İzmir’in Seferihisar ilçesi, ülkemizde “Cittaslow”, yani sakin şehir unvanını kazanan ilk ilçe. Cittaslow olabilmenin başlıca şartlarından biri de slow food felsefesini uymak ve bu akımı desteklemek. İsminden “yavaş yemek” anlamı çıksa da, aslında slow food felsefesi eko-gastronomi pratiklerini uygulamayı ve gitgide sağlıksız hale gelen küresel mutfağa karşı ata mutfağının savunulmasını kapsıyor. Bu isim ise “fast-food” olarak adlandırılan beslenme akımına tepki olarak seçilmiş. Seferihisar’ın turistik açıdan son derece popüler olan sahil kasabası Sığacık da hem Cittaslow unvanının hem de slow food felsefesinin hakkını elinden geldiğince veren bir yer. Nüfusun yaklaşık %80’inin tarımla uğraştığı Seferihisar, geçimini ağırlıklı olarak zeytincilik, balıkçılık, narenciye ve enginar üretimi ile elbette turizm üzerinden sağlıyor.
Sığacık’ın turistik açıdan en önemli değerlerinden biri, 1500’lü yılların ilk yarısında Rodos Seferi’ne hazırlık amacıyla inşa edilmiş olan Sığacık Kalesi. Bu kalenin içinde her pazar günü Sığacık Üretici Pazarı kuruluyor. Pazarın en önemli prensibi, satılan tüm ürünlerin Sığacık’ta üretilmesi ve doğrudan üretici tarafından müşterilerle buluşturulması. Başka bir deyişle, “al-sat” sistemi uygulanmıyor. Bu sayede Sığacık Üretici Pazarı’nda el yapımı ürünlerini satan ev hanımlarına da sık sık rastlıyorusunuz. Birbirinden nefis yiyecekler, baharatlar, meyve ve sebzeler, reçeller, ezmeler, börekler, kurabiyeler… Nefis lezzetlerin yanı sıra; el yapımı sabunlardan hediyelik eşyalara kadar uzanan birçok ürün de satışa sunuluyor.