Ayvalık sınırlarında bulunan Çamlık Koyu’nun sonlarında yer alan ve Şeytan Sofrası’nın da eteklerinde bulunan Tımarhane Adası, yolu Ayvalık’a ya da doğrudan Cunda Adası’na düşen birçok kişinin dikkatini çeken bir destinasyon. İsmiyle de yeterince dikkat çekici olan bu ada, popülerliğini biraz da üzerindeki ilginç yapılı kayalara borçlu. Adadaki manastırın çevresini saran bu kayalar, şekilleri gereğince rüzgarlı günlerde uğultulu sesler çıkarıyor. Haliyle Tımarhane Adası’na ilişkin korku hikayeleri ve efsaneler de gırla gidiyor.
Sarımsak Yarımadası’nın devamı olarak da tanımlayabileceğimiz Tımarhane Adası, geçmişte burada yaşayan Rumlar tarafından Agia Paraskevi olarak adlandırılmış. Türkler ise adaya Taşlı Manastır demeyi tercih etmiş. Tımarhane Adası, günümüzden yetmiş yıl öncesine kadar çiftlik binalarına ve bir psikoterapi merkezine ev sahipliği yapmış. Keza bugünkü ismini de buradan alıyor. Bir rivayete göre, Osmanlı İmparatorluğu döneminde bu ada, ruhsal bozuklukları olan ya da bağımlılık problemi yaşayan kişilerin bırakıldığı yermiş. Bu kişilerin adanın doğal güzellikleri ve rüzgarlı havası sayesinde iyileşeceğine inanılırmış. İyileşenler ya da o zamanın tabiriyle “akılları başlarına gelenler”, adadan geri getirilerek yeniden halkın arasına karışma hakkına sahip olurmuş. Ancak bu bilgi hâlen kesinlik kazanmış değil.
Tımarhane Adası’nın diğer ismini veren Taşlı Manastır’dan günümüze yalnızca kemerli pencereler ve bir koridor kalmış durumda. Bu manastır; hem Cunda Adası’nın ve Tavuk Adası’nın, hem de Çamlık Koyu’nun manzarasını panoramik şekilde gören ayrıcalıklı bir konuma sahip.