Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’dan önceki başkenti olan Edirne, birbirinden değerli tarihi yapılara ev sahipliği yapıyor. Bunlardan en ünlü ve kıymetli olanlarından biri de elbette Selimiye Camii. 2011 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne de dahil edilen bu görkemli ibadethane, kentin her yerinden tüm ihtişamıyla görünebiliyor. Zarafetiyle ön plana çıkan dört minaresi, eşsiz kubbesi ve tüm detaylarıyla uzun yıllardan beri görenleri kendisine hayran bırakıyor.
Selimiye Camii, dünyanın en usta ve ünlü mimarlarından biri olan Mimar Sinan’ın, “ustalık eserim” diyerek nitelendirdiği bir yapı. İnşasına II. Selim’in hükümdarlığı sırasında, yani 1568 yılında başlanmış. Binlerce kişinin yaklaşık yedi yıl boyunca ter dökerek yaptığı çalışmalar, ancak 1575 yılında tamamlanmış. Osmanlı mimarisinin en önemli ve kıymetli eserlerinden biri olarak görülen bu başyapıt, Mimar Sinan’ın mesleğinde ulaştığı doruk noktasını da gözler önüne seriyor.
Mimar Sinan’ın 80 yaşında inşa ettiği eseri, yalnızca Osmanlı ve Türk mimarlık tarihinin değil, genel anlamda dünya mimarlık tarihinin en önemli şaheserlerinden biri. Caminin konumu için seçilen yer de Mimar Sinan’ın şehircilik konusunda ne kadar usta olduğunu gösteriyor. Kesme taştan inşa edilen yapının kubbesi, altı metre genişliğe sahip kemerlerle birbirlerine bağlanan sekiz payeye oturuyor. Sekiz dayanaklı caminin toplamda üç şerefesi var. Her bir şerefenin yüksekliği 70,89 metreye ulaşıyor.
Selimiye Camii kentin her yerinden görülebilen silüetiyle çok etkileyici bir görünüme sahip. Ancak yapının içine girildiğinde göze çarpan mermer, çini, taş, sedef ve ahşap süslemeler söz konusu ustalığı çok daha farklı bir boyuta taşıyor. Özellikle mihrap ve mimber bölümlerindeki mermer işçilik, olağanüstü bir ustalığın eseri. Altın varaklı Edirnekâri kalem işleri de klasik dönemin en etkileyici örneklerini gözler önüne seriyor. Selimiye Camii, 16. yüzyıl çiniciliğinin en eşsiz örnekleri olan İznik çinilerine de ev sahipliği yapıyor.
Selimiye Camii’nin dış avlusunda bulunan ve Dar-ül Hadis olarak adlandırılan bölümü, günümüzde Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ne dönüştürülmüş durumda. Dar-ül Kura olarak adlandırılan bölüm ise Vakıf Eserleri Müzesi olarak kullanılıyor. Caminin terasının altında bulunan Selimiye Çarşısı, günümüzde hâlen ziyaret edilebiliyor. Eğer yolunuz Edirne’ye düşerse, Selimiye Camii’nin müthiş etkileyici detaylarını daha yakından inceleme fırsatını kaçırmayın.