Ülkemiz tarihi miras bakımından son derece zengin bir coğrafyaya sahip. Rotanızı hangi kente ya da bölgeye çevirseniz, orada birbiriden etkileyici antik kentlerle ve ören yerleriyle karşılaşabiliyorsunuz. Bunların bazılarında uzun yıllardan beri kazı ve restorasyon çalışmaları yapılıyor. Bu sayede de ziyaretçiler, karşılaştıkları kalıntıların ve eserlerin geçmişine ilişkin detaylı bilgiler edinebiliyor. Bazı ören yerlerine ise henüz girilmiş değil. Burada da kendi keşfinizi kendiniz yapabiliyor, son derece etkileyici bir atmosfer içinde zamanda yolculuk yapıyormuş gibi hissedebiliyorsunuz. İşte, Antalya’nın Demre ilçesinin merkezine yaklaşık 20 kilometre mesafede bulunan Kyeneai Ören Yeri de henüz hakkında çok az şey bildiğimiz bir tarihi miras.
Ne zaman kurulduğu tam olarak belirlenemese de tarihçesinin en az M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzandığı bilinen Kyeneai, Yavu Köyü’nün sınırları içinde. Bir dönem Likya Bölgesi’nin en önemli, hatta en zengin kentlerinden biri olduğunu da biliyoruz. 2024 yılı itibarıyla, Kyeneai’de henüz hiç kazı ya da restorasyon çalışması yapılmamış. Bu sebeple de ören yerine girişte herhangi bir ücret ödemeniz ya da MüzeKart göstermeniz gerekmiyor. Ören yerine gidiş yolu biraz meşakkatli ve yolda pek fazla tabela bulunmadığı için navigasyonu dikkatli takip etmekte yarar var. Fakat eğer tarih ve/veya arkeoloji meraklısıysanız, Kyeneai’nin tarihi mirası sizi de çok etkileyebilir.
Eyalet Birliği ismiyle de bilinen Koinion’a üye 34 yerleşim yerinden biri olduğunu da bildiğimiz Kyeneai, bize miras olarak uzunluğu 450 metreye ulaşan sur duvarlarının, tiyatronun, akropolün, lahit ve oda mezarlarının, kaya odalarının kalıntılarını miras bırakmış. Özellikle antik tiyatro ve mezarlar günümüzde hâlen iyi durumda. Bazıları Likçe yazıtlara da ev sahipliği yapıyor. Ören yerinin bir diğer büyüleyici özelliği de sarp kayalıkların üzerine yayılmış olması. Bu sayede burada vakit geçirirken nefis manzaralara da tanıklık edebiliyorsunuz.