Yaz turizmi açısından bir cazibe merkezine dönüşen yerleşim yerlerinin hem avantajları hem de dezavantajları var. Fethiye, Bodrum, Marmaris ve Çeşme ülkemizde bu cazibe merkezlerinin başını çekiyor. Evet, bu ilçelerin her birinde göz alıcı doğal güzellikler, önemli bir tarihi miras ve çok geniş turizm olanakları mevcut. Fakat gördükleri yoğun ilgi onları her yaz kapılarında kuyruklar oluşacak kadar kalabalık, kimi zaman bunaltıcı, pahalı ve ruhsuz adreslere de dönüştürebiliyor. Yanlış anlaşılmasın, Fethiye’de ya da Bodrum’da tatil yapmanın kötü bir fikir olduğunu söylemeye çalışmıyoruz. Yalnızca insan bazen sessiz ve sakin sokakları adımlamanın, bakir koyları keşfetmenin, tertemiz plajlarda kafa dinlemenin, salaş ve samimi meyhanelere konuk olmanın keyfini de yaşamak istiyor.
İşte tam da bu noktada paragrafımıza hayali bir nazar boncuğu koyarak başlamak istiyoruz. Çünkü Datça’dan söz edeceğiz. Datça hâlen ve iyi ki, sözünü ettiğimiz tüm ilçelerden farklı olarak, o birçoğumuzun özlem duyduğu sessiz ve sakin sahil kasabası atmosferini korumayı başarıyor. Burada lüks beach club’lar, yok edilmiş ormanlık alanlar, beş yıldızlı oteller ya da şatafatlı restoranlar ön planda değil. Aksine; Arnavut kaldırımlı ve çiçeklerle bezeli taş sokaklar, mütevazı işletmeler, el değmemiş koylar ve tertemiz plajlar ön plana çıkıyor.
Bu kadar övmüşken bir noktada da dürüst davranmakta fayda var: Datça’da çok fazla keşif durağı ya da kaliteli restoran da yok. Olanların kıymeti de zaten biliniyor. Yani aslında Datça’yı koştur koştur bir duraktan diğerine gezmek, gurme restoranlara konuk olmak ve envai çeşit etkinliğe katılmak için ziyaret ederseniz biraz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Fakat tatili akışına bırakıp sokaklarda telaşsızca gezinmek, denizin hemen yanı başında balık ziyafeti çekmek, salaş barlara ya da kafeteryalara takılmak, bir tepeye çıkıp güneşi batırmak sizin için güzel bir plansa buradan çok memnun kalabilirsiniz. Bu esnada da ilçeyi keşfe çıkmak da şart elbette. İşte, bu keşifte size rehberlik edebilecek Datça gezilecek yerler önerilerimizle karşınızdayız.
1. Datça Limanı
Datça, güneye inip keyifli, huzurlu, sessiz ve sakin bir tatil yapmak isteyenler için tercih edilebilecek en cazip adreslerden biri. Çünkü Datça’da Bodrum’un keşmekeşi ya da Fethiye’nin kalabalığından ziyade bizi daha...
Datça’nın merkezine kara ya da deniz yoluyla geldiğiniz anda karşınıza ilk olarak Datça Limanı çıkacak. Denize sıfır restoranlara ve meyhanelere ev sahipliği yapan bu bölge, merkezde keyifli bir yürüyüş yapmak ya da tur atmak için ideal bir başlangıç noktası. Mavi tur ve günübirlik tur tekneleri de genellikle Datça Limanı’na uğramadan geçmediği için, Datça’nın en kalabalık atmosferiyle de burada karşılaşıyorsunuz. Denizden içeri doğru ilerledikçe ilçenin kalabalığı da, mekan çeşitliliği de azalıyor.
Datça Limanı’nın çevresinde birçok farklı kafeterya, restoran, bar, meyhane ve pastane mevcut. Eğer mümkün olduğunca merkezi bir noktada konaklamak isterseniz bu bölgede otel ya da ev kiralamak en doğrusu olacaktır. Fakat Palamutbükü ve Eski Datça gibi yerleşim yerleri, daha sakin ve kalabalıktan uzak bir konaklama ortamı hayal edenlere daha keyifli bir ortam vadediyor. Elbette seçim tamamen size kalmış. Eğer Datça’da hareketli bir gece geçirmek isterseniz de rotanızı doğrudan limana çevirmenizi tavsiye ederiz. Şarap evlerinden teras barlara kadar, burada birçok farklı mekan seçeneği mevcut.
2. Kumluk Plajı
Muğla’nın en gözde ilçelerinden ve tatil merkezlerinden biri olan Datça; özellikle de kalabalıktan uzak, huzurlu, sessiz, sakin ve emekli kasabası atmosferini koruyabilmiş bir lokasyonda tatil yapmak isteyenler için çok cazip...
Yolculuğumuzu Datça’nın merkezinden açmışken Kumluk Plajı’na da mutlaka uğramak gerek. Merkezin en popüler plajı olan Kumluk’ta gündüzleri şezlonglar ve şemsiyeler mevcut. Akşam saatlerinde de bunlar kaldırılıyor ve denize sıfır restoranların masaları yerleştiriliyor. Bize sorarsanız, Datça’da denize girmek için en ideal adres Kumluk Plajı değil. Fakat akşam olduğunda ayaklarınızı kumlara gömüp denize bir adım uzaklıkta nefis lezzetlerin tadını çıkarmak isterseniz, Kumluk Plajı’ndaki restoranlara gönül rahatlığıyla misafir olabilirsiniz.
Datça’da eğer özel aracınız yoksa bir yerden diğerine ulaşım sağlamak biraz güç. Toplu taşıma olanakları çok gelişmiş değil. Dolayısıyla aracınız yoksa ve denize yürüyerek gidip gelmek istiyorsanız, merkezde konaklamak ve Kumluk Plajı’ndan denize girmek de pratik bir çözüm olacaktır. Daha keyifli ve bakir koylar ve plajlar keşfetseniz bile, akşam saatlerinde buraya uğrayabilirsiniz. Işıklandırmalarla daha da hoş bir atmosfere kavuşan plaj, gün batımı manzarasını izlemek için de cazip bir durak.
3. Eski Datça
Uzun yıllardan beri ülkemizin en gözde tatil merkezlerinden biri olan Datça’nın, tıpkı kendisi gibi Muğla’nın ilçeleri arasında yer alan ve turizm potansiyeli çok yüksek olan Bodrum ile Fethiye’den çok farkı...
Eski Datça, Datça’nın yerleşim tarihi antik çağlardan beri devam eden tek mahallesi. Denizden daha içeride kalıyor ve hâlen yarımadanın turistik açıdan da önemli merkezlerinden birini oluşturuyor. Tarihçesi M.Ö. 11. yüzyıla dek uzanan Eski Datça, aslında bu ilçenin ruhunu ve atmosferini tanımak için rotanızı çevirebileceğiniz en ideal adres. Merkez ile arasındaki mesafesi 2,5 kilometre civarında. İster uzun bir yürüyüş yaparak, ister dolmuşlara binerek ortalama 8-10 dakikada buraya ulaşabiliyorsunuz.
Eski Datça’da Arnavut kaldırımlı, rengarenk ve taş evlerle süslü sokaklarda yürüyüş yapmak hakikaten çok keyifli. Yürüyüşünüz esnasında karşınıza küçük butikler, sevimli kafeteryalar, takı tezgahları ve begonviller de çıkacak. Birbirinden güzel fotoğraf kareleri de yakalayabileceğiniz bu bölge, size gerçekten tatil kasabasında olduğunuzu hissettirecek. Kısacası, kafa dinlemek ve telaşsızca biraz dolaşmak istiyorsanız Eski Datça’ya da uğramayı unutmayın.
4. Can Yücel’in Evi
Kendine has üslubu, sesi ve kişiliğiyle Türk şiirinin gelmiş geçmiş en büyük ustalarından biri olan Can Yücel, bize birbirinden etkileyici şiirlerini miras bıraktı. Ne yazık ki uzun yıllardan beri internette...
Eski Datça’nın en güzel sokaklarından biri, Türk şiirinin en önemli kalemlerinden biri olan Can Yücel’in ismini taşıyan Can (Yücel) Sokağı. Usta şairin evine de ev sahipliği yapan bu sokak, Datça’ya özgü taş evlerin birbirinden güzel örneklerini içinde barındırıyor. Fakat internette Can Yücel’in Evi’ni bir müze gibi anlatan yazılar sizi yanıltmasın. Burası hâlen özel mülk ve Can Yücel’in ailesi tarafından aktif şekilde konut olarak kullanılıyor. Dolayısıyla içini gezmeniz mümkün değil. Ama evin kapısında Can Yücel’in şiirlerini, fotoğraflarını ve resimlerini görebiliyorsunuz. Can Yücel’in ölüm yıl dönümü olan 12 Ağustos tarihinde evde anma etkinlikleri de düzenleniyor.
5. Knidos Antik Kenti
Muğla’nın Datça ilçesinde, Ege ve Akdeniz’i buluşturan Tekir Burnu’nda yer alan Knidos Antik Kenti, anakara ve ada olmak üzere iki farklı bölüme ayrılıyor. Batı Anadolu’nun en köklü ve önemli kıyı...
Reşadiye Yarımadası’nın en ucundaki Tekir Burnu üzerinde bulunan Knidos Antik Kenti, yolu Datça’ya düşen tarih ve arkeoloji tutkunları için en cazip keşif noktası. Fakat Datça Limanı’nı da içine alan merkez bölgesinin tam diğer ucunda ve aradaki mesafeyi araçla kat etmek ortalama 50 dakika sürüyor. Dolayısıyla merkezde gezmek istediğiniz tüm noktaları keşfedip, ardından da bu tarafa doğru ilerlemeye başlamak daha pratik olabilir.
Batı Anadolu kıyı kentleri içinde önemli bir tarihi geçmişe sahip olan Knidos, haftanın her günü 09:00 ile 17:30 saatleri arasında ücretli şekilde gezilebiliyor. MüzeKart da geçerli. Tarihçesi M.Ö. 2000’li yıllara kadar uzanan bu kent, Karya bölgesinin önemli merkezlerinden biri olarak varlığını sürdürmüş. Şaraplarıyla ün saldığı, özellikle M.Ö. 6. yüzyıl sonrasında Hellen dünyasında büyük önem arz ettiği biliniyor. Antik kenti gezerken akropolu, sur duvarlarını, Demeter Kutsal Alanı’nı, tiyatro kalıntılarını, kiliseleri ve Helenistik Dönem’den fresklerle süslü bir villayı yakından inceleyebiliyorsunuz. Korinth döneminden bir tapınağın kalıntılarına da ev sahipliği yapan kentin en önemli yapılarından biri Apollon Terası. Bu bölge, Datça’da gün batımını izlemek için en ideal noktalardan birini de oluşturuyor.
6. Deveboynu Feneri (Knidos Feneri)
Muğla’nın Datça ilçesi özellikle doğal güzellikleriyle ön plana çıkan bir yerleşim yeri ve tatil merkezi. Fakat burada geçirdiğiniz vakit esnasında mutlaka görmeniz gereken tarihi kentler ve yapılar da var. Datça’nın...
Güzel bir gün batımı manzarası izlemek biraz daha yürüyüş yapmayı göze alanlar için, Deveboynu Feneri’nin bulunduğu nokta da harika bir seçim olacaktır. Deveboynu ya da diğer ismiyle Knidos Feneri’ne antik kentten yürüyerek ulaşmak ortalama 35-40 dakika sürüyor. 1931 yılında inşa edilmiş olan bu tarihi deniz feneri, yaklaşık 12 deniz mili görüş mesafesine sahip. Denizden 104 metre yüksekte bulunuyor ve günümüzde güneş enerjili elektrik lambası aracılığıyla ışık kaynağı oluşturuyor. Özellikle güneş battıktan sonra bölgenin karanlığa gömüldüğünü belirtmek gerek. Dönüş yolculuğunda yolu kendi imkanlarınızla aydınlatmalısınız. Telefonunuzun şarjının olduğundan ya da yanınıza bir fener aldığınızdan emin olmanızı tavsiye ederiz.
7. Kocaev Mehmet Ali Ağa Konağı
Tatilinizi hem ayrıcalıklı, hem zamansız hem de masalsı bir deneyime dönüştürmek ister misiniz? Cevabınız “Evet” ise, Datça’nın Reşadiye Mahallesi’nde konumlanan Kocaev Mehmet Ali Ağa Konağı’na davetlisiniz. Burası, lüks ve konforu...
Reşadiye’de hem gezmek hem de konaklamak için ziyaret edebileceğiniz Kocaev Mehmet Ali Ağa Konağı, 1800’li yılların başından beri varlığını koruyan bir yapı. Günümüzde müze otel olarak hizmet veren işletme, Türk sanat tarihinde önemli bir yer tutan Kalemişi sanatının göz alıcı örnekleriyle bezenmiş durumda. Ahşap tavanlarında da 19. yüzyıl Türk ahşap oymacılığının benzersiz örneklerini görebiliyorsunuz. Pencerelerinden duvarlarına kadar her noktasında göze çarpan süslemelere ev sahipliği yapan otelin her bir odası da farklı şekilde dizayn edilmiş. Her birinin içinde asırlık antika mobilyalar mevcut. Kocaev Mehmet Ali Ağa Konağı’nın 70 kişi kapasiteli şık bir restoranı, Taş Bar ve Taş Fırın isimli iki bölümü de bulunuyor.
8. Olive Farm
Olive Farm, 1995 yılında Datça’da kurulan ve günümüzde merkezi hâlen burada bulunan bir organik tarım çiftliği. Amerikalı sanayici ve mühendis Richard Rosenberg’in Datça’nın Reşadiye Mahallesi’nde yaklaşık 350 bin metrekarelik bir...
Olive Farm, Datça’nın Reşadiye Mahallesi’nde 1995 yılından beri faaliyet gösteren bir çiftlik. Yıllar içinde sahip olduğu tarım arazileri giderek daha geniş boyutlara ulaşmış ve organik çiftlikten elde edilen ürünler de günden güne çeşitlenmiş. Günümüzde Olive Farm’ın ürün yelpazesi içinde organik zeytinyağı, ahşap ürünler, meyve ve sebzeler, bitkiler, sabun, pekmez, reçeller, sirke, cilt bakım ürünleri ve mutfak eşyaları gibi envai farklı seçenek yer alıyor. Bu ürünlerin tamamını işletmenin internet sitesi üzerinden temin edebiliyorsunuz. Fakat eğer organik tarıma ve organik ürünlere ilgi duyuyorsanız, Datça’daki çiftliği bizzat ziyaret etmenizi de tavsiye ederiz.
Tavsiyemizin birkaç farklı sebebi var. Bunlardan ilki, işletmenin Datça’daki taş binasının çok hoş bir atmosfere sahip olması. Dilerseniz buradaki misafirhanede konaklamanız da mümkün. Tesiste bulunan restoran da yemek molası vermek için cazip bir adres. Çünkü restoran mutfağında da doğrudan çiftlikte yetiştirilen organik ürünler kullanılıyor. Kısacası, burası aslında hem bir şeyler atıştırabileceğiniz hem de geceyi geçirebileceğiniz bir adres. Dilerseniz buradaki dükkanlarını da gezebiliyor ve alışveriş yapabiliyorsunuz. Olive Farm’ın Kuruçeşme’de ve Muğla Akyaka’da mağazaları bulunuyor.
9. Kızlan Yel Değirmenleri
Ülkemizin en huzurlu ve sakin tatil merkezlerinden biri olarak tanımlayabileceğimiz Datça, bağlı bulunduğu Muğla’nın turistik açıdan popüler olan diğer ilçelerinden de bazı noktalarıyla ayrılıyor. Bodrum, Fethiye ve Köyceğiz gibi yine...
Datça birçoğu yalnızca kalıntılarıyla günümüze dek ulaşabilmiş çok sayıda yel değirmenine ev sahipliği yapıyor. Bu tarihi yapılardan altı tanesi de Kızlan Köyü’nün girişinde. Marmaris Datça yolunda giderken köye girmeden de görebileceğiniz Kızlan Yel Değirmenleri, aslında ilçenin simgelerinden biri haline dönüşmüş durumda. Ne zaman ve kim tarafından inşa edildiklerine ilişkin hâlen net bir bilgi bulunmasa da, 1900’lü yılların başında Rumlar tarafından ün üretiminde kullanılmak üzere inşa edildikleri ve yaklaşık yarım asır aktif şekilde kullanıldıkları tahmin ediliyor.
Kızlan Yel Değirmenleri’nden biri devlet tarafından restore edilmiş ve bir restorana kiralanmış. Diğerleri şahıslara ait ya da atıl durumda kaderini bekliyor. Uçta duran yel değirmeninin içinde hâlen ahşap malzemeleri ve çarkları da görebiliyorsunuz. Onların bulunduğu noktaya çıkıp manzarayı seyretmek de gerçekten keyifli. Eğer tarihi yapılara ve taş işçiliğine ilginiz varsa, yel değirmenlerini yakından incelemek sizin için keyifli bir tecrübe olabilir. Dilerseniz burada bulunan restoranda yemek molası da verebilirsiniz.
10. Gebekum Doğa Parkı
Muğla’nın Datça ilçesi hâlen bakir kalabilmeyi başaran ve ziyaretçilerine nefis manzaralar sunan envai türden doğal güzellikle bezeli. Cam berraklığında bir denize komşu olan koylar, tertemiz plajlar, badem ve çam ağaçlarıyla...
Kızlan Köyü’nün sınırları içinde Gebekum Doğa Parkı isimli bir keşif noktası daha var. 2004 yılında tabiat parkı statüsü kazanan ve koruma altına alınan bu bölge, Datça’nın merkezine yaklaşık 10 kilometre uzaklıkta. Bu bölgedeki kumların çok önemli bir özelliği var: Yaklaşık altı kilometre uzunluğundaki kumluk alan, yaklaşık altı milyon yıllık fosilleşmiş bir kumul şeridine ev sahipliği yapıyor. Bu kumulun içinde hem bitki hem de hayvan fosilleri mevcut. Parka giriş ücreti ödemeden giriş yapabiliyor, sahil şeridinde yürüyüşe çıkabiliyorsunuz. Aslında burada denize girmek de mümkün ama her lodostan sonra denizdeki atıklar burada karaya vurabiliyor. Bunca kıymetli bir bölgenin insanların yarattığı bir kirlilik sonucunda atıklara boğulması da korkunç elbette.
11. Palamutbükü
Çeşme, Bodrum, Fethiye ve Köyceğiz gibi ülkemizin öne çıkan tatil merkezleri birçok farklı doğal güzelliğe ev sahipliği yapsa da; bunların birçok koyunun ve plajının özel işletmeler tarafından parsellendiğini ne yazık...
Datça genelinde denize girmek için ziyaret edebileceğiniz onlarca farklı plaj ve koy var. Bunların birçoğu da hâlen bakir olduğu için, doğayla baş başa kalmak ve betondan mümkün olduğunca kaçmak isteyenler burada cennete düşmüş gibi hissedebiliyor. Datça’nın güzelim koylarını tek tek saysak sayfalar boyunca anlatırız ama bu koyların en ünlü ve güzel olanlarının başında elbette Palamutbükü var. Badem, zeytin ve çam ağaçlarıyla çevrelenmiş olan Palamutbükü, merkezden Knidos Antik Kenti’ne giden yolun üzerinde kalıyor. Upuzun sahil şeridiyle, bu şerite dizilmiş yeme içme ve konaklama işletmeleriyle, cam berraklığındaki deniziyle ve sakin atmosferiyle huzurlu bir tatilin hayalini kuranlar için harika bir durak. Son yıllarda epey yükselişe geçtiğini de belirtmek gerek.
12. Uluslararası Knidos Kültür Sanat Akademisi (UKKSA)
Datça’nın Yaka Mahallesi sınırları içinde ve Palamutbükü’ne çok yakın bir konumda sanata gönül vermiş herkesin ziyaret etmekten çok memnun kalabileceği bir kompleksin olduğunu biliyor muydunuz? 2010 yılında ziyaretçilerine kapılarını açan...
Palamutbükü’nde sanata ilgi duyan herkesin mutlaka ziyaret etmesini tavsiye ettiğimiz Uluslararası Knidos Kültür Sanat Akademisi, sanatın farklı disiplinlerini aynı çatı altında buluşturan büyük bir kompleks. Resim, heykel, tiyatro, edebiyat, seramik, performans sanatları ve müzik de dahil olmak üzere birçok disipline odaklanan bu komplekste 2010 yılından beri çok sayıda sergi düzenleniyor. Sergileri gezmek tamamen ücretsiz. Açık hava sergisini haftanın her günü 10:00 ile 18:00 saatleri arasında ziyaret edebiliyorsunuz. 80 kişi kapasiteli amfi tiyatroda sıklıkla konserler, seminerler, tiyatro oyunları ve belgeseller de sahneye konuyor. Dilerseniz, sergilenen sanat koleksiyonlarındaki eserleri satın almanız da mümkün.
UKKSA’nın takdire şayan bir diğer özelliği de birçok farklı sanat dalında atölyelere ev sahipliği yapması. Atölyelerin kapısı sanata ilgi duyan herkese açık ve etkinlik takvimini UKKSA’nın internet sitesi üzerinden takip edebiliyorsunuz. Burada konaklama ve yeme içme imkanı da sunuluyor. İşletmenin otelinde tam pansiyon konseptiyle konaklayabiliyor, kafeteryasında da Datça şaraplarının keyfini çıkarabiliyorsunuz.
13. Mesudiye
Herkesin dört dörtlük bir yaz tatili deneyiminden beklentileri farklı. Bazılarımız bu tatil esnasında denize girmek için lüks beach club’ları ve ziyaretçilerine envai çeşit olanak sunan plaj işletmelerini tercih ederken, bazıları...
Datça’da denize girmek için bakir koyların ve plajların peşine düşenlerin uğramadan geçmemesi gereken bir köy var: Mesudiye! Mesudiye Köyü Kızılbük, Ovabükü ve Hayıtbükü olmak üzere üç doğa harikası koya ev sahipliği yapıyor. Kızılbük’e araçla ulaşım sağlamak mümkün ve burada hem kafeterya hem de bungalov otel ile pansiyon gibi olanaklar mevcut. Sahili kumlu ve çakıllı. Yeme içme ve konaklama işletmelerine ev sahipliği yapmasına rağmen sessiz ve sakin atmosferi hâlen korunuyor.
Kızılbük’ten yürüyerek ulaşabileceğiniz Hayıtbükü ise aslında yerleşimin en geniş olduğu koy. Burada da kumlu ve taşlı bir sahille karşılaşıyorsunuz. Sahil şeridi boyunca birçok farklı plaj işletmesi var. Her biri şezlong ve şemsiye kiralama gibi hizmetler sunuyor. Havanın rüzgarlı olduğu günlerde Hayıtbükü en ideal tercih olabilir, çünkü koyun yapısı gereği rüzgara karşı daha korunaklı bir ortama sahip. Denizi de hemen derinleşmediği için çocuklu aileler için de uygun bir alternatif oluşturuyor.
Mesudiye’nin son güzeller güzeli koyu olan Ovabükü de Hayıtbükü’nden yaklaşık bir kilometre uzaklıkta. Burada da salaş ve mütevazı pansiyon ile restoran seçeneklerini bulabiliyorsunuz. Üç koy içinde hem en büyüğü hem de en kendi halinde ve sakin olanı, Ovabükü. Özellikle sabahın erken saatlerinde denize girmek için harika bir durak. Sahil şeridinde şezlong ve şemsiye kiralayabileceğiniz işletmeler de yer alıyor.
Sıra | İçerik | Kullanıcı Puanı |
---|---|---|
1 | Datça Limanı | 9,5 |
2 | Kumluk Plajı | 9,5 |
3 | Eski Datça | 9,5 |
4 | Can Yücel’in Evi | 9,0 |
5 | Knidos Antik Kenti | 9,5 |
6 | Deveboynu Feneri (Knidos Feneri) | 9,0 |
7 | Kocaev Mehmet Ali Ağa Konağı | 9,3 |
8 | Olive Farm | 9,5 |
9 | Kızlan Yel Değirmenleri | 9,0 |
10 | Gebekum Doğa Parkı | 9,5 |