Balkanlar’ın en büyük nehirlerinden biri olma unvanına sahip olan Meriç Nehri, Bulgaristan’ndaki Rila Dağı’nın kuzey eteklerine yakın bir noktadan doğarak Türkiye sınırlarına Edirne’den giriyor. Burada önce Edirne’den, ardından da Batı Trakya’dan geçerek Ege Denizi’ne dökülüyor. Toplam uzunluğu 480 kilometreye ulaşan bu görkemli akarsuyun başlıca kolları Arda, Ergene ve Tunca nehirleri olarak sıralanıyor. Meriç Nehri, aynı zamanda ülkemizde bulunan en büyük onuncu nehir olma unvanına da sahip. Ancak belirttiğimiz gibi, tamamı Türkiye’den geçmiyor. Yalnızca bir kısmı bizim topraklarımızda.
Kolları Türkiye’de çok sayıda göl oluşturan Meriç Nehri’nin en ünlü özelliklerinden biri, elbette hırçınlığı. Öyle ki, debisinin yüksek olduğu günlerde nehir kıyısındaki yerleşim yerlerinin hasar gördüğü de olabiliyor. Yunanistan’da da havzası bulunan Meriç Nehri, özellikle gün batımlarında tek kelimeyle kusursuz bir manzaraya sahip oluyor. Ayrıca, bu nehrin bir diğer önemli özelliği de taşıdığı su miktarının mevsime bağlı olarak değişiklik göstermesi. Kış aylarında taşıdığı su miktarı son derece yüksekken, yaz aylarında bu değer oldukça düşüyor.
Meriç Nehri’nin iki aşığın nihayetinde kavuşamaması sebebiyle mutsuz sonla biten bir efsaneye konu olmuşluğu da var. Görkemiyle, heybetiyle ve yüksek debisiyle çok sayıda masalda da sözü geçen nehir, Edirne’nin turistik açıdan ilgi gören en önemli doğal güzelliklerinden biri. Bu sebeple hem Meriç Nehri’nin hem de yine kent sınırları içinden geçen Tunca Nehri’nin kıyılarında çok sayıda mesire ve dinlenme alanı yer alıyor. Siz de Meriç Nehri’nin eşsiz manzaralarına tanık olmak için bu tip alanlarda vakit geçirebilir ve doğanın tadını çıkarabilirsiniz.