İstanbul, günlerce gezsek bile tamamını keşfedemeyeceğimiz, içinde nice medeniyetlerin izlerini ve gizli kalmış hazinelerini barındıran kadim bir şehir. Tarih boyunca defalarca kez istilaya uğrayan, son derece stratejik bir konuma sahip olan ve nice yapıtta isminden söz edilen bu şehir; ülkemizin sahip olduğu en büyük zenginliklerden biri. Ancak bunca zengin ve büyüleyici olması, İstanbul’un tarih boyunca defalarca kez yoğun göç dalgalarına maruz kalmasına yol açmış. Keza bildiğiniz üzere, bugün nüfusu 15 milyon kişiyi çoktan aşmış durumda.
İstanbul’un nüfusu arttıkça haritası da mecburen değişiyor. Çünkü bu artışa bağlı olarak semtlerin, köylerin ve ilçelerin sınırlarında da değişikliğe gidiliyor. Bunun en yakın örneğini 2008-2009 yılları arasında gördük. Bu dönemde İstanbul’a bazı yeni ilçeler katıldı, bazılarının da mahalle sayıları değişti. Haliyle hem İstanbul sakinleri hem de bu şehre yabancı olan kişiler için, İstanbul ilçeleri hakkında güncel durumu takip etmek zorlaşıyor.
Aşağıda yer alan rehberi, İstanbul’un ilçeleri hakkında kısa, önemli ve hap niteliğinde bilgiler derlemesi olarak düşünebilirsiniz. İstanbul’un kaç ilçesi var? Hangi ilçe hangi yakada bulunuyor? İstanbul’un ilçelerinin tarihçeleri ne kadar geriye uzanıyor? İstanbul’da hangi şehirde yaşanır? İstanbul gezilecek yerler hangi ilçelere dağılmış durumda? Tüm bu soruların yanıtlarını ve daha fazlasını öğrenmek için, gelin, baştan sona bir İstanbul turu atalım.
1. Adalar - Anadolu Yakası
İstanbul’un Anadolu yakasında yer alan ilçelerinden biri olan Adalar; Marmara Denizi’nin kuzeydoğusunda bulunan dokuz farklı adayı kapsıyor. Ancak bunların yalnızca beşinde; Büyükada, Heybeliada, Kınalıada, Burgazada ve Sedef Adası’nda yerleşim var....
İstanbul’un kaotik ve keşmekeşli atmosferinden kendisini mümkün olduğunca soyutlamış olan Adalar, Marmara Denizi’nin kuzeydoğusunda bulunan dokuz farklı adayı kapsayan bir ilçe. Bunların yalnızca beşinde yerleşim var. Söz konusu adalar Büyükada, Heybeliada, Kınalıada, Burgazada ve Sedef Adası şeklinde sıralanıyor. Asırlar önce gerçekleşmiş bir jeolojik çöküntü sonrasında Kocaeli Yarımadası’ndan ayrılarak su üstünde kalan bu kara parçaları, günümüzde İstanbul’un turistik açıdan en çok ilgi gören durakları arasında. Birçok merkez ilçeden yalnızca bir vapur seferiyle ulaşım sağlanabilen Adalar, nam-ı diğer Prens Adaları, yemyeşil ve huzurlu atmosferleriyle özellikle hafta sonu kaçamakları için çok cazip rotalar oluşturuyor. Bu sebeple yaz sezonunda ilçe nüfusu kış mevsimindeki nüfusu yaklaşık ona katlıyor.
Burgazada, Heybeliada, Kınalıada ve Büyükada’nın her biri, içlerinde birbirinden ilgi çekici ve keyifli keşif durakları gizliyor. Eğer İstanbul’un karmaşık dünyasından çıkıp biraz nefes almak istiyorsanız; Beşiktaş, Kabataş, Kadıköy, Eminönü veya Bostancı iskelelerinden vapura binip soluğu Adalar’da almanız yeterli.
2. Arnavutköy - Avrupa Yakası
İstanbul’un Avrupa yakasında, merkezi denilebilecek bir konumda bulunan Arnavutköy, kuzeyinde Karadeniz, güneyinde de Sazlıdere Barajı bulunan bir ilçe. 2008 yılında ilçe statüsü kazanan bu yerleşim yeri, ev sahipliği yaptığı ormanlık...
Kuzeyine Karadeniz’i, güneyine de Sazlıdere Barajı’nı almış olan Arnavutköy, İstanbul sakinlerinin genellikle kahvaltı ya da doğa keyfi yapmak için ziyaret etiği bir ilçe. Yüzölçümü son derece büyük ve çok ciddi bir bölümünü ormanlık alanlar kaplıyor. Hatta bu sebeple “İstanbul’un ciğerleri” unvanıyla da anılıyor. Hem yeşil alanları hem de su kaynakları açısından son derece zengin olan Arnavutköy’ün en eski yerleşim birimi, Filiboz Çiftliği. Terkos semtinin tarihçesi de asırlar öncesine dayanıyor. Filiboz Antik Kenti hâlen tam olarak keşfedilebilmiş değil, ancak çalışmalar devam ediyor.
Arnavutköy su sporlarından trekkinge kadar birçok spor aktivitesi için son derece elverişli ortamlara sahip. Turizm açısından çok yüksek bir potansiyel barındıran bu ilçe, sizin de kent sınırlarından çıkmadan günübirlik tur ya da tatil havasına girmeniz için en ideal rotalardan birini oluşturabilir. Hazır yolunuz buraya düşmüşken, Arnavutköy yeme içme mekanları önerilerimize de göz atmayı unutmayın.
3. Ataşehir - Anadolu Yakası
İstanbul’un Anadolu Yakası’nda yer alan ilçelerinden biri olan Ataşehir, 2008 yılından beri ilçe statüsüne sahip. Komşu ilçeleri arasında Maltepe, Kadıköy, Üsküdar, Ümraniye, Çekmeköy ve Sancaktepe yer alıyor. 25,84 kilometrekarelik yüzölçümüne...
2008 yılında ilçe statüsü kazanan bir diğer yerleşim yeri de Anadolu Yakası’nda bulunan Ataşehir. 1990’lı yıllardan beri TOKİ’nin gerçekleştirdiği yapılaşma projelerine sahne olan Ataşehir, günümüzde konutlardan oluşan siteleriyle ve büyük iş merkezleriyle biliniyor. Hatta ilçedeki iş merkezlerinin giderek artması, Ataşehir’e taşınan insanların sayısında da ciddi bir artışa sebep oldu. Toplamda 17 mahallesi bulunan Ataşehir’in ticari hayatı en gelişmiş olan mahallesi, Küçükbakkalköy. İsmini İstanbul’un üçüncü yüksek tepesi olan Kayışdağı’ndan alan mahalle ise ilçenin coğrafi ve tarihi dokusunu oluşturan en önemli bölge olarak kabul ediliyor. Ataşehir giderek gelişse de hâlen özellikle batı taraflarında toplu ulaşım açısından sınırlı bir yer. Ancak metro hattının Ataşehir’e kadar uzanması halinde bu problemlerin de sona ermesi bekleniyor.
4. Avcılar - Avrupa Yakası
İstanbul’un Avrupa Yakası’nda ve Marmara Denizi’nin kıyısında bulunan ilçesi Avcılar, kent merkezine yaklaşık 27 kilometre mesafede. Komşu ilçeleri arasında Küçükçekmece, Beylikdüzü, Esenyurt ve Başakşehir yer alıyor. Yaklaşık 4185 hektarlık bir...
Avrupa Yakası’nın en uçtaki ilçelerinden biri olan ve hatta bu sebeple İstanbul’un merkezinde ikamet etmek isteyen kişiler tarafından pek tercih edilmeyen Avcılar, kent merkezine yaklaşık 27 kilometre uzaklıkta. Marmara Denizi’nin kıyısında bulunan bu yerleşim yeri; Küçükçekmece, Esenyurt, Beylikdüzü ve Başakşehir’le komşu. Bugün Avcılar’ın merkezini oluşturan Ambarlı Mahallesi, Cumhuriyet öncesinde küçük bir Rum köyüymüş. Mübadele yıllarında köyün nüfusu Türklerle değiştirilmiş ve Rumlardan boşalan yerlere askeri ambarlar yerleştirilince köyün ismi de Ambarlı olarak kalmış. Uzun yıllar boyu geçimini balıkçılık ve tarım üzerinden sağlayan Avcılar, 1970’li yıllardan itibaren giderek daha fazla sanayi tesisine ev sahipliği yapmaya başlamış. Günümüzde ilçe sınırları içinde büyüklü küçüklü 300’den fazla tesis bulunuyor.
Ambarlı sahilindeki kafeteryaların, lokantaların ve eğlence merkezlerinin; ilçenin sosyal hayatının bel kemiğini oluşturduğunu söylemek mümkün. İstanbul Üniversitesi’nin bu ilçede bir kampüsü olması da Avcılar’ın atmosferine canlılık katıyor. İlçede kültür ve turizm başlıklarında en çok ilgi gören iki durak arasında 2000 yılında Ambarlı’da açılan Atatürk Evi Müzesi ve Küçükçekmece Gölü’nün kıyısındaki Bathonea Antik Liman Kenti var. Eğer yolunuz Avcılar’a düşerse siz de bu durakları ziyaret edebilirsiniz.
5. Bağcılar - Avrupa Yakası
İstanbul’un en eski yerleşim yerlerinden biri olan Bağcılar, Avrupa Yakası’nda bulunan ilçelerden biri. Aslında 1992 yılına kadar Bakırköy’e bağlıymış, ancak bu tarihte Kirazlı, Güneşli ve Mahmutbey isimli semtlerin birleştirilmesiyle ilçe...
Avrupa Yakası’ndaki bir diğer ilçe olan Bağcılar, aslında İstanbul’un en eski yerleşim yerlerinden biri. Osmanlı döneminde Rum nüfusun yaşadığı ve toplamda on bir köyü içinde barındıran Mahmutbey Nahiyesi’nin köylerinden biriymiş. 1990’lı yıllarda çarpık kentleşmenin etkilerinin giderek artması sonucunda, 1992 yılında Bakırköy Belediyesi’nden ayrılarak ilçe statüsü kazanmış. Bu esnada Kirazlı, Güneşli ve Mahmutbey semtleri birleştirilmiş ve tümü Bağcılar’ın çatısı altına dahil edilmiş.
Bağcılar günümüzde İstanbul’un en kalabalık ilçelerinden biri. Söz konusu nüfus da gerçek bir Türkiye mozaiği oluşturuyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri, 1970’lerde ivme kazanan köyden kente göç hareketine katılanların birçoğunun Bağcılar’a yerleşmiş olması. İlçenin TEM ve E-5 yolları arasında kalması, ticari hayat açısından önemini de artırıyor. Küçükçekmece, Güngören, Başakşehir, Esenler ve Bahçelievler ilçeleriyle komşu olan Bağcılar, hâlen İstanbul’un en güvenli ve gelişmiş ilçeleri arasında sayabileceğimiz bir yer değil. Ancak ilçede raylı sistemlerin gelişmiş olması sebebiyle, İstanbul’un farklı noktalarına ulaşım açısından bir problem yaşanmıyor.
6. Bahçelievler - Avrupa Yakası
İstanbul’un Avrupa Yakası’ndaki ilçelerinden biri olan Bahçelievler; Bakırköy, Küçükçekmece, Bağcılar ve Güngören ilçeleriyle çevreleniyor. 1992 yılında Bakırköy’den ayrılarak ilçe statüsü kazanan bu yerleşim yerinin yüzölçümü 16,7 kilometrekare civarında. Toplamda on...
1992’de Bakırköy’den ayrılıp ilçe statüsü kazanan bir diğer yerleşim yeri de Bahçelievler. Bizans döneminde tarım ve bağcılık faaliyetleriyle ön plana çıkan Hebdomon (Hepdemon) bölgesinin bulunduğu yere kurulmuş olan Bahçelievler, tarih boyunca hep önemli bir konumda olmuş. Bizans döneminde Rumeli’den İstanbul’a giden konvoyların ve kervanların güzergahında bulunduğu için, buraya birçok kilise, saray ve konut inşa edilmiş. Cumhuriyet’in ilanının ardından Avrupa’yla gelişen ekonomik ilişkiler sonucunda demiryollarının yetersiz kalması sebebiyle inşa edilen Londra asfaltı da ilçenin kuzeyinden geçiyor. Bu yol zamanla civarına çok sayıda iskan ve istihdam alanının inşa edilmesine vesile olmuş. İlerleyen süreçte de Bahçelievler’in birçok mahallesi bu civara kurulmuş.
Günümüzde toplamda on bir mahallesi bulunan Bahçelievler, Küçükçekmece Gölü’ne ve Bakırköy’e yakın olduğu için ikamet amacıyla yoğun ilgi görüyor. Mahalle kültürünün hâlen yaşatıldığı bu ilçede hâlen Bizans ve Osmanlı dönemlerinden günümüze ulaşan tarihi kalıntılar ve yapılar da bulunuyor. Bahçelievler’in en ünlü tarihi yapıları arasında Havuzlu Köşk, Çobançeşme Köprüsü ve Viran Saray yer alıyor.
7. Bakırköy - Avrupa Yakası
Avrupa Yakası’nın sınırları içinde ve Marmara Denizi’nin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir yerleşim yeri olan Bakırköy, İstanbul’un en popüler ve köklü ilçelerinden biri. Kuzeyinde E-5 karayolu, çevresinde ise Marmara Denizi,...
Rahatlıkla İstanbul’un en kalabalık ve popüler ilçelerinden biri olarak tanımlayabileceğimiz Bakırköy, birçok yerleşim yerinin kendisinden ayrılarak ilçe statüsü kazanması sonucunda günümüzde yaklaşık 35 kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahip. İlçenin tarihçesi İstanbul’un tarihiyle eşdeğer ölçüde köklü. Bizans döneminde önemli bir askeri ve siyasi merkez olmanın yanı sıra; 93 Harbi ve Ayastefanos Antlaşması gibi önemli tarihi olaylara da tanıklık etmiş. Tarih boyunca Hebdomon, Jeptimum, Makrohori ve Makriköy gibi isimlerle anıldıktan sonra; 1925 yılında ismi resmi olarak Bakırköy şeklinde değiştirilmiş.
Bakırköy hem tarihi açıdan zengin hem de sosyal ve ticari anlamda oldukça gelişmiş bir ilçe. Günümüzde ilçe sınırları içinde hâlen Çarşı Camii ve Çeşmesi, Fildamı Sarnıcı, Baruthane, Şifa Hamamı, Bez Fabrikası, Florya Atatürk Deniz Köşkü ve Yeşilköy yalıları gibi önemli tarihi yapılar bulunuyor. Atatürk’ün emriyle kurulan Atatürk Ormanı da kentin en önemli oksijen kaynaklarından biri. Hem ulaşım hem de ticaret bakımından önemli gelişmeler gösteren Bakırköy, birbirinden popüler alışveriş merkezlerine, restoranlara ve eğlence merkezlerine de ev sahipliği yapıyor.
8. Başakşehir - Avrupa Yakası
İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bulunan ilçelerinden biri olan Başakşehir, aslında kentin en genç ilçeleri arasında yer alıyor. 2008 yılında ilçe statüsü kazanmadan önce bu yerleşim yeri, Küçükçekmece’nin ve Esenler’in sınırları içinde...
İstanbul’un en genç ilçelerinden biri de Avrupa Yakası’nda bulunan ve 2008 yılından beri ilçe statüsüne sahip olan Başakşehir. Başakşehir’in büyüyerek ilçe olmasında, 1990’lı yılların ortalarında gerçekleştirilen toplu konut projelerinin rolü oldukça büyük. Keza günümüzde Başakşehir’de çok sayıda toplu konut bulunuyor ve ilçe nüfusunun yarısından fazlası bu alanlarda ikamet ediyor. Başakşehir’in ilçe geçmişi kısa, ancak tarihçesi oldukça eski. Bizans döneminde imparatorluğun batı toprakları ve Avrupa arasında bağlantı kuran Via Egnetia isimli yol bu bölgede olduğu için, Başakşehir’in kapladığı alan da tarih boyunca stratejik bir öneme sahip olmuş. İstanbul’un fethi öncesinde kentin et ve tarım ürünleri ihtiyacının, Osmanlı döneminde ise barut ihtiyacının bu bölgeden karşılandığı biliniyor.
Başakşehir’in ev sahipliği yaptığı en önemli sosyal yapılardan biri, Atatürk Olimpiyat Stadı. Haricindeki sosyal alanların çoğu toplu konut alanlarının içinde bulunuyor. Başakşehir’in bir bölümünde hâlen toplu taşıma sıkıntıları söz konusu. Ancak 2022 yılı itibarıyla hâlen devam eden metro hattı projesi tamamlandığında, metronun İkitelli’den geçerek Atatürk Olimpiyat Stadı’na kadar uzaması bekleniyor. Ulaşım kolaylaşınca Başakşehir’in nüfusunun daha da artacağı da aşikar.
9. Bayrampaşa - Avrupa Yakası
Toplamda on bir farklı mahalleyi içinde barındıran bir ilçe olan Bayrampaşa, İstanbul’un Avrupa Yakası sınırları içinde bulunuyor. Yaklaşık 280 bin kişiden oluşan bir yerleşik nüfusa sahip olan ilçede çok sayıda...
Avrupa Yakası’nın popüler ilçeleri arasında bir sonraki durağımız, Bayrampaşa. 1990 yılında Eyüpsultan’dan ayrılarak ilçe statüsü kazanan Bayrampaşa, İstanbul’un fethi sırasında karargâh ve askeri yığınak merkezi olarak kullanılmış. Fetih sonrasında bu bölgeye askeri hastane, sığınaklar ve kışla inşa edilmiş. Osmanlı’nın Balkan hakimiyetinin sona erdiği 1920’li yıllarda Balkanlar’dan İstanbul’a ve Avrupa’ya başlayan göç hareketi, Bayrampaşa’nın da günümüzde sahip olduğu kültürel ve sosyal mozaiğinin oluşmasını sağlamış. Çünkü Balkanlar’dan ülkemize göçen Müslümanların önemli bir bölümü Bayrampaşa’ya yerleşmiş. Onların çalışkanlığı, azmi ve kuvvetli aile bağları; Bayrampaşa’nın da toplumsal dinamiğinin bel kemiğini oluşturmuş.
Bayrampaşa’nın ismi, 1971 yılına kadar Sağmalcılar’mış. Ancak 1970 yılında bölgede patlayan kolera salgınının bu isimle özdeşleştiğinin düşünülmesi sebebiyle, bir yıl sonra semtin ismi IV. Murat’ın sadrazamlarından olan Bayram Paşa’nın burada bir çiftliği olması sebebiyle Bayrampaşa olarak değiştirilmiş. 1970’e kadar tarım üzerinden geçimini sağlayan Bayrampaşa, günümüzde ticaret ve sanayi ağırlıklı bir ekonomiye sahip. 1994 yılında Bayrampaşa’nın silüetine daha modern ve estetik bir görünüm kazandırma amacıyla başlatılan çalışmalar sonucunda günümüzde ilçede çok sayıda alışveriş, eğlence, eğitim, sağlık ve ticaret merkezi bulunuyor.
İstanbul’un en büyük ulaşım noktalarından biri olan ve halk arasında Esenler Otogarı olarak adlandırılan Büyük İstanbul Otogarı’nın aslında Bayrampaşa sınırları içinde olduğunu biliyor muydunuz? Esenler’e çok yakın olması sebebiyle bu isimle anılan otogardan, her gün yaklaşık 15 bin otobüs hareket ediyor.
10. Beşiktaş - Avrupa Yakası
İstanbul’un en köklü, tarihi, popüler ve ilgi gören yerleşim yerlerinden biri olan Beşiktaş, Avrupa Yakası sınırları içinde bulunuyor. Bu bölgenin isminin, Barbaros Hayrettin Paşa’nın gemilerini bağlamak için burada bulunan sahile...
Geldik, İstanbul’un açık ara en sevilen, ilgi gören, modern ve hareketli ilçelerinden biri olan Beşiktaş’a. Kentin ulaşım açısından da en gelişmiş ilçeleri arasında yer alan Beşiktaş, çok uzun zamandır bir cazibe merkezi. 16. yüzyılda İstanbul’un sur dışına taşınmasından beri metropol niteliğini koruyor. Kadıköy’e de yalnızca bir vapur mesafesinde bulunan Beşiktaş’ta gezilecek yerler saymakla bitmiyor. En popüler duraklar arasında Dolmabahçe Sarayı, Yıldız Parkı, Yıldız Sarayı, Ortaköy, Abbasağa Parkı, Çırağan Sarayı, Deniz Müzesi ve Beşiktaş Meydanı gibi yerler var. Ancak bunlar da listenin yalnızca bir bölümünü oluşturuyor.
Beşiktaş, İstanbul’da sosyal ve kültürel hayatı en gelişmiş yerlerden biri. Envai çeşit alışveriş, iş ve eğlence merkezine ev sahipliği yapan ilçede her bütçeye ve beklentiye uygun restoran, kafeterya, bar ve mağaza bulunuyor. İlçenin ev sahipliği yaptığı kültür sanat aktiviteleri de çok zengin, tarihi değerleri de. Keza bu sebeple hem genç nüfus tarafından çok ilgi görüyor, hem de yerli ve yabancı turistlerin İstanbul’da ziyaret ettiği ilk duraklar arasında yer alıyor. Özellikle Bebek, Ortaköy, Yıldız ve Kuruçeşme semtleri turistik açıdan yoğun ilgi görüyor.
11. Beykoz - Anadolu Yakası
İstanbul’un Anadolu Yakası’nda bulunan ilçelerinden biri olan Beykoz, Küçüksu Deresi ve Anadolu Kavağı arasında kalan bir konuma sahip. Hem denize kıyısı olması hem de birbirinden güzel doğal alanlara ev sahipliği...
Anadolu Yakası’nın en gözde ilçelerinden biri olan Beykoz, yeşili ve maviyi buluşturan bir yerleşim yeri. 1930 yılında Üsküdar’dan ayrılarak ilçe statüsü kazanan Beykoz’da birbirinden keyifli mesire yerleri ve doğal alanlar bulunuyor. Beykoz, yemyeşil ormanları sayesinde Osmanlı döneminde çok popüler bir bölge olmuş. Başta padişahlar olmak üzere saray erkanından birçok kişi, Beykoz’a avlanmaya gelirmiş. Bu dönemde av köşkü olarak inşa edilen tarihi yapıların birçoğu hâlen ayakta. Özellikle Beykoz Kasrı, Küçüksu Kasrı ve Çubuklu Hıdiv Kasrı, turistik açıdan yoğun ilgi görüyor. İlçe sınırları içindeki Anadolu Hisarı, Anadolu Feneri ve Güzelcehisar Kalesi de bu ilgiden mahrum kalmıyor.
12. Beylikdüzü - Avrupa Yakası
İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bulunan ve kent merkezine görece uzak ilçeleri arasında yer alan Beylikdüzü, yaklaşık 36 kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahip. Büyükçekmece, Esenyurt ve Avcılar ilçeleriyle çevreleniyor. Güneyinde ise Marmara Denizi...
İstanbul’un en batı ucundaki bir diğer ilçesi olan Beylikdüzü, tıpkı Avcılar gibi kent merkezine olan uzaklığı sebebiyle dönem dönem esprilere konu oluyor. Avcılar’ın yanı sıra Büyükçekmece ve Esenyurt’a çevrelenen bu ilçe yaklaşık 36 kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahip. Beylikdüzü’nün geçmişteki ismi, ev sahipliği yaptığı kavak ağaçları sebebiyle Kavaklı olarak belirlenmiş. 1993 yılında Büyükçekmece’nin beldesi olan Kavaklı’nın ismi 2008 yılında Beylikdüzü olarak değiştirilmiş. Yine bu yılda, Beylikdüzü ilçe statüsü de kazanmış.
Beylikdüzü, İstanbul’un çarpık kentleşmeden en az etkilenen ilçelerinden biri. Hem 1999 Depremi sonrasında hem de metrobüs hattının uzatılması sonucu ilçedeki ulaşım olanaklarının artmasıyla, iki kez büyük göç dalgalarına uğradı. İlçe sınırları içinde ağırlıklı olarak lüks siteler ve toplu konutlar yer alıyor. Beylikdüzü Yaşam Vadisi başta olmak üzere, ilçe sınırları içinde keyifle vakit geçirebileceğiniz birçok alan bulunuyor.
13. Beyoğlu - Avrupa Yakası
Toplamda 45 mahalleden oluşan ve yaklaşık 225 bin kişilik bir yerleşik nüfusa ev sahipliği yapan Beyoğlu, İstanbul’un en ünlü, köklü ve popüler ilçelerinden biri. İş, eğlence, alışveriş ve kültür merkezlerini...
İstanbul’un hem kent sakinlerinden hem de yerli ve yabancı turistlerden en çok ilgi gören ilk üç ilçesini Beşiktaş, Beyoğlu ve Kadıköy olarak sıralamak mümkün. Beyoğlu gerçekten de kendi ruhu ve atmosferi olan bir yer. Aslında ilçe sınırları Kasımpaşa vadisi ile Dolmabahçe vadisi arasında kalan bölgeyi kapsıyor. Ancak halk arasında Beyoğlu, ya Karaköy’den ya da Tünel’den Taksim’e uzanan bölgeyi ifade ediyor. Bizans döneminde Pera olarak adlandırılan bu bölge, özellikle 17. yüzyılda Venediklilerin ve Cenevizlilerin buraya yerleşmesi sonucunda zengin bir ticaret merkezine dönüşmeye başlamış. En parlak dönemlerini de 19. yüzyılda yaşamış. Bu dönemde zamanla modern bir Avrupa kentine dönüşmenin yanı sıra; demiryolu, tramvay ve tünel gibi ulaşım olanaklarına da kavuşmuş.
Beyoğlu’nun turistik açıdan en popüler durakları gerçekten saymakla bitmez. Ancak bunların başını İstiklal Caddesi, Taksim Meydanı, Galata Kulesi, Pera Müzesi, Pera Palas ve İstanbul Modern Sanat Müzesi gibi yerler çekiyor. Kabul etmek gerek ki, özellikle İstiklal Caddesi ve çevresi artık eski atmosferini kaybetmiş durumda. Hatta “eski İstiklal’i” özlemle ananların sayısı oldukça fazla. Ancak Beyoğlu’nun sizi tarihte bir yolculuğa çıkaracak olan dokusu ve ruhu, hâlen ortadan kaybolmuş değil. İstanbul’un en zengin ve ilgi çekici ilçelerinden biri olma unvanını da hâlen koruyor.
14. Büyükçekmece - Avrupa Yakası
Tarihçesi M.Ö. 7. yüzyıla kadar uzanan Büyükçekmece, İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bulunan ilçelerinden biri. 1987 yılına dek Çatalca’ya bağlı bir beldeyken, bu tarihten sonra ilçe statüsü kazanmış. İstanbul’un batı kıyısında yer...
Az önce adını andığımız Büyükçekmece’yi de daha yakından tanıyalım. Avrupa Yakası’nın batı kıyısında bulunan ilçelerinden biri olan Büyükçekmece, 1987 yılında Çatalca’dan ayrılarak bugünkü statüsüne kavuşmuş. Ülkemizin en büyük sergi salonu olan TÜYAP’a ev sahipliği yapmasının yanı sıra, birçok tarihi yapıyı, eğlence ve alışveriş merkezini, eğitim kurumunu ve konaklama işletmesini de içinde barındırıyor.
Tarihçesi M.Ö: 7. yüzyıla kadar uzanan bu bölge, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde genellikle hanların ve kervansarayların bulunduğu bir geçiş noktası olarak kullanılmış. Bu yapıların bazılarına ait kalıntılar hâlen varlığını koruyor. Ancak Büyükçekmece’deki en önemli tarihi yapının, Mimar Sinan’ın imzasını taşıyan Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü olduğunu söylemek mümkün. Büyükçekmece Gölü ile Marmara Denizi’nin buluştuğu noktada bulunan bu tarihi köprü, İstanbul’u Avrupa’ya bağlayan tarihi ticaret yolunun önemli bir parçasını oluşturuyor.
Büyükçekmece de kent sakinleri tarafından yaz aylarında yoğun ilgi gören bir yer. 25 kilometre uzunluğundaki sahil şeridi ve gölü sayesinde, yaz turizmi için cazip duraklardan birini oluşturuyor. Büyükçekmece’den Bursa’ya deniz otobüsleri aracılığıyla ulaşım sağlamak da mümkün.
15. Çatalca - Avrupa Yakası
İstanbul’un Avrupa Yakası’nın en batı uçlarından birini oluşturan Çatalca, tarihçesi M.Ö. 2000’li yıllara kadar uzanan bir ilçe. Hem Asya ve Avrupa’yı birleştiren bir coğrafyanın içinde bulunması hem de yerleşim tarihçesinin...
Sıra, Avrupa Yakası’nın en batı ucundaki ilçelerinden biri olan Çatalca’ya geldi. Asya ve Avrupa arasındaki bağlantı güzergâhının üzerinde yer alması sebebiyle tarihçesi M.Ö. 2000’li yıllara kadar uzanan Çatalca, Trakların yerleşim bölgelerinden biri olmuş. Ancak stratejik açıdan taşıdığı önem, tarih boyunca birçok saldırıya ve göç dalgasına uğramasına da yol açmış. Özellikle 1600’lü yıllarda Osmanlı padişahları, Çatalca’yı da avlanmak için sık sık ziyaret edermiş. Bu sayede bu dönemden itibaren Çatalca da daha hızlı gelişme göstermiş.
Çatalca kent merkezine yaklaşık 55 kilometre mesafede olduğu için, özellikle İstanbul’un çalışan nüfusunun ikamet amacıyla pek tercih ettiği bir yerleşim yeri değil. Ancak Karadeniz’e kıyısı olması ve yemyeşil alanlara ev sahipliği yapması sayesinde, yaz aylarında nüfusu katbekat artıyor. Çatalca’nın turistik açıdan en çok ilgi gören durakları arasında İnceğiz Köyü’ndeki mağaralar, Flamingo Köyü, Antikköy ve Mübadele Müzesi bulunuyor.
16. Çekmeköy - Anadolu Yakası
İstanbul’un Anadolu Yakası’nda bulunan on dört ilçesinden biri olan Çekmeköy; Beykoz, Şile, Sancaktepe ve Ümraniye ilçeleriyle komşu. Ayrıca, güneydoğu tarafında Ömerli Barajı da bulunuyor. 2009 yılında Ümraniye’den ayrılarak ilçe statüsü...
Anadolu Yakası’nda bulunan Çekmeköy, 2009 yılında Ümraniye’den ayrıldığından beri ilçe statüsüne sahip. Osmanlı döneminde ağırlıklı olarak ormanlara ve çiftliklere ev sahipliği yapan bu bölgede günümüzde de büyük çam ormanları bulunuyor. Beykoz, Ümraniye, Sancaktepe ve Şile ilçeleriyle komşu olan Çekmeköy, güneydoğu tarafında Ömerli Barajı’yla da temas ediyor. Özellikle 1999 Depremi sonrasında, Çekmeköy’e bir göç eğiliminin başladığını söylemek mümkün. Elbette bu eğilimin artmasında, ilçede gelişen sanayi faaliyetleri de önemli bir rol oynamış. Ancak Çekmeköy’ün bazı bölgelerinde hâlen tarım, hayvancılık ve bağcılıkla uğraşan ciddi bir nüfus var. Bu bölgelerde köy hayatının izlerine açıkça rastlanabiliyor.
17. Esenler - Avrupa Yakası
İstanbul’un Avrupa Yakası’ndaki 25 ilçesinden biri olan Esenler, Bizanslılar tarafından kurulmuş bir yerleşim alanını kapsıyor. Bölgede yaşayan en eski halkların günümüzde Esenler olarak adlandırılan Litros ve Atışalanı olarak adlandırılan Avas...
Bağcılar, Başakşehir, Sultangazi, Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa ve Güngören’le çevrelenen Esenler, Avrupa Yakası’nın tarihi ve turistik açıdan en az ilgi gören ilçelerinden biri. 1992 yılında Güngören’e dahil edilmiş, 1994’te ise müstakil bir ilçe statüsüne kavuşmuş. Esenler’in komşu ilçeleri de genellikle sanayi ve ticaret faaliyetleriyle ön plana çıktığı için, burada da durum pek farklı değil. Aslında Esenler’in bulunduğu bölgenin tarihçesi epey köklü. Ancak günümüze dek ulaşabilen çeşme ve su kemeri gibi yapıların da birçoğunun kitabesi tahrip olmuş. Bu nedenle haklarında detaylı bir bilgiye ulaşılamıyor.
18. Esenyurt - Avrupa Yakası
İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bulunan 25 ilçesinden biri olan Esenyurt; Beylikdüzü, Avcılar, Başakşehir, Arnavutköy ve Büyükçekmece ilçeleriyle çevreleniyor. Geçmişte Büyükçekmece’nin bir semti olan bu yerleşim yeri, 2008 yılında Kıraç beldesiyle birleştirilerek...
İstanbul’un termal turizm açısından ön plana çıkan ilçesi Esenyurt, Avrupa Yakası’ndaki bir başka durağımız. 2008 yılında Kıraç beldesiyle birleştirilerek ilçe statüsü kazandı. Bu tarihten önce Büyükçekmece’ye bağlıydı. Özellikle son yıllarda Esenyurt’taki konut inşası faaliyetleri giderek arttığı için, ilçe de daha popüler hale geliyor. Esenyurt’taki konutların fiyatları hâlen merkez ilçelere kıyasla biraz daha uygun olduğu için, buraya yerleşmeye karar veren kent sakinlerinin sayısı hiç de az değil. Eski ismi Eşkinoz olan Esenyurt, hâlen gelişmekte olan bir yerleşim yeri. En önemli tarihi yapıları arasında Tarihi Bağlar Çeşmesi, Esenyurt Tarihi Merkezi Camii ve Viyana Köprüsü; termal tesisleri arasında ise Atatürk Mahallesi ve Saadetdere tesisleri yer alıyor.
19. Eyüpsultan - Avrupa Yakası
İstanbul’un Avrupa Yakası’nda ve Çatalca Yarımadası’nın sınırları içinde bulunan Eyüpsultan, eski ismiyle Eyüp; tarihi değerleri açısından oldukça zengin bir ilçe. Sarıyer, Şişli, Kağıthane, Beyoğlu, Fatih, Zeytinburnu, Bayrampaşa ve Gaziosmanpaşa ilçeleriyle...
Avrupa Yakası’nın yüzölçümü bakımından Arnavutköy, Çatalca ve Silivri’den sonra gelen en büyük ilçelerinden biri olan Eyüpsultan, eski ismiyle Eyüp, 242 kilometrekarelik bir alana sahip. İsmi Ebu Eyyub El Ensari’den geliyor ve 1936 yılından beri ilçe statüsü taşıyor. Eyüpsultan, özellikle tarihi değerler açısından çok zengin bir yer. Bunun en önemli sebebi de, İstanbul’un fethinin ardından Türklerin sur dışında kurduğu ilk yerleşim yerlerinden biri olması. Bu sayede ilçe sınırları içinde hâlen, başta Eyüp Sultan Camii olmak üzere, Kariye Camii, Kanuni Çeşmesi, Adile Sultan Türbesi ve Hüsrev Paşa Kütüphanesi gibi birbirinden önemli tarihi yapılar yer alıyor. Nice filme ve diziye sahne olmuş Pierre Loti Tepesi’nin yanı sıra; ülkemizin en büyük orman içi eğlence ve macera merkezi olan Forestanbul ile Avrupa ve Balkanlar’ın en büyük tema parkı olan Vialand (İsfanbul) da Eyüpsultan sınırları içinde bulunuyor.
20. Fatih - Avrupa Yakası
İstanbul’un tarihi ve turistik açıdan en zengin ilçelerinin başında gelen Fatih, Suriçi olarak da adlandırılan Tarihi Yarımada bölgesini kapsıyor. Aslında bu bölgede 2009 yılına dek iki ilçe bulunuyordu: Fatih ve...
Az önce Kadıköy, Beşiktaş ve Beyoğlu’nun İstanbul’un en popüler ilçeleri arasında olduğunu söylemiştik. Ancak bu durum, şehir hayatının canlılığı ve olanakları açısından geçerli. İş turistik ve tarihi açıdan taşınan değere geldiğinde ise, Fatih ilçesiyle yarışabilecek bir yer yok. İstanbul’un en değerli tarihi yapılarının ve hazinelerinin içinde bulunduğu Tarihi Yarımada, diğer ismiyle Suriçi, bugün Fatih ilçesi sınırları içinde yer alıyor. Aslında yıllar boyunca bu bölgede Fatih ve Eminönü olmak üzere iki farklı ilçe bulunuyordu. Ancak 2009 yılında alınan kararla Eminönü yeniden Fatih’e bağlandı ve artık Tarihi Yarımada tek bir ilçeden oluşuyor.
Fatih gezilecek yerler listesi öyle uzun ki! Ayasofya, Kapalıçarşı, Sultanahmet Camii, Sultanahmet Meydanı, Yerebatan Sarnıcı, Beyazıt Kulesi, Mısır Çarşısı, Gülhane Parkı, Eminönü, Balat, Fener… Fatih’te günlerce gezseniz bile görülmeye değer keşif duraklarını tamamlamanız zor. Her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turisti ağırlayan Fatih; İstanbul’un en önemli turizm, ticaret ve tarih merkezi olma unvanını hâlen koruyor. Tarihçesi Paleolitik Çağ’a kadar uzanan bu kadim bölge, İstanbul’u daha yakından tanımak isteyen herkes tarafından mutlaka ziyaret edilmeli.
21. Gaziosmanpaşa - Avrupa Yakası
İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bulunan ilçelerinden biri olan Gaziosmanpaşa, 1963 yılından beri ilçe statüsüne sahip. Kentin geç dönem yerleşimlerinden biri olması sebebiyle geçmişte Taşlıtarla ve Küçükköy mevkii olarak biliniyormuş. 1950’li yıllarda...
Geçmişte Eyüp ve Çatalca ilçelerinin sınırları içindeyken 1963 yılında ilçe statüsü kazanan Gaziosmanpaşa, kentin geç dönem yerleşimlerinden biri. 1950’lerden önce yalnızca ağıllar ve birkaç küçük imalathanenin bulunduğu bu bölge, 1952’de Balkan göçmenlerinin buraya yerleşmesi sonucunda sanayi açısından gelişme göstermeye başlamış. Nüfus özellikle 1960’lı yıllarda büyük bir artış göstermiş. Hatta 2007 yılında Gaziosmanpaşa, 1 milyon 13 bin kişiden oluşan yerleşik nüfusuyla ülkemizin en büyük ilçesi olmuş ve 64 farklı ili de geride bırakmış.
2009 yılında Gaziosmanpaşa’dan ayrılarak ilçe statüsüne geçen Arnavutköy ve Sultangazi sebebiyle, günümüzde ilçenin nüfusu biraz daha düşmüş durumda. Geçmişte Taşlıtarla olarak adlandırılan ilçe merkezinde, bugün modern binalara, alışveriş ve eğlence merkezlerine rastlayabiliyoruz. Hâlen gelişmekte olan Gaziosmanpaşa; yapılan altyapı, ulaşım ve peyzaj çalışmaları sayesinde özellikle son yıllarda giderek daha cazip bir lokasyon haline geliyor.
22. Güngören - Avrupa Yakası
İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bulunan ilçelerinden biri olan Güngören; Zeytinburnu, Bakırköy, Bahçelievler, Bağcılar ve Esenler ilçeleriyle çevreleniyor. 1992 yılından beri ilçe statüsüne sahip olan bu yerleşim yeri, toplamda 11 mahalleye ev...
Bakırköy’ün Mahmutbey Nahiyesi’ne bağlıyken 1992 yılında ilçe statüsü kazanan Güngören, 1993 yılında Esenler’le ayrılmış. Güngören’in Osmanlı döneminde Kağıthane ve Göksu’yla birlikte popüler mesire yerlerinden biri olarak görüldüğü biliniyor. Bu dönemde dağınık av evlerini içinde barındıran bu bölge, 1960’lı yıllara kadar geçimini ziraat ve hayvancılık üzerinden sağlarmış. Ancak ilerleyen yıllarda yapılaşma sebebiyle tarım ve hayvancılık faaliyetleri, yerini tekstil, hizmet ve ticaret sektörlerine bırakmış. Güngören, Esenler ve Bağcılar’ın oluşturduğu üçgen; günümüzde hâlen turizm ve altyapı gibi alanlarda gelişmeye muhtaç.
23. Kadıköy - Anadolu Yakası
İstanbul’un Anadolu Yakası’nda ve Kocaeli Yarımadası’nın üzerinde bulunan Kadıköy; sosyal yaşam, kültür sanat, genç nüfusun yoğunluğu ve gece hayatı gibi başlıklarda kentin en popüler ilçeleri arasında ilk sıralarda yer alıyor....
Anadolu Yakası’nın en popüler ve cazip ilçeleri arasında ilk sırada gelen Kadıköy, hem Roma ve Bizans hem de Osmanlı dönemlerinde saray erkanı tarafından ilgi gören popüler bir sayfiye ve mesire yeriymiş. 1930 yılında Üsküdar’dan ayrılarak ilçe statüsü kazanmış. Günümüzde Kadıköy, kentin genç nüfus açısından en kalabalık, en hareketli ve ilgi gören ilçelerinden biri. İlçe sınırları içinde envai çeşit alışveriş ve eğlence merkezi, restoran ve kafeterya, bar ve gece kulübü, kültür ve sanat merkezi ve eğitim kurumu var. Kadıköy’ün Avrupa Yakası’na yalnızca bir vapur mesafesinde olması da ulaşım olanaklarını artırıyor.
Kadıköy’ün en popüler semti, kendine has ruhu ve atmosferiyle ön plana çıkan Moda. İlçe sınırları içinde Haydarpaşa Garı, Müze Gazhane ve Bağdat Caddesi gibi turistik açıdan popüler birçok farklı durak da bulunuyor.
24. Kağıthane - Avrupa Yakası
İstanbul Boğazı’nın batı tarafında ve Avrupa Yakası’nda bulunan Kağıthane, İstanbul’un 39 ilçesinden biri. Aslında 1987 yılına kadar Şişli ilçesine bağlı bir semtti, ancak bu tarihten itibaren müstakil bir ilçe statüsü...
1987 yılında Şişli’den ayrılarak ilçe olan Kağıthane, Avrupa Yakası’nın yüzölçümü en küçük ilçelerinden biri. Yalnızca 16 kilometrekarelik bir alana sahip. İstanbul Boğazı’nın batısında yer alan Kağıthane, özellikle son 10-15 yılda önemli bir dönüşüm geçirdi. Bu sayede son yıllarda ikamet amacıyla giderek daha çok kişi tarafından tercih ediliyor. Kağıthane, en görkemli günlerini Lale Devri sırasında yaşamış bir yer. Bu dönemde altmışa yakın kasır ve köşke ev sahipliği yapıyormuş. Rengarenk köşkler, uçsuz bucaksız lale tarlalarının etrafında bulunuyormuş.
Ancak II. Dünya Savaşı sırasında çeşitli devlet kurumlarına tesis inşa edilebilmesi için, ne yazık ki bu tarihi yapıların birçoğu yıkılmış ya da çürümeye terk edilmiş. Günümüzde Kağıthane sınırlarında söz konusu yapıların yalnızca kalıntıları bulunuyor. 2024 yılına dek devam edecek olan Sadabad Projesi kapsamında, Kağıthane’nin tarihi ve turistik açıdan yeniden cazibe merkezine dönüştürülme çalışmaları sürdürülüyor.
25. Kartal - Anadolu Yakası
Kocaeli yarımadasının güneybatı tarafında ve İstanbul’un Anadolu Yakası’nda bulunan Kartal; Maltepe, Pendik, Sultanbeyli ve Sancaktepe ilçeleriyle çevrelenen bir yerleşim yeri. Güneyinde, yaklaşık 8,5 kilometre uzunluğunda olmak üzere, Marmara Denizi’ne kıyısı...
Anadolu Yakası’ndaki ilçelerden biri olan Kartal, tarihçesi 6. yüzyıla kadar uzanan bir yerleşim yeri. Bizans döneminde Kartalimen isimli bir balıkçı köyü olarak kurulmasının ardından, 11. yüzyılda Selçuklu İmparatorluğu, 1400’lerde ise Osmanlı İmparatorluğu topraklarına dahil edilmiş. 1800’lerin ikinci yarısında Kartal’a önce vapur iskelesi inşa edilmesi, ardından da Haydarpaşa-Pendik banliyö hattının açılması; bölgenin yavaş yavaş gelişmesini ve hareketlenmesini sağlamış. Ancak nüfusta ve üretimde asıl artış, 1950’li yıllarda Kartal’ın bir sanayi bölgesi olarak ilan edilmesiyle başlamış.
1908’e kadar Üsküdar’a bağlı bir sancakken bu tarihten sonra ilçe statüsü kazanan Kartal, günümüzde hâlen İstanbul’un en önemli sanayi ve ticaret bölgelerinden biri olarak kabul ediliyor. İlçe sınırları içinde yüzlerce orta ve büyük ölçekli fabrika ve binlerce atölye ile ofis bulunuyor. Kartal’ın Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’na çok yakın olması da ulaşım açısından avantajlı olmasını sağlıyor.
26. Küçükçekmece - Avrupa Yakası
İstanbul’un batı yakasında ve Çatalca yarımadası üzerinde yer alan Küçükçekmece; Avcılar, Başakşehir, Bahçelievler, Bağcılar ve Bakırköy ilçeleriyle çevreleniyor. Kent merkezine yaklaşık 17 kilometre mesafede bulunan ilçe, yaklaşık 37,75 kilometrekarelik bir...
İstanbul’da tarih öncesine dair bulunan ilk yerleşim izlerinin Küçükçekmece sınırları içinde yer aldığını biliyor muydunuz? Avrupa Yakası’nda; Avcılar, Bağcılar, Bakırköy, Bahçelievler ve Başakşehir’le çevrelenen Küçükçekmece içerisinde çok zengin bir tarih barındırıyor. Küçükçekmece Gölü’nün kuzeyindeki yamaçlarda bulunan Yarımburgaz Mağaraları’nın içinde tarih öncesi çağlardan günümüze kadar ulaşan yerleşim izlerine rastlanmış. Küçükçekmece Bizans döneminde de Avrupa’yla bağlantı kuran Via Egnetia yolunun güzergahında olduğu için, dönem dönem yoğun saldırılara maruz kalmış. Günümüzde başta Küçükçekmece Gölü’nün bulunduğu bölge olmak üzere, ilçe sınırlarında arkeolojik araştırmalar ve incelemeler hâlen devam ediyor. 1987’de Bakırköy’den ayrılarak ilçe olan Küçükçekmece, içinde birbirinden ilginç keşif durakları barındırıyor.
27. Maltepe - Anadolu Yakası
İstanbul’un Anadolu Yakası’nda bulunan ve Marmara Denizi’ne kıyısı olan ilçeleri arasında yer alan Maltepe; Kadıköy, Kartal, Sancaktepe ve Ataşehir ilçeleriyle çevreleniyor. Kentin en büyük onuncu ilçesi olma unvanına da sahip...
İstanbul’un en eski belediyelerinden biri olan ve 1992’de Kartal’dan ayrılarak ilçe statüsü kazanan Maltepe, Anadolu Yakası’nın Marmara Denizi’ne kıyısı olan ilçelerinden biri. İlçede metro, vapur (Büyükada ve Heybeliada’ya seferler düzenleniyor.), otobüs ve minibüs gibi birçok farklı ulaşım seçeneği bulunması; Maltepe’yi ikamet amacıyla tercih edenlerin sayısını artırıyor. Maltepe’nin Kadıköy’e çok yakın olması da bu tercihte etkili bir unsur elbette. Tarihte Selçuklu Türkleri ve Bizans arasında çizilen ilk sınır olma özelliği taşıyan Dragos Çayı da ilçe sınırları içinde, kendi ismini taşıyan tepenin ardında bulunuyor. Maltepe, yüzölçümü bakımından İstanbul’un en büyük ilçelerinden biri. Bu sayede hâlen daha ferah, modern ve keyifli bir atmosfer sunuyor.
28. Pendik - Anadolu Yakası
Bilinen en eski ismi Pantikapion ya da Pantikapeun olan Pendik, Marmara Denizi’nin kuzeydoğusunda ve İstanbul’un Anadolu Yakası sınırları içinde bulunuyor. Tuzla, Kocaeli, Sultanbeyli ve Kartal ilçeleriyle çevrelenen bu yerleşim yerinin...
Anadolu Yakası’ndaki bir sonraki durağımız, doğal bir liman özelliği taşıyan bir koyun üzerine kurulmuş olan Pendik. Aydos Tepesi’yle sınır oluşturmanın yanı sıra, kentin en önemli su kaynaklarından biri olan Ömerli Barajı’nı da içinde barındıran Pendik; 1987 yılından beri ilçe statüsünde. 1992’de Tuzla da Pendik’ten ayrılıp ilçe statüsü kazanmış. 1961 yılında Pendik’te yapılan kazılar, bu bölgede üç dört bin yıl öncesinden kalan insan yerleşimi izlerini ortaya çıkarmış. Kısacası, Pendik’in de tarihçesi bir hayli eskiye dayanıyor.
Pendik sosyal açıdan hareketli bir yerleşim yeri. Özellikle sahil bölgesinde çok sayıda alışveriş ve eğlence merkezi, restoran ve kafeterya, spor alanı ve çocuk oyun alanı bulunuyor. Gözdağı Sosyal Tesisi ve Pendik Marina da hem kent sakinleri hem de yerli ve yabancı turistler tarafından sık sık ziyaret ediliyor.
29. Sancaktepe - Anadolu Yakası
2008 yılında Sarıgazi, Samandıra ve Yenidoğan beldelerinin birleştirilmesi sonucunda ilçe statüsü kazanan Sancaktepe, İstanbul’un Anadolu Yakası’nın sınırları içinde yer alıyor. Toplamda 19 mahalleye ev sahipliği yapan yerleşim yerinin yüzölçümü 62,41...
İstanbul’un en yeni ilçelerinden biri olan Sancaktepe de Anadolu Yakası’nda bulunan yerleşim yerleri arasında. Bu ilçe 2008 yılında Ümraniye’nin Sarıgazi ve Yenidoğan beldeleriyle Kartal’ın Samandıra beldesinin birleştirilmesi sonucunda oluşturulmuş. 1970’li yıllarda ülke ekonomisi tarımdan sanayiye doğru yönelince, köyden kente büyük bir göç dalgasının başladığını zaten biliyoruz. Bu göç dalgasından en çok etkilenen iki şehir, İstanbul ve Kocaeli olmuş. Sancaktepe de konumu itibarıyla bu iki şehrin tam ortasında yer aldığı için, günümüzde de nüfusu bir Türkiye mozaiğinden oluşuyor. Bizans döneminden beri popüler bir mesire alanı olarak görülen Sancaktepe’de hâlen türbeler ve tarihi çeşmeler yer alıyor.
30. Sarıyer - Avrupa Yakası
İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bulunan ilçeleri arasında yer alan Sarıyer; Şişli, Beşiktaş, Eyüpsultan ve İstanbul Boğazı ile çevreleniyor. Kuzeyinde Karadeniz’e kıyısı bulunan bu ilçe, yaklaşık 151 kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahip. 1930...
Doğusu İstanbul Boğazı’na, kuzeyi de Karadeniz’e komşu olan Sarıyer; İstanbul’un doğal güzellikler bakımından en zengin ilçelerinden biri. Şişli ve Beşiktaş’a yakın bir konuma sahip olması, ilçenin cazibesini daha da artırıyor. Sarıyer Bizans döneminde yalnızca küçük köylerin yerleşimi amacıyla kullanılmış olsa da, 1960’lı yıllarda önemli bir dönüşüm sürecine girmiş. Bu süreçte hem sahil yolunun genişletilmesi hem de kara yollarının inşa edilmesi ilçenin giderek daha popüler hale gelmesini sağlamış. Yine bu dönemde ilçenin kıyı kesimine lüks konutlar inşa edilmiş. Bunların birçoğu hâlen varlığını koruyor.
Sarıyer’in ev sahipliği yaptığı en önemli doğal güzellikler arasında ilk sırada, İstanbul’un ciğerleri olarak da adlandırılan Belgrad Ormanı ve Emirgan Korusu var. Emirgan ve Kilyos semtleri zaten kendi başlarına birer turizm merkezi haline dönüşmüş durumda. İlçe sınırları içinde Rumeli Hisarı, Sakıp Sabancı Müzesi ve Garipçe Köyü gibi turistik duraklar da yer alıyor.
31. Silivri - Avrupa Yakası
İstanbul’un Avrupa Yakası’ndaki en uç noktadaki ilçelerden biri olan Silivri, kent merkezine olan uzaklığı sebebiyle kent sakinlerinin genellikle günübirlik gezi rotaları, yaz tatilleri ya da hafta sonu turları için ziyaret...
Avrupa Yakası’nın en batı ucundaki ilçesi olan Silivri, kent merkezine uzaklığı sebebiyle İstanbul sakinlerinin genellikle günübirlik ya da hafta sonu gezilerinde ve yaz aylarında ziyaret ettiği bir yerleşim yeri. Burada birçok kişinin yazlık konutu bulunuyor. Konaklama olanakları da oldukça çeşitli. Doğal bir limana sahip olması sebebiyle Antik Çağ’dan itibaren hep stratejik bir öneme sahip olan Silivri, tarihi ticaret yollarının güzergâhında bulunması sebebiyle de tarih boyunca defalarca kez işgale ve saldırıya uğramış. Bu sebeple ev sahipliği yaptığı tarihi eserlerin birçoğu tahrip olmuş, ancak hâlen bazıları varlığını koruyor.
Silivri’nin kıyı şeridi neredeyse tamamen araç trafiğine kapalı olduğu için sakin ve sessiz bir atmosfere sahip. İlçe sınırları içinde ücretli ve ücretsiz çok sayıda plaj seçeneği bulunuyor. Yaz aylarında iskeleden kalkan feribot seferleriyle, Avşa Adası’na ulaşım sağlamak da mümkün.
32. Sultanbeyli - Anadolu Yakası
İstanbul’un Anadolu Yakası’nda bulunan ilçelerinden biri olan Sultanbeyli; Kartal, Sancaktepe ve Pendik ilçeleriyle çevreleniyor. 1992 yılından beri ilçe statüsüne sahip olan bu yerleşim yerinin yüzölçümü yaklaşık 29,1 kilometrekare civarında. Sultanbeyli,...
Anadolu Yakası’ndaki bir diğer ilçe olan Sultanbeyli’nin komşuları arasında Kartal, Sancaktepe ve Pendik var. 1992 yılında ilçe statüsü kazanan bu yerleşim yeri, 1945 yılında Bulgaristan’dan gelen göçmenlerin yerleştiği duraklardan biri olmuş. 1980’li yıllarda da hızla yapılaşma sürecine girdiği için, köyden kente göçenlerin önemli bir bölümü de rotasını buraya çevirmiş. Bunun sonucunda, Sultanbeyli’nin günümüzde sahip olduğu yerleşik nüfus ağırlıklı olarak bir Anadolu mozaiği oluşturuyor. Sultanbeyli’nin hem Aydos Ormanı’na hem de Ömerli Barajı’na yakın olması, ilçenin bol oksijenli bir havaya sahip olmasını sağlıyor. Ne var ki, burada hâlen çarpık ve kaçak yapılaşma ciddi bir sorun. İlçe sınırları içinde sosyal ve turistik açıdan en popüler noktayı da Aydos Sosyal Tesisi oluşturuyor.
33. Sultangazi - Avrupa Yakası
İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bulunan Sultangazi, kentin en yeni ilçelerinden biri. 2008 yılında Gaziosmanpaşa, Eyüpsultan ve Esenler’e bağlı on altı mahallenin birleştirilmesi sonucunda kurulmuş. Yüzölçümü yaklaşık 36 kilometrekare olan Sultangazi; Eyüpsultan,...
İsmi sebebiyle dönem dönem Sultanbeyli’yle karıştırılan Sultangazi, Avrupa Yakası’nda; Eyüpsultan, Gaziosmanpaşa, Esenler ve Başakşehir ilçelerinin arasında kalan bir konuma sahip. 2008 yılında Eyüpsultan, Esenler ve Gaziosmanpaşa’nın bazı mahallelerinin birleştirilmesiyle kurulmuş. Yeni kurulmuş bir ilçe olsa da tarihçesi epey eskiye uzanıyor. Özellikle Osmanlı döneminde, Sultangazi ve çevresinde bulunan su yollarının büyük önem taşıdığı biliniyor. Sultangazi, Alibey Barajı’na da çok yakın bir konuma sahip. Bu bölgede hem su sporları aktiviteleri yapılabiliyor hem de barajın çevresindeki ormanlık alanlar mesire yeri olarak değerlendiriliyor.
34. Şile - Anadolu Yakası
Anadolu Yakası’nın en uç noktasını oluşturan ve Cumhuriyet’in ilk beldelerinden biri olan Şile, İstanbul sınırları içinde yer alsa da aslında genellikle kent sakinlerinin keyifli doğa ve deniz kaçamakları yapmak için...
Kocaeli’ye sınırı, Karadeniz’e de kıyısı bulunan Şile, Anadolu Yakası’nın en uçtaki ilçelerinden biri. Hem kent merkezine yaklaşık 70 kilometre uzaklıkta olması hem de yaklaşık 60 kilometre uzunluğunda bir sahil şeridinin bulunması sayesinde, İstanbul ve çevre illerde yaşayan kişiler tarafından genellikle hafta sonu gezilerinde ve yaz tatillerinde ziyaret ediliyor. Şile’de yazlığı bulunan İstanbul ve Kocaeli sakinlerinin sayısı da oldukça fazla. Şile’de çok fazla plaj seçeneği var ve bunların her biri Karadeniz’in sakin olduğu haziran ve eylül ayları arasında ziyaretçilerle dolup taşıyor. İlçe sınırları içinde Ağva, Şile Deniz Feneri, Kumbaba ve Kabakoz Çeşmesi gibi turistik yerler ve yapılar da bulunuyor. Eğer İstanbul sınırlarından çıkmadan yaz tatili havasını solumak istiyorsanız, rotanızı çevirebileceğiniz en ideal ilçelerden biri, Şile.
35. Şişli - Avrupa Yakası
İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bulunan ilçeleri arasında yer alan Şişli, hem merkezi konumu hem de ev sahipliği yaptığı tarihi ve turistik değerler sayesinde kentin en çok ziyaret edilen yerleşim yerlerinden biri....
Avrupa Yakası’nın en popüler ve hareketli ilçelerinden biri de Şişli. Söz konusu hareketliliğin temel sebebi, başta beyaz yakalılar olmak üzere çalışan nüfusun önemli bir bölümünün iş yerlerinin burada olması. Nüfus açısından çok renkli bir mozaiğe sahip olan Şişli, tarih boyunca hem azınlıkların hem de İstanbul’a gelen göçmenlerin yoğun şekilde yerleştiği bir bölge olmuş. 20. yüzyıl boyunca Anadolu’dan da yoğun göç aldığı için, hem tarihi hem de mimari açıdan sahip olduğu miras son derece zengin. Keza Şişli’de dolaşırken karşınıza adım başı farklı inançlara ait dini yapılar, uluslararası kongre merkezleri, lüks moda tasarım atölyeleri, büyük ölçekli etkinlik salonları, sanat galerileri ve farklı stilleri yansıtan tarihi yapılar çıkabiliyor. Şişli’nin ilgi çekici, sıra dışı ve çok sesli atmosferini de tüm bu unsurlar oluşturuyor.
36. Tuzla - Anadolu Yakası
İstanbul’un Anadolu Yakası’nda ve aynı zamanda en güneyinde bulunan ilçesi Tuzla, Pendik ve Kocaeli ile çevreleniyor. İlçenin güneyinde ise Marmara Denizi bulunuyor ve yaklaşık 13 kilometre uzunluğunda bir sahil şeridine...
İstanbul’un en güneyindeki ilçesi olan Tuzla; Pendik, Kocaeli ve güneyinde de Marmara Denizi’yle çevrili. Tıpkı Şile gibi, Tuzla da genellikle yaz tatili ya da yazlık konutlar için yerleşim yeri amacıyla kullanılıyor. 1400 yılında Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katılan Tuzla, Lozan Antlaşması sonrasında mübadeleyle birlikte nüfusunda önemli değişiklikler yaşamış bir yer. Ancak buna rağmen 1980’li yıllara kadar kentleşmeden uzak durmuş ve sevimli bir sahil kasabası görünümünü korumuş. İlerleyen süreçte ise radikal bir değişiklikten geçerek bir sanayi merkezine dönüşmeye başlamış. Hâlen bu işlevini koruyor ve hem tersanelere hem de denizcilik okullarına ev sahipliği yapıyor.
37. Ümraniye - Anadolu Yakası
İstanbul’un Anadolu Yakası’nda bulunan ilçelerinden biri olan Ümraniye, aynı zamanda kentin en hızlı yapılaşan ve kentleşen yerleşim yerleri arasında da başı çekiyor. Hem köy ve yöre geleneklerini koruyan hem de...
Kentin nüfus artışı bakımından lider ilçelerinden biri olan Ümraniye; Beykoz, Şile, Kartal, Sultanbeyli, Kadıköy ve Üsküdar’a komşu. Yani, Anadolu Yakası’nın en avantajlı konumlarından birine sahip. Şu an belki inanmak güç ama Ümraniye, asırlar önce uçsuz bucaksız ormanlık alanlardan oluşuyormuş. Hatta bu sebeple ismi halk arasında “Ormaniye” olarak anılıyormuş. Balkan Savaşları’ın ardından Yugoslavya, Batum ve Bulgaristan’dan ciddi ölçüde göç alan ve bu dönemde de ismi Muhacirköy olan Ümraniye, 1960 yılına dek köy statüsünü sürdürmüş. Ancak ilerleyen süreçte Organize Sanayi Bölgesi ilan edilince, köyden kente göç edenlerin birçoğu da rotasını doğruca buraya çevirmiş. Ümraniye hâlen çok kalabalık ve bu kalabalık sebebiyle çarpık kentleşmeden nasibini alan bir yer. Ulaşım olanakları çok geniş ve kentleşme süreci hâlen devam ediyor.
38. Üsküdar - Anadolu Yakası
Kocaeli Yarımadası’nın ucunda ve Anadolu Yakası’nda bulunan Üsküdar, Marmara Denizi ve Boğaz’ın kesiştiği ayrıcalıklı bir konuma sahip. İstanbul’un tarihçe bakımından en köklü ilçelerinden biri olarak görülüyor. Kadıköy, Beykoz ve Ümraniye’ye...
Anadolu Yakası’nın en ayrıcalıklı konumlarından birine sahip olan bir diğer ilçe de Üsküdar. Kadıköy, Beykoz ve Ümraniye’ye komşu olan Üsküdar, tepelerle kaplı iki yakanın arasındaki derin ve denize kıyısı olan bir vadinin üzerine kurulmuş durumda. Hem tarihi hem de turistik açıdan son derece zengin bir yerleşim yeri. Başta Kız Kulesi olmak üzere Büyük Çamlıca Tepesi, Beylerbeyi Sarayı ve Adile Sultan Sarayı gibi birçok turistik durağı da sınırları içinde barındırıyor.
İstanbul’un fethinden neredeyse bir buçuk asır önce Türk hakimiyetine giren Üsküdar da göç dalgalarından fazlasıyla nasibini alan bir ilçe. Yoğun nüfusu nedeniyle bu bölgede sanayi ya da ticaret merkezleri bulunmuyor. Yerleşik nüfusu da ağırlıklı olarak esnaf, memur ve işçi kesiminden oluşuyor. Son olarak, Üsküdar’ın pek de Üsküdar’a benzemeyen semti Kuzguncuk’a ayrı bir parantez açmakta yarar var. Film setlerini andıran rengarenk sokakları, asırlık ağaçları ve sevimli dükkanlarıyla Kuzguncuk; İstanbul’da ziyaret edebileceğiniz en farklı ve özel semtlerden biri.
39. Zeytinburnu - Avrupa Yakası
İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bulunan Marmara Denizi’ne kıyısı olan ilçeler arasında yer alan Zeytinburnu; Fatih, Eyüpsultan, Bayrampaşa, Güngören, Bakırköy ve Esenler ile çevreleniyor. Marmara Denizi de ilçenin güneyinde bulunuyor. Zeytinburnu ismi,...
1957 yılından beri ilçe statüsüne sahip olan Zeytinburnu, Avrupa Yakası’nda bulunan ve Marmara Denizi’ne kıyısı olan bir yerleşim yeri. İsmini hem coğrafyada burun olarak tanımlanan bir yapıya sahip olmasından hem de bir zamanlar zeytinliklere ev sahipliği yapmasından alıyor. Tarihi Yarımada’dan surlarla ayrılan ve E-5’in kıyısında yer alan Zeytinburnu, ulaşım açısından oldukça geniş olanaklara sahip. Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de Via Egnetia yoluna yakın olması sebebiyle stratejik açıdan hep önem taşımış. Hem Osmanlı Devleti’nin son yıllarında hem de Cumhuriyet’in ilanından sonra ise ağırlıklı olarak sanayi bölgesi şeklinde kullanılmış.
Ülkemizde dericilik sanayisinin başladığı nokta Kazlıçeşme olmuş. Bir süre sonra burada yoğun dokumacılık faaliyetleri de başlamış. Uzun yıllar işçilerin yerleşim yeri olan Zeytinburnu’nda bugün de çok sayıda sanayi sitesi mevcut. Ancak ilçe merkezindeki yoğun yerleşim nedeniyle, bu bölge daha ziyade ticaret faaliyetleriyle ön plana çıkıyor. Zeytinburnu çok sayıda tarihi camiye, hamama, kütüphaneye ve mescide de ev sahipliği yapıyor.
Sıra | İçerik | Kullanıcı Puanı |
---|---|---|
1 | Adalar (İstanbul) | 9,5 |
2 | Arnavutköy | 9,5 |
3 | Ataşehir | 7,6 |
4 | Avcılar | - |
5 | Bağcılar | - |
6 | Bahçelievler | 8,5 |
7 | Bakırköy | 8,8 |
8 | Başakşehir | 8,0 |
9 | Bayrampaşa | - |
10 | Beşiktaş | 8,8 |