İstanbul’un Beykoz ilçesinin Anadoluhisarı ve Çubuklu semtleri arasında kalan Kanlıca, yemyeşil doğası ve sakin atmosferi sayesine kent sakinlerinin favori dinlenme noktalarından biri haline gelmiş durumda. Adıyla özdeşleşen yoğurduyla da ün salmış olan bu semtin isminin nereden geldiğine ilişkin hâlen farklı rivayetler bulunuyor. Bir rivayete göre, geçmişte kağnı yapan köylülere ev sahipliği yaptığı için bu semte “Kağnıca” deniyormuş. Bir başka söylentiye göre ise Kanlıca’da yetişen otları yiyen hayvanların sütü uçuk kan renginde oluyormuş. Bu nedenle buraya zamanla “Kanlı”, ilerleyen süreçte ise “Kanlıca” denmeye başlanmış.
Üsküdar’dan kalkan otobüslerle ya da vapurla ulaşım sağlanabilen Kanlıca’nın iskelesinin hemen önünde sizi çınar ağaçlarıyla bezeli bir meydan karşılıyor. Meydandaki en dikkat çekici ve değerli yapılardan biri, Mimar Sinan imzalı Gazi İskender Paşa Camii. 1559 yılında tuğla hatıllı yığma taş örgü sistemiyle inşa edilen bu görkemli ibadethanenin hemen yanında da 1571 yılında yaptırılan Gazi İskender Paşa Türbesi var. Ancak türbe ziyarete kapalı.
Kanlıca’nın en ünlü değerlerinden biri de elbette Kanlıca yoğurdu. Hiçbir katkı maddesi kullanılmadan ve manda sütüyle hazırlanan bu yoğurt, semtin doğal ortamında beslenen hayvanların sütünden elde ediliyor. Osmanlı döneminde bıçakla kesilerek servis edildiği bilinen Kanlıca yoğurdunun en ilginç özelliği, üzerine pudra şekeri dökülerek servis edilmesi. Semtte meşhur Kanlıca yoğurdunu tadabileceğiniz çok sayıda işletme bulunuyor. Kanlıca hem keyifli bir çay ya da kahve molası vermek hem de huzurla yürüyüş yapmak veya bisiklet sürmek için gönül rahatlığıyla tercih edebileceğiniz bir semt. Doğa tutkunları, özellikle semt sınırları içinde yer alan Mihrabat Korusu’nu sık sık ziyaret ediyor.