İstanbul’un tarihi ve turistik açıdan en zengin ilçelerinin başında gelen Fatih, Suriçi olarak da adlandırılan Tarihi Yarımada bölgesini kapsıyor. Aslında bu bölgede 2009 yılına dek iki ilçe bulunuyordu: Fatih ve Eminönü. 1928 yılında Fatih’ten ayrılarak ilçe statüsü kazanan Eminönü uzun yıllar boyu bu statüyü korudu. Ancak 2009 yılında Tarihi Yarımada’yı oluşturan iki ilçe Fatih başlığı altında tek bir ilçeye dönüştürüldü ve Eminönü yeniden semt statüsüne geçti. Eyüpsultan ve Zeytinburnu ilçeleriyle komşu olan Fatih; kuzeyde Haliç, doğuda İstanbul Boğazı, güneyde de Marmara Denizi’yle çevreleniyor. Toplamda 57 mahallesi var ve yaklaşık 15,62 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor.
Üç yanı denizlerle çevrelenen bir yarımada görünümüne sahip olan Fatih, tahmin edebileceğiniz üzere binlerce yılı aşan çok köklü bir tarihçeye sahip. Sayısız farklı uygarlığı ağırlamış olan bu bölge, Asya ve Avrupa arasındaki en önemli geçiş yollarından birini oluşturuyor. Paleolitik Çağ’dan itibaren yerleşim tarihi başlayan Fatih’in tarihine ilişkin ilk buluntular Neolitik Çağ’a ait. Osmanlı Devleti’nin en önemli başkenti de burası olduğu için, Fatih sınırları içinde hâlen birbirinden değerli tarihi yapılar bulunuyor.
Tarihi Yarımada, günlerce gezseniz keşif duraklarını bitiremeyeceğiniz, insanı gerçekten büyüleyen bir yer. Fatih sınırları içinde Sultanahmet Camii, Sultanahmet Meydanı, Ayasofya, Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı, Kapalıçarşı, Beyazıt Kulesi, Mısır Çarşısı, Gülhane Parkı ve Yedikule Zindanları gibi turistik açıdan yoğun ilgi gören onlarca farklı durak yer alıyor. Sultanahmet, Balat ve Fener gibi semtler; zaten başlı başına birer turizm merkezi haline dönüşmüş durumda. Eğer İstanbul’un tarihini daha yakından tanımak ve dört dörtlük bir keşif turu yapmak istiyorsanız; İstanbul’da gidebileceğiniz en büyüleyici ve zengin yer, kesinlikle Fatih.