Meriç Nehri’nin başlıca kollarından birini oluşturan ve tıpkı Meriç Nehri gibi Bulgaristan’dan doğarak Edirne’den ülkemiz sınırlarına giriş yapan Tunca Nehri; Edirne’nin turistik açıdan en ünlü doğal güzelliklerinden biri. Tunca Nehri’nin üzerine asırlar önce inşa edilmiş olan iki farklı köprü var. Bunlardan biri, Ekmekçizade Ahmet Paşa Köprüsü ismiyle de anılan Tunca Köprüsü. Diğeri ise Hamidiye Köprüsü olarak da adlandırılan Gazi Mihal Köprüsü. Her iki köprü de Edirne ile Karaağaç arasındaki bağlantıyı sağlıyor. Ayrıca, iki köprünün de çevresinde çeşitli dinlenme ve mesire alanları yer alıyor. Meriç ve Tunca nehirlerinin kıyıları, genel anlamda Edirne sakinleri için son derece popüler ve keyifli alanlar oluşturuyor.
Kent merkezinin batısında ve Bulgaristan’a giden ana yol üzerine inşa edilen Gazi Mihal Köprüsü, Bizans dönemi sırasında Mikhael Palaiologos tarafından inşa ettirilmiş. 1402 yılında bölgede Osmanlı hükümdarlığı başlayınca, Gazi Mihal Bey bu köprüyü onarım çalışmasından geçirmiş. Ancak bu çalışma o kadar kapsamlıymış ki, köprünün neredeyse yıkılıp yeniden yapıldığını söylemek yanlış olmaz. 1640 yılında, Kemankeş Kara Mustafa Paşa köprünün üzerine sivri kemer formundaki Tarih Köşkü’nü inşa ettirmiş. Bu köşk bazı kaynaklarda Kitaba Köşkü ismiyle de geçiyor. 1900 yılında ise II. Abdülhamit, İtalyan ustalara köprünün yeniden inşa edilmesini emretmiş. Bu çalışmayla da son halini almış. Gazi Mihal Köprüsü’nün en önemli özelliklerinden biri, ev sahipliği yaptığı drenaj düzeni. Bu düzen, köprünün gövdesine sızan nehir sularının atılmasını sağlıyor.