Ülkemiz, insanlık tarihi boyunca sayısız farklı medeniyete ev sahipliği yapan oldukça özel bir coğrafyada yer alıyor. Bu sayede, neredeyse her şehrimizde birbirinden etkileyici ve eski antik kentler bulunuyor. Siz de Anadolu coğrafyasının dört bir yanına kurulmuş, günümüze dek ulaşan izleriyle hâlen herkesi etkilemeyi başaran antik kentleri daha yakından tanımaya ne dersiniz?
Antik kentler size yalnızca bazı yıkıntıları ve taş yığınlarını çağrıştırıyorsa bir kez daha düşünün derim. Çünkü antik kentlerin binlerce yıllık tarihi içinde saklayan büyüleyici atmosferi, bize geçmişimize dair sayısız farklı ipucu veriyor. Antik kentleri gezerken karşılaşabileceğiniz her bir taşın, yapının, kalıntının ve tarihi eserin ardında sayısız farklı hikaye ve yaşanmışlık saklı. Üstelik, söz konusu izler bize çağlar öncesinin mimari, sanatsal, kültürel, toplumsal ve ekonomik özellikleri hakkında da bilgiler öğrenme şansı tanıyor. Hal böyle olunca; tarih, sosyoloji ve arkeoloji meraklılarının da favori rotaları arasında bu köklü kentler yer alıyor.
Şanslıyız, çünkü ülkemiz çağlar boyunca sayısız farklı uygarlığa ev sahipliği yapan Anadolu coğrafyası üzerine kurulu. Türkiye sınırları içinde, Kültür Bakanlığı tarafından tescillenen yetmişten fazla antik kent bulunuyor. Elbette bir listeye söz konusu şehirlerin tümünü sığdırmak olanaksız. Ancak bir yerden başlamak isterseniz mutlaka görmeniz gereken on iki farklı antik kent, aşağıda sizi bekliyor. Kim bilir, belki yeni yazılarda yeniden buluşur ve ülkemizde bulunan diğer antik kentleri de birlikte daha yakından tanırız.
1. Göbeklitepe - Şanlıurfa
Şanlıurfa il merkezine 18 kilometre uzaklıkta yer alan Göbeklitepe Arkeolojik Alanı, on iki bin yıllık köklü geçmişi sayesinde dünyanın bilinen en eski yapılar topluluğu olarak arkeoloji tarihine geçti. 1963 yılında...
Arkeoloji tarihinin en büyük ve heyecan verici keşiflerinden biri olan Göbeklitepe, Şanlıurfa şehir merkezinin 18 kilometre kuzeydoğusunda kalan bir alanda konumlanmış. 1963 yılında yapılan yüzey araştırmaları sonucunda keşfedilen ve 1994 yılından beri kazı çalışmalarına ev sahipliği yapan bu alanda, yaklaşık on iki bin yıl öncesinden beri varlığını koruyan yapılar bulundu.
Göbeklitepe’den çıkarılan, çoğunluğu T formunda ve yaklaşık kırk ton ağırlığında olan dikilitaşlar, akıl almaz bir hayal gücünün ve organizasyon becerisinin eserleri. Çünkü henüz avcı toplayıcı olarak yaşamını sürdüren insanların bu taşları taş ocağına taşıyabilmiş, yontabilmiş ve yapılar inşa edebilmiş olması gerçekten inanılmaz. Yapılan çalışmalar, Göbeklitepe’nin binlerce yıl öncesinde tapınak olarak kullanıldığı gösteriyor. Söz konusu bulgu, dini inanışların yerleşik hayata geçiş sürecinde oldukça önemli bir faktör olduğunu da ortaya koyuyor.
Keşfedilmesi sonucunda o güne dek bilinen dünya tarihinin yeniden sorgulanmasına yol açan Göbeklitepe, haftanın her günü ziyarete açık. Tarihin sıfır noktası olarak da anılan bu büyüleyici alanı, bana kalırsa arkeolojiye ve tarihe ilgi duyan herkes mutlaka görmeli. Ziyaret saatleri, yaz sezonunda 10:00-19:00, kış sezonunda da 08:00-17:00. Alana Müzekart ile giriş yapılabiliyor.
2. Aizanoi Antik Kenti - Kütahya
Kütahya’nın Çavdarhisar ilçesinde konumlanan Aizanoi Antik Kenti, binlerce yıla meydan okuyan görkemli bir yapıya sahip. UNESCO tarafından oluşturulan Dünya Mirası Geçici Listesi’nde de yer alan bu antik kentin tarihi M.Ö....
Kütahya şehir merkezine 50 kilometre uzaklıkta yer alan ve Çavdarhisar ilçesi sınırlarında bulunan Aizanoi Antik Kenti, insanlık tarihinin en görkemli ve etkileyici tanıklarından biri. Tarihi M.Ö. 3000’li yıllara dayanan antik kent, “İkinci Efes” olarak da anılıyor. Bu kent önce Friglere, daha sonra da Lidyalılara, Perslere, İskender İmparatorluğu’na ve Bergama Krallığı’na ev sahipliği yapmış. Ancak bölge sınırlarını aşan bir üne kavuşması, M.Ö. 133’te Roma İmparatorluğu’nun hakimiyeti altına girmesi sonucunda gerçekleşmiş.
1824 yılında keşfedilen ve 1926 yılından beri kazı çalışmaları yapılan Aizanoi’de dünyanın en iyi korunmuş Zeus Tapınağı ve kapasitesi açısından dünyada eşi benzeri olmayan bir Stadyum-Tiyatro Kompleksi yer alıyor. Ayrıca, Aizanoi’de bulunan Macellum, dünyanın ilk ticaret borsa binası olması nedeniyle tarihi açıdan büyük önem taşıyor. Geçmişte Penkalas Nehri olarak anılan Kocaçay Irmağı’nın iki yanına kurulmuş olan bu görkemli antik kenti mutlaka ziyaret etmelisiniz. Çünkü kentin büyüleyici atmosferi, sizi tarihte keyifli bir yolculuğa çıkmaya davet ediyor.
3. Efes Antik Kenti - İzmir
Tarihi M.Ö. 6000’li yıllara dek uzanan ve son yıllarda yapılan araştırmalar sonucunda Tunç Çağları ve Hititlere dair yerleşim bulguları barındırdığı saptanan Efes Antik Kenti, kuşkusuz ülkemizin en büyüleyici noktalarından biri....
Antik kent dendiğinde birçok kişinin aklına ilk gelen durak olan Efes Antik Kenti, kendi döneminin en önemli ve görkemli başkentlerinden biri. Tarihi M.Ö. 6000’li yıllara kadar uzanan bu kent, altın çağını Roma döneminde Asya eyaletinin başkenti olduğu zamanlarda yaşamış. Bu dönemde kentin nüfusu yaklaşık 200 bin kişi civarındaymış. Gelmiş geçmiş en önemli liman kentlerinden biri olan Efes, aynı zamanda dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı’na da ev sahipliği yapıyor.
Efes Antik Kenti’nin tarih boyunca bu kadar önemli olmasının temel sebeplerinden biri, dönemin ticaret yollarının üstünde konumlanması. Konumu sayesinde Doğu ve Batı uygarlıkları arasında bir kapı görevi görmüş. Ayrıca, Anadolu’nun verimli topraklarının üstüne kurulduğu için yıldan yıla gelişmeyi başarmış. Hem mimarlık hem de din tarihinin en büyüleyici örneklerini içinde barındıran Efes Antik Kenti’nde yapılan kazı çalışmaları bir asırdan fazla süredir devam ediyor. Artemis Tapınağı’nın yanı sıra; birbirinden etkileyici antik tiyatrolar, agoralar, stadyumlar ve antik liman ile odeon gibi tarihi yapılar da bu alanda bulunuyor.
4. Truva Antik Kenti - Çanakkale
1998 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan Truva Antik Kenti; Anadolu, Balkan ve Ege uygarlıklarının birleştiği bir alana kurulmuş. Üç bin yıldan uzun bir tarihi geçmişe tanıklık yapan kent,...
Çanakkale’nin Merkez ilçesinin sınırları içinde kalan Truva Antik Kenti, Homeros’un ünlü İlyada Destanı’nda da adı geçmesi nedeniyle dünyanın en ünlü antik kentleri arasında. 1998 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan kent, geçmişte Ege, Anadolu ve Balkan uygarlıklarına ev sahipliği yapmış. Alanda yapılan kazı çalışmaları, bize burada kent yaşamının defalarca yıkıldığını ve yeniden inşa edildiğini gösteriyor. Şimdilik, yapılan çalışmalar sonucunda dokuz Truva katmanına ulaşılabilmiş. Söz konusu katmanların en eskisinin tarihi, M.Ö. 3000-2500 ile erken Bronz Çağı’nı işaret ediyor.
Truva Antik Kenti’nde ulaşılan dokuz katmanın yaklaşık üç bin yıllık bir tarihten kesintisiz izler taşıması, arkeolojik açıdan oldukça önemli. Kent, bu sayede Ege ve Avrupa’da yer alan diğer arkeolojik alanlara ilişkin de ipuçları sunuyor. Truva’da 1871 yılından beri yapılan kazı çalışmaları sonucunda elde edilen bulgular, kentin hemen girişinde yer alan Troya Müzesi’nde sergileniyor.
5. Arykanda Antik Kenti - Antalya
İsmi Likya dilinde “yüksek kayalıkların yanındaki yer” anlamına gelen Arykanda Antik Kenti, Antalya’nın Finike ilçesi sınırları içinde yer alıyor. Filolojik açıdan Anadolu dillerinden izler taşıdığı için, bu bölgedeki en eski...
Antalya’nın Finike ilçesinde bulunan Arykanda Antik Kenti, elde edilen bulgulara ve Bizans kaynaklarına bakılırsa varlığını M.S. 11. yüzyıla dek korumayı başarmış görkemli bir şehir. Arykanda sözcüğü Lidya dilinde “yüksek kayalıklara kurulmuş yer" anlamına geliyor. Bu kent de sarp bir kayalık olan Şahinkaya’nın eteklerine inşa edilmiş.
1838 yılında bölgede yapılan araştırmalar bize, kentteki ilk yerleşimin MÖ 4. yüzyılın sonu ile 3. yüzyıl başı civarında yapıldığını gösteriyor. Arykanda Antik Kenti’nde ihtişamlı bir gözetleme kulesi, M.S. 2. yüzyılda inşa edilmiş anıt mezarlar ve içinde tiyatro ve odeon alanlarının da bulunduğu bir stadion bulunuyor.
6. Assos Antik Kenti - Çanakkale
Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Behramkale Köyü sınırları içinde bulunan Assos Antik Kenti, tarihçesinin M.Ö. 6. yüzyıla dek uzanması nedeniyle dünya arkeoloji tarihi açısından büyük önem taşıyor. Sönmüş bir volkan konisi...
Tarihçesi M.Ö. 6. yüzyıla dek uzanan Assos Antik Kenti’nin hâlen varlığını sürdürebilmesini, kentin inşasında çoğunlukla andezit taşının kullanılmasına borçluyuz. İşlenmesi zor olsa da en dayanıklı taşlardan biri olan andezit, Assos’un büyüleyici tarihi dokusunun günümüze dek ulaşabilmesini sağlamış. Çanakkale’deki Behramkale Köyü’nde yer alan bu görkemli antik kent, 1800’lü yıllardan beri kazı çalışmalarına ev sahipliği yapıyor. Sönmüş bir volkanik tepenin üstünde konumlanan Assos Antik Kenti’nde Helenistik dönemin en iyi korunmuş kalıntıları yer alıyor.
Lidya, Pers, Pergamon ve Roma uygarlıklarından izler taşıyan Assos Antik Kenti, Aristotales’e de üç yıl boyunca ev sahipliği yapmış. Ünlü filozof bu süre boyunca Assos’ta yer alan bir felsefe okulunda dersler vermiş. Ayrıca, kentte Arkaik Çağ’ın en büyüleyici ve eşsiz örneklerinden birini oluşturan Athena Tapınağı da yer alıyor. Deniz seviyesinden 235 metre yükseklikte ve Midilli Adası’nın tam karşısında konumlanan Assos Antik Kenti’ni ziyaret ederseniz gün batımı manzarasını izlemeden dönmemenizi tavsiye ederim.
7. Knidos Antik Kenti - Muğla
Muğla’nın Datça ilçesinde, Ege ve Akdeniz’i buluşturan Tekir Burnu’nda yer alan Knidos Antik Kenti, anakara ve ada olmak üzere iki farklı bölüme ayrılıyor. Batı Anadolu’nun en köklü ve önemli kıyı...
M.Ö. 13. yüzyıldan beri Batı Anadolu’nun en önemli kıyı kentlerinden biri olarak görülen Knidos Antik Kenti, Muğla’nın Datça ilçesine bağlı Yazı Köyü’nün sınırları içerisinde. Sur duvarlarıyla çevrelenen kentte iki farklı suni liman bulunuyor. Söz konusu limanların biri ticari, biri de askeri amaçla kullanılmış. Birçok filozof ve bilim insanının da yurdu olan Knidos, mimari ve sanatsal açıdan çağın çok ilerisinden giden bir kentmiş. Keza bu üstün başarının izlerini, kentten çıkarılan kalıntılarda açıkça görmek mümkün.
Barındırdığı korunaklı limanlar sayesinde tarih boyunca önemli ve güvenli bir liman kenti olarak görülen Knidos’ta, kazılar sonucunda ortaya çıkarılan birbirinden etkileyici kalıntılar bulunuyor. Hippodamos’un ızgara plan düzenine uygun şekilde inşa edilen kentte; Helenistik Dönem’e dair önemli ipuçları barındıran Odeon, Demeter Kutsal Alanı, nekrapol, akropol ve Büyük Tiyatro yer alıyor.
8. Zeugma Antik Kenti - Gaziantep
Gaziantep’in Nizip ilçesinin sınırları içinde kalan Zeugma Antik Kenti, yedi tepe üzerine ve yaklaşık yirmi bir dekarlık bir alana inşa edilmiş görkemli bir şehir. M.Ö. 300’de Büyük İskender’in generali olan...
Büyük İskender döneminde inşa edilmiş olan Zeugma Antik Kenti, aslında iki kentin birleşiminden oluşuyor. Büyük İskender’in generali, Fırat Nehri üzerine bir şehir kurduktan sonra şehrin tam karşısına bir kent daha inşa etmiş. Zamanla bu iki kent birbirlerine bir köprüyle bağlanarak birleşmiş ve köprü anlamına gelen Zeugma ismini almış.
Gaziantep’in Nizip ilçesinde yer alan Zeugma Antik Kenti’nden çıkan mozaikler, bugün dünya çapında üne kavuşmuş durumda. Ortaya çıkan tarihi eserler, bize Zeugma’nın tarihte haberleşme ve ticaret açısından çok önemli bir köprü görevini gördüğünü gösteriyor. Dünyaca ünlü Çingene Kızı Mozaiği de dahil olmak üzere, Zeugma Antik Kenti’nden çıkarılan tüm eserler Zeugma Müzesi’nde sergileniyor.
9. Ani Harabeleri - Kars
Kars’ın en çok turist çeken duraklarından biri olan Ani Antik Kenti, diğer ismiyle Ani Harabeleri, M.Ö. 3000’den M.S. 16. yüzyıla kadar binlerce yıl boyunca dönemin en önemli ticaret merkezlerinden biriymiş....
Türkiye-Ermenistan sınırına çok yakın bir yerde konumlanan ve Kars il sınırları içinde yer alan Ani Harabeleri, tarihi İpek Yolu’nun üzerinde olması nedeniyle M.Ö. 3000’den M.S. 16. yüzyıla dek dünyanın en önemli ticaret merkezlerinden biriymiş. Surlarla çevrelenen ve geçmişte yedi farklı kapısı bulunan antik kentte yaklaşık kırk farklı kilise, anıt mezar ve şapel bulunuyor. 2011 yılından bu yana süren kazı çalışmaları, Ani Harabeleri’nin geçmişte Bizanslılar, Selçuklular, Gürcüler ve Ermeniler gibi birçok millete ev sahipliği yaptığını gösteriyor. Ayrıca, Anadolu’da inşa edilmiş ilk Türk camisi de Ani Harabeleri’nin içinde yer alıyor.
Oldukça geniş bir alana yayılmış olan Ani Harabeleri’nde hayranlıkla inceleyebileceğiniz birçok tarihi eser ve yapı var. Hatta söz konusu yapıların tümünü incelemek isterseniz kenti bir günde gezmeniz pek mümkün değil. Çünkü UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde de yer alan bu ihtişamlı kent, sizi her noktasında farklı bir mimari harikasıyla karşılaştırıyor.
10. Pergamon Antik Kenti - İzmir
“Doğu’nun en batısı, Batı’nın da en doğusu” olarak adlandırabileceğimiz bir konuma sahip olan Pergamon Antik Kenti, bugün İzmir’in Bergama ilçesinin sınırları içinde bulunuyor. Tarih boyunca çok sayıda uygarlığa ev sahipliği...
2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Pergamon Antik Kenti, uygarlık tarihinin en eski ve etkileyici yerleşim yerlerinden biri. Günümüzde İzmir’in Bergama ilçesi sınırlarında bulunan kent, yaklaşık 150 yıl boyunca Pergamon Krallığı’nın başkentiymiş. İlerleyen yıllarda ise Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı imparatorluklarına ev sahipliği yapmış. Bu sayede tarihin neredeyse her döneminde önemli bir metropol olmayı başarmış.
Yerleşim tarihi M.Ö. 7. yüzyıla dek uzanan Pergamon Antik Kenti, Helenistik dönemdeki şehir planlamacılığının da en etkileyici örneklerini içinde barındırıyor. Kentte Anadolu tarihinin en büyük kütüphanesi, her biri birbirinden etkileyici olan Athena, Trajan ve Dionysos tapınakları ve Zeus Sunağı bulunuyor. Ayrıca, Pergamon Antik Kenti’nde bulunan tiyatronun inşa biçimi de arkeoloji tarihi açısından bir hayli önemli. Doğal coğrafyasında düzlük alanlar bulunmadığı için çoğunlukla arazi teraslanması yöntemiyle inşa edilen kentte, uçurumun kenarında konumlanmış oldukça dik bir tiyatro da yer alıyor.
11. Hierapolis Antik Kenti - Denizli
Denizli il merkezine yaklaşık 17 kilometre uzaklıkta bulunan Hierapolis Antik Kenti, her sene yaklaşık iki milyon turist tarafından ziyaret edilen Pamukkale’nin içinde, Pamukkale Travertenleri’nin hemen yanında yer alıyor. UNESCO Dünya...
Hierapolis Antik Kenti, Denizli’de bulunan ve ülkemizin turistik açıdan en popüler duraklarından biri olan Pamukkale’nin içinde konumlanıyor. Travertenlerin hemen yanında yer alan antik kent, yaklaşık iki bin yıl önce Bergama Krallığı tarafından kurulmuş. Şifalı olduğuna inanılan kaynakları sayesinde antik çağlarda termal sağlık merkezi olarak görev yapan şehir, Hristiyanlar tarafından kutsal bir yerleşim alanı olarak kabul edilmiş. Çünkü İsa’nın on iki havarisinden biri olan Phillippus burada öldürülmüş ve defnedilmiş.
Denizli il merkezine yaklaşık 17 kilometre uzaklıkta yer alan Hierapolis Antik Kenti, M.S. 60 yılında gerçekleşen büyük depreme dek Helenistik dönemin klasik yapı özelliklerini taşıyan bir şehirmiş. Ancak deprem sonrasında mecburen yeniden inşa edilmiş ve klasik bir Roma kentine dönüşmüş. Birbirinden etkileyici tarihi yapılara ev sahipliği yapan antik kentte en çok ilgi çeken duraklardan biri, Ploutonium Kutsal Alanı. Geçmişte ölüler dünyasına geçişi sağladığı düşünülen bu alandaki mağaranın kazılar sonucunda ortaya çıkarılması, traverten havuzlarını oluşturan termal suların kaynağının da saptanmasını sağladı. Söz konusu yapı kompleksi, geçmişten günümüze ulaşan sayısız farklı rivayet eşliğinde, ülkemizdeki en etkileyici sit alanlarından birini oluşturuyor.
12. Sagalassos Antik Kenti - Burdur
2009 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Sagalassos Antik Kenti, Burdur’un Ağlasun ilçesinde bulunuyor. Roma döneminde Pisidia Bölgesi’nin en önemli kenti olma unvanını taşıyan şehir, aynı zamanda...
1706 yılında Fransız bir gezgin tarafından keşfedilen Sagalassos, Roma döneminin en önemli şehirlerinden biri. Burdur’un Ağlasun ilçesinde yer alan kent, “İmparatorların ve Aşkların Şehri” olarak da anılıyor. Kentte 1989 yılından beri yapılan kazı çalışmaları sonucunda, çoğunluğu Roma dönemine ait birbirinden değerli kalıntılara ve tarihi eserlere ulaşılmış. Tarihi M.Ö. 3000 yılına dek uzanan Sagalassos’tan geriye kalanlar, kentin rakımının 1700 olması sayesinde günümüze kadar büyük ölçüde korunmuş.
Pisidia Bölgesi’nin en önemli şehri olma özelliğine sahip Sagalassos, bugün Cladius Kapısı, Neon Kütüphanesi ve Antoninler Çeşmesi gibi birbirinden etkileyici yapılara ev sahipliği yapıyor. Binlerce yıldır su akan Antoninler Çeşmesi, antik kentin en popüler durakları arasında yer alıyor. Sagalassos Antik Kenti’nde bulunan tarihi eserler ise Burdur Müzesi’nde sergileniyor.
Sıra | İçerik | Kullanıcı Puanı |
---|---|---|
1 | Göbeklitepe | 9,4 |
2 | Aizanoi Antik Kenti | 9,0 |
3 | Efes Antik Kenti | 9,4 |
4 | Truva Antik Kenti | 9,0 |
5 | Arykanda Antik Kenti | 8,5 |
6 | Assos Antik Kenti | 9,5 |
7 | Knidos Antik Kenti | 9,5 |
8 | Zeugma Antik Kenti | 9,1 |
9 | Ani Harabeleri | 9,0 |
10 | Pergamon Antik Kenti | 9,8 |