İstanbul’un en eski yerleşim yerlerinden biri olan Bağcılar, Avrupa Yakası’nda bulunan ilçelerden biri. Aslında 1992 yılına kadar Bakırköy’e bağlıymış, ancak bu tarihte Kirazlı, Güneşli ve Mahmutbey isimli semtlerin birleştirilmesiyle ilçe statüsü kazanmış. Esasen Bağcılar, Osmanlı dönemi sırasında Rum nüfusun yaşadığı Mahmutbey Nahiyesi’ne bağlı köylerden biriymiş. Bu nahiye, toplamda on bir köyü içinde barındırıyormuş. 1924 yılında başlayan mübadele sonucunda, Yunanistan’dan göçen Türklerin önemli bir bölümü Bağcılar’a yerleşmiş. 1950’li yıllarda Mahmutbey Nahiyesi’nin içinde sağlık merkezinden postaneye, sinemadan lojmana, jandarma karakolundan eczaneye kadar birçok bölümü bulunan bir köy konağı yer alıyormuş. Ancak 1990’lı yıllarda bu bölge, ciddi altyapı problemleri yaşayan ve çarpık kentleşmeyle boğuşan bir yerleşim yeri haline gelmiş.
Bağcılar günümüzde hâlen İstanbul’un en yüksek nüfuslu ilçelerinden biri. 1970’lerde Anadolu’dan İstanbul’a göç hareketinin ivme kazanması sonucunda kente gelenlerin birçoğu Bağcılar’a yerleştiği için, söz konusu nüfus hâlen bir Türkiye mozaiği oluşturuyor. İstanbul’un en önemli ve işlek karayolları arasında bulunan TEM ve E-5’in arasında kalan Bağcılar; Küçükçekmece, Güngören, Başakşehir, Esenler ve Bahçelievler ilçeleriyle çevreleniyor. İlçede raylı sistemler gelişmiş durumda olduğu için, esasen toplu ulaşımda bir problem yaşandığını söylemek güç. Ancak Bağcılar’ın İstanbul’un en güvenli ve gelişmiş ilçelerinden biri olarak görülmediğini de belirtmek gerek. Bağcılar’ın ev sahipliği yaptığı tarihi eserler oldukça az. Mevcut eserler ve tarihi kalıntılar arasında ise Çifte Gelinler Çeşmesi, Kaşıkçı Çeşmesi ve Su Kemerleri bulunuyor.