İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bulunan Marmara Denizi’ne kıyısı olan ilçeler arasında yer alan Zeytinburnu; Fatih, Eyüpsultan, Bayrampaşa, Güngören, Bakırköy ve Esenler ile çevreleniyor. Marmara Denizi de ilçenin güneyinde bulunuyor. Zeytinburnu ismi, bu bölgenin Marmara kıyılarından doğuya doğru bakıldığında coğrafyada burun olarak tanımlanan formda görünmesinden ve bölgedeki zeytinliklerden geliyor. Burada artık hiç zeytinlik yok, ancak Bakırköy’deki Zeytinlik Mahallesi de bir zamanlar bu bölgenin zeytinliklerle bezeli olduğunun bir kanıtı. Tarihi Yarımada’dan surlarla ayrılan ve E-5 karayolunun sınırında bulunan Zeytinburnu, tarihi ve turistik açıdan avantajlı bir konumda yer alıyor.
Tarihçesi İstanbul’un antik tarihine kadar giden Zeytinburnu, Roma İmparatorluğu döneminde kule ya da liman-kale şeklinde kayıtlara geçirilmiş. Bu dönemde Bizans’ın topraklarını Avrupa’ya bağlayan Via Egnatia Yolu, Zeytinburnu’nun güneyinden geçer ve başkenti Adriyatik Denizi’ne bağlarmış. Bugün Yedikule Zindanları olarak bildiğimiz ve Konstantinopolis’in ana giriş kapısı olan Altın Kapı, Topkapı ve Mevlanakapı; Zeytinburnu’na açılırmış. Zeytinburnu uzun yıllar boyunca bir gezinti, dinlenme ve eğlence yeri olarak kullanılmış.
Zeytinburnu’nda yerleşimin kalıcı olmasını sağlayan en önemli gelişmelerden biri, Kazlıçeşme’de dericilik sanayisi faaliyetlerinin başlaması olmuş. 1927 yılında da dokuma sanayisi faaliyetleri başlamış. Böylelikle Zeytinburnu uzun yıllar boyunca işçilerin en gözde yerleşim yerlerinden biri olmuş. Keza ilçe sınırlarında hâlen çok sayıda sanayi sitesi bulunuyor. Ancak ilçe merkezindeki yoğun yerleşim sebebiyle, sanayiden ziyade ticaret faaliyetleri yürütüyor. Çok sayıda tarihi camiye, mescide, hastaneye ve hamama ev sahipliği yapan Zeytinburnu’nda her yıl kentin yedinci organik pazarı olan Zeytinburnu Organik Halk Pazarı da düzenleniyor.