan Mahperi Hunat Hatun tarafından inşa ettirilmiş. Selçuklu mimarisinin estetiğini ve zarafetini çok başarılı bir şekilde yansıttığı için, günümüzde de kentin en nadide yapılarından biri olarak görülüyor. Cami, medrese, hamam, türbe ve çeşme gibi farklı yapılara ev sahipliği yapan Hunat Hatun Külliyesi, özellikle ustalıklı taş işçiliğiyle dikkat çekiyor.
Hunat Hatun Külliyesi’nin tam merkezinde yer alan cami, geometrik şekiller ve bitki motifleriyle süslü taç kapısıyla ihtişamlı bir görünüme sahip. Aslında ilk olarak, Selçuklu mimarisine özgü açık avlulu bir tasarıma sahipmiş ama II. Abdülhamid döneminde eklenen orta kubbesiyle iki kubbeli bir yapı haline gelmiş. Batı cephesindeki ana kapısı, zarif arabesk süslemelerle bezenmiş. Kuzey, batı ve doğuya açılan üç kapısı da mevcut. Caminin kuzey ucunda, Mahperi Hunat Hatun’un türbesi bulunuyor. Türbenin içinde bulunan sandukaların en büyüğü Hunat Hatun’a, diğerleri de Selçuklu ailesinin hanımlarına ait.
Külliyenin diğer yapıları da günümüze sağlam ulaşmayı başarmış. Medrese bölümü, avlunun etrafına sıralanmış öğrenci odaları ve doğu cephesindeki ana eyvandan oluşuyor. Hatta bu yapıya 1751 yılında bir kütüphane de eklenmiş ve ilerleyen süreçte kütüphanede 433 eser bulunmuş. Bu kitaplar medrese eğitiminin sona erdiği 1917 yılında Raşid Efendi Kütüphanesi’ne taşınmış. Hunat Hatun Külliyesi’nin hamamı da Selçuklu mimarisinin klasik özelliklerini taşıyor ve günümüzde hâlen orijinal işleviyle hizmet vermeyi sürdürüyor.
Görkemli taş işçiliği, zarif detayları ve tarihi önemiyle Hunat Hatun Külliyesi, Kayseri’de görmeden dönmemenizi önerdiğimiz duraklardan biri. Özellikle Selçuklu mimarisine ilgi duyuyorsanız, külliyeyi mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederiz.