Mersin’in Tarsus ilçesinde yer alan Tarsus Ulu Camii, bu bölgedeki en eski camilerden biri olma unvanına sahip. İlçenin zengin tarihçesini keşfetmek isteyenler için, ideal bir başlangıç noktası olabilir. Geçmişte “Cami-i Nur” olarak da adlandırılan tarihi ibadethanenin hikayesi, Abbasiler dönemine kadar uzanıyor. Ancak bugünkü halini Ramazanoğulları Beyliği tarafından yeniden inşa edildiği dönemde almış. 1579 yılında Ramazanoğlu Piri Paşa’nın oğlu İbrahim Bey tarafından inşa ettirilen caminin, Memluk Sultanı adına Şembeki Aksungur tarafından yaptırılmış 1362 yılına tarihlenen bir minaresi de bulunuyor.
Tamamı kesme taştan inşa edilen Tarsus Ulu Camii’nin avlusunda oldukça geniş bir alan var. Bu bölüme gösterişli bir taç kapıdan giriş yapılıyor. Giriş kapısının siyah beyaz mermer süslemeleri Memluk tarzının etkileyici örneklerinden. Avludan caminin iç kısmına ise beş geniş kapıdan giriş sağlanıyor. İç mekanda, “İran Kemeri” olarak bilinen yarı sivri kemerler dikkat çekici. Mihrabı, minberi ve hünkâr mahfili mermerden inşa edilen ibadethanenin bu bölümlerinde, klasik Osmanlı süsleme özelliklerini yansıtan bitkisel ve geometrik motifleri de yoğun şekilde görebilirsiniz.
Tarsus Ulu Camii, Hz. Şit ve Lokman Hekim’e ait olduğu düşünülen makamlara, bir de Abbasi Halifesi Memun’un kabrine ev sahipliği yapıyor. Turistik açıdan son derece popüler olmasında, türbelerin de önemli bir payı var. Caminin batısında bulunan ve Ramazanoğulları döneminde ibadethanenin gelirlerini karşılamak amacıyla inşa edilen Kırkkaşık Bedesteni de Tarsus’un turistik açıdan ilgi gören durakları arasında.
1895 yılında eklenen saat kulesi ve 1906 yılında yapılan şadırvanı ile Tarsus Ulu Camii, günümüzde farklı kültürlerin izlerini bir arada yansıtıyor. Yapılan eklemelerle birlikte külliye görünümünü almış olan ibadethane, günümüzdeki görünümüne 2007-2008 yıllarında yapılan restorasyon çalışması neticesinde ulaştı.