Edirne’nin Lalapaşa İlçesi, dolmen ismi verilen ve asırlarca öncesinden günümüze kadar ulaşan oldukça ilginç yapılara ev sahipliği yapıyor. Toprakta aralıklı şekilde ve yan yana dizilmiş olan büyük yassı taşların üzerine yatay şekilde yerleştirilmiş yassı taşların oluşturduğu yapı, dolmen olarak adlandırılıyor. Söz konusu oluşumların geçmişte mezar olarak kullanıldığı tahmin ediliyor. Lalapaşa’nın merkezinin çok yakınında bulunan ve çoğunlukla köy yollarının üzerinde bulunan dolmenlerin bir bölümü, 1960’lı yıllarda Ord. Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu tarafından keşfedilmiş. Kansu Lalapaşa ilçe sınırları içinde bulunan dolmenleri tespit ettikten sonra, toplamda 19 dolmenin fotoğraflarını ve tanımlamalarını raporlayarak yayınlamış. İlerleyen süreçte, Edirne Müzesi de beş farklı dolmen daha tespit etmiş.
Tarih öncesinde mezar olarak kullanılan dolmenler, ikisi dikili, üçüncüsü de onların üzerini örtecek şekilde yatay olarak yerleştirilmiş üç büyük taştan meydana geliyor. Trakya ve çevresinde bulunan dolmenler genellikle benzer özellikler sergiliyor. Söz konusu yapıların mezar ve giriş odaları, onları çevreleyen bir tepeden oluşuyor. Dolmenlerin mezar odalarının inşasında 2-3 metre boyutundaki taş blokların kullanıldığı biliniyor.
Prof. Dr. Engin Beksaç’ın başkanlığındaki bir ekibin 2004 yılından beri sürdürdüğü ve dolmenler ile megalitik anıtları konu alan çalışma sayesinde, geçmişte bilinmeyen bazı dolmenlere ulaşılmış durumda. Bu çalışmalar dolmenleri çok yönlü şekilde incelediği için son derece kıymetli. Trakya dolmenlerinin Son Tunç Çağı ile İlk Demir Çağı’na geçiş döneminde, yani M.Ö. 1400 ile M.Ö. 900 yılları arasında inşa edildiği düşünülüyor. 1994 yılında Lalapaşa’da gerçekleştirilen bir kazı çalışmasında bir dolmanın içinde insan kemikleri bulunması, bu yapıların mezar olarak kullanıldığı tahminini güçlendiriyor.