Emirgan Korusu İstanbul’un Sarıyer ilçesinde Emirgan semtinde, İstinye koyu ve İstanbul Boğazı’na hâkim bir tepede konuşlanmıştır. 16. yüzyıla kadar Osmanlı yerleşimi olmayan Emirgan semtinin geçmişine bakıldığında hayli çalkantılı olduğu görülüyor. Öncelikle Nişancı Feridun Bey’e bağışlanan bu bölge, o dönemde “Feridun Bahçesi” olarak anılmıştır. IV. Murat’ın 1635 Revan seferinde hükümdar Emirguneoğlu Tahmasb Kulu Han yenilgiye uğrayınca padişahtan af dilemiştir. Bunun üzerine padişahın Emirguneoğlu’nu İstanbul’a getirmiş ve aralarında Feridun Bahçesi’nin de bulunduğu birkaç alanı Emirguneoğlu’na bağışlamıştır. Emirguneoğlu burada hem bir sahilsaray hem de köşkler, bahçeler yaptırmıştır. Böylelikle bu alan zaman içinde “Emirgune Bahçesi”, “Mirgün”, “Mirgun” olarak anılmış ve nihayetinde “Emirgan” şeklini almıştır. Daha sonra bu bölgede saray, köşk ve yalılar yapılmış, burası deyim yerindeyse bir “cazibe merkezi” haline gelmiştir. Bugünkü Emirgan Korusu da İsmail Paşa’nın yaptırdığı bir sarayın parçası olarak gelişmiştir; içine şale, köşkler ve pavyonlar yaptırılmış ve bahçe düzenlemesi gerçekleştirilmiştir. Zaman içinde, toprak sahiplerinin ölmesiyle bakımsız kalan koru 1940’lı yıllarda İstanbul valisi Lütfi Kırdar tarafından satın alınarak bakım yapılmış ve halka açılmıştır. Koru içindeki Beyaz Köşk, Sarı Köşk ve Pembe Köşk ise 80’li yıllarda restore edilerek kullanılmaya başlanmıştır.

Emirgan Korusu her yıl nisan ayında düzenlenen Lale Festivali’ne ev sahipliği yapan parklardan birisi. Japon İmparator Meşesi denilen tür ve ayrıca İstanbul’da nadir yetiştirilen mahlep, su sediri, pembe çiçekli kısmetağacı, Trabzon hurması, Avrupa kayını, ginkgo biloba (mabet ağacı) ve büyük yapraklı ıhlamur gibi türler burada görebilir.

Haftanın her günü ziyarete açık olan parka 07:00-23:00 saatleri arasında ücretsiz giriş yapılabiliyor. Yalnızca araçlardan otopark ücreti alınıyor. İçerideki köşkler ise 09:00’dan sonra açılıyor.