İstanbul’un Üsküdar ilçesine bağlı olan ve ilçe merkezinin en kuzeyinde kalan semti Kandilli, Boğaz’ın en meşhur semtlerinden biri. Anadolu Hisarı ve Vaniköy’ün arasında kalan yerleşim yeri, Osmanlı İmparatorluğu’nun görkemli günlerinden kalan zengin bir mirasa ev sahipliği yapıyor. Birbirinden ihtişamlı yalılar, Boğaz’a nazır tarihi binalar ve yeşil alanlar; Kandilli’nin dokusunu oluşturuyor. Semtin isminin kökenine ilişkin birçok farklı rivayet var. Bunlardan birine göre, Sultan IV. Murad burada bir saray inşa ettirip çevresini de kandillerle süsletmiş. Bir diğerine göre ise bölgede bulunan kandil imalathaneleri sebebiyle semte bu isim verilmiş.
19. yüzyıldan kalma yalılarıyla Kandilli, Boğaz’ın en güzel sahil şeritlerinden birine sahip. Kıbrıslı Yalısı, İsmail Paşa Yalısı, Abud Yalısı ve Kont Ostrorog Yalısı; bu tarihi yapılar içinde en ünlü olanları. Özellikle, Polonyalı Kont Leon Ostrorog’un adına yaptırılan ve geçmişte Pierre Loti’nin de ziyaret ettiği Kont Ostrorog Yalısı, çok etkileyici bir görünüme sahip. Günümüzde de Rahmi Koç’a ait.
Semtin bir diğer önemli yapısı, Kandilli Tepesi’nde yer alan Adile Sultan Sarayı. Sultan Abdülaziz tarafından 1860’lı yıllarda kız kardeşi Adile Sultan için inşa ettirilen saray, 1986 yılında çıkan bir yangında ciddi hasarlar almış. Ancak 2005 yılında restorasyondan geçirilmiş ve Sakıp Sabancı Kültür ve Kongre Merkezi olarak yeniden hizmete açılmış. Semtin iç kesimlerinde de eski İstanbul evlerini ve restore edilmiş tarihi ahşap binaları görmek mümkün. Hem huzurlu hem de nostaljik bir atmosfer sunan Kandilli, metropol hayatının stresinden uzaklaşmak isteyenler için ideal bir kaçış noktası olabilir.
Kandilli’nin bilim dünyasında da önemli bir yeri olduğunun altını çizmek gerek. Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, semt sınırları içinde bulunuyor. Türkiye’deki deprem araştırmaları açısından hayati öneme sahip ve aynı zamanda Kandilli Deprem Müzesi’ne de ev sahipliği yapıyor.