İstanbul Boğazı'nın Anadolu yakasında bulunan Beylerbeyi, Üsküdar ilçesine bağlı tarihi ve zarif bir semt. Kuzguncuk ve Çengelköy arasında kalan yerleşim yeri, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün Anadolu yakasındaki ayaklarının hemen dibinden başlayıp sahil şeridi boyunca uzanıyor. Günümüzde İstanbul’un en gözde semtlerinden biri, ki Osmanlı döneminde de saraya yakın kişilerin ve devlet erkanının köşklerine ev sahipliği yapıyormuş.
İsmini Osmanlı döneminde burada yaşamış ve Rumeli Valisi olarak görev yapmış Mehmed Paşa’dan alan Beylerbeyi, köklü bir tarihçeye sahip. Mehmed Paşa’nın semte kendisi için inşa ettirdiği konut, ona "Beylerin Beyi" unvanını kazandırmış. İlerleyen süreçte semt de bu isimle anılmaya başlanmış. Özellikle 19. yüzyılda II. Mahmud’un buraya inşa ettirdiği ahşap saray ve Hamid-i Evvel Camii, semtin tarihi mirasının en ön plana çıkan yapıları arasında. 19. yüzyılın ikinci yarısında Beylerbeyi’ne inşa edilen köşklerin ve konutların sayısı gitgide artınca, nüfus da buna bağlı olarak artış göstermiş.
Beylerbeyi'nin en ünlü yapılarının başında, elbette Beylerbeyi Sarayı geliyor. 1829 yılında II. Mahmud tarafından inşa ettirilen tarihi yapı, 1851 yılında meydana gelen büyük yangında ağır hasarlar almış. Bunun üzerine Sultan Abdülaziz döneminde, ünlü mimar Sarkis Balyan tarafından yeniden inşa edilmiş. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine tanıklık eden saray, Hereke halıları, Bakara kristalleri ve Yıldız porselenlerine ev sahipliği yapıyor. Sarayın içindeki Havuzlu Salon’un mermer sütunları çeşmesi de çok etkileyici bir görünüme sahip. Semtin simgelerinden bir diğeri olan Beylerbeyi Camii de Sultan I. Abdülhamid’in emriyle 1778 yılında, annesi Rabia Sultan adına inşa ettirilmiş. Barok üsluba sahip cami, Boğaz kıyısında yer alıyor. Canınız Boğaz havası almak, eşsiz manzaralar eşliğinde keyifli bir yürüyüş yapmak ve kentin önemli tarihi yapılarını keşfetmek istediğinde, rotanızı çevirebileceğiniz en cazip semtlerden biri, Beylerbeyi.