İstanbul Boğazı'nın kıyısında, Avrupa yakasındaki Beşiktaş ilçesi sınırları içinde yer alan Arnavutköy, aynı zamanda kentin bir diğer ilçesiyle adaş olan bir semt. Kuruçeşme ile Bebek arasında yer alan yerleşim merkezi, Boğaz’a paralel uzanan dar sokakları, tarihi yapıları ve etkileyici manzaraları ile ön plana çıkıyor. Tarihçesi Bizans dönemine kadar uzanıyor ve Osmanlı döneminde de önemli bir yerleşim yeri olduğunu biliyoruz.
Arnavutköy'ün ismi, İstanbul’un fethinin ardından Fatih Sultan Mehmet’in bölgeyi korumakla görevlendirdiği Arnavut asıllı Yeniçeri askerlerinden geliyor. Bizans döneminde önemli bir ibadet merkezi olarak ön plana çıkan semt, Osmanlı döneminde de sahil boyunca yer alan yalıları ve köşkleri sayesinde gitgide daha da popüler hale gelmiş. Evliya Çelebi Arnavutköy’ün, "Ekmeğinin peksimetinin beyaz, Yahudilerinin zevk sahibi ve ehl-i saz, Rum Hıristiyanlarının kavmi-i Laz, Cemaati-i Müsliminin ise gayet az" olduğundan söz ediyor. Buradan da semtin tarih boyunca farklı kültürlere ev sahipliği yaptığını anlayabiliyoruz.
19. yüzyılda kentin en gözde mesire yerlerinden biri haline gelen Arnavutköy, ne yazık ki yüzyılın ikinci yarısında çıkan yangınlar sebebiyle ağır hasarlar almış. Kentteki birçok ahşap yapı yandığı için, yerine yeni binalar inşa edilmiş. Buna rağmen, semtin günümüzde tarihi dokusunu hatrı sayılır ölçüde koruduğunu söylemek mümkün. 1980'li yıllarda sahil yolu inşa edilince tarihi yalılar denizden uzaklaşmış ama burada halên eski İstanbul’un izlerini taşıyan sokakları ve binaları görebiliyorsunuz.
Arnavutköy’ün tarihi dokusu, özellikle son yıllarda yapılan restorasyon çalışmaları ile yeniden canlandırıldı. Yeniden otantik bir atmosfere kavuşan semt, turistlerin de ilgi odağında. Boğaz’ın en gözde yerleşim yerlerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Tarihi camileri, renkli sokakları, sahil şeridi, popüler restoranları, eğlence merkezleri ve Boğaz manzarasıyla ziyaretçilerini büyülemeyi başarıyor.