Edirne’nin Osmanlı döneminden günümüze kadar ulaşan en eski anıtsal yapısı olma özelliğine sahip olan Eski Camii, kentin Merkez ilçesi sınırları içinde yer alıyor. Bu görkemli ibadethanenin inşasına Yıldırım Bayezid Han’ın oğlu Emir Süleyman’ın emriyle 1403 yılında başlanmış. Ancak Emir Süleyman’ın ölümü sebebiyle, inşa süreci 1414 yılında Çelebi Mehmet’in hükümdarlığı sırasında tamamlanmış. Eski Camii’nin yan kapısının üstünde bulunan kitabe, bize mimarının Konyalı Hacı Alâeddin ile kalfası İbrahim oğlu Ömer olduğunu gösteriyor. Kare planlı ve dokuz kubbeli şekilde tasarlanan yapı, bu özelliği sebebiyle çok kubbeli camiler kategorisinde değerlendiriliyor.
Eski Camii’nin kuzey köşesinde bulunan ve camiyle beraber yükselen tek şerefeli minaresi, ilk inşa döneminde yapılmış. Batı köşesinde bulunan ve hem ilk minareden daha yüksek hem de iki şerefeli şekilde tasarlanan müstakil minare ise Çelebi Sultan Mehmet Han tarafından plana dahil edilmiş. Sonradan eklenen bu minarenin şerefelerine farklı merdivenler aracılığıyla çıkılıyor.
Üç Şerefeli Camii’nin inşasının ardından Eski Camii ismiyle anılmaya başlanan bu tarihi yapının mermer minberi, geometrik ve Rumi desenlerle bezeli. Minberin bir yüzünde ayet yazı kuşağı da yer alıyor. Eski Camii’nin Edirne’nin ilk ulu camisi olması açısından minber bölümünde hep fethi simgeleyen sancağın asılı olduğu biliniyor. Keza bu sebeple uzun yıllar boyu protokol törenlerine de ev sahipliği yapmış ve hem III. Mustafa hem de II. Ahmet bu camide kılıçlarını kuşanmış. Bu geleneği sembolik olarak yaşatmak için, imamlar Cuma Hutbelerine hâlen kılıçla çıkıyor.
Eski Camii’nin bir diğer önemli özelliği de II. Murat’ın hükümdarlığı döneminde Hacı Bayram Veli’yi ağırlamış olması. Hacı Bayram Veli ziyareti sırasında burada vaaz verdiği için, onun anısına duyulan saygı sebebiyle günümüzde hâlen vaaz kürsüsü imamlar tarafından kullanılmıyor.