Kente Germiyanoğulları döneminden miras kalan Uşak Ulu Camii, Uşak'ın en önemli tarihi yapılarından biri. 1400’lü yılların başında inşa edildiği düşünülen yapı, hem Beylikler Dönemi’nin hem de Osmanlı’nın ilk dönem mimarisinin özelliklerini yansıtıyor. Caminin kapısında bulunan Arapça yazılı sülüs kitabe, yapının tarihine dair bilgi verse de aslında camiye ait değil. Avludaki çeşmenin Germiyan Beyi Süleyman Şah oğlu Yakup Bey tarafından 1419 yılında inşa edildiğini aktarıyor. Bir noktada orijinal konumundan alınarak camiye taşınmış ve burada sergilenmeye başlanmış.
Kesme taştan inşa edilen Uşak Ulu Camii geniş bir avlu, son cemaat yeri ve ibadet alanı olmak üzere üç ana bölümden oluşuyor. İbadet mekanına son cemaat yerindeki ampir kapıdan giriliyor. Bu alanın sekiz köşe kasnaklı beş kubbesi, pandantiflerle taş sütunlar üzerine oturtulmuş. Üzeri, 10 metre çapında bir kubbeyle örtülü. Bu kubbenin iki yanında da üçer küçük kubbe bulunuyor ve mekanın tamamı bütünlüklü bir görünüme kavuşuyor.
Uşak Ulu Camii’nin doğusunda yer alan mezarlık ve taş döşeli avlusu, yapının tarihi dokusunu daha da belirginleştirmiş. Doğu avlusuna bitişik minarenin, caminin inşasından sonra eklendiğini biliyoruz. Caminin mihrabı da taş oymadan inşa edilmiş olsa da zaman içinde yapılan restorasyonlar nedeniyle orijinal özelliklerini yitirmiş. Minber de benzer şekilde düzenlemeler sonucu orijinal halinden uzaklaşmış ama eski parçalardan bazıları günümüzde sergilenmeye devam ediyor.
Son olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen iki yıllık titiz bir restorasyon çalışması ile aslına uygun şekilde yenilenen Uşak Ulu Camii, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı mimarisine ilgi duyan herkesi etkileyebilecek bir yapı. Günümüzde hem ibadete hem de ziyarete açık durumda.