İstanbul’un Beykoz ilçesine bağlı bir semt olan Polonezköy’ü, İstanbul’un ciğerleri ya da arka bahçesi olarak nitelendirmek yanlış olmaz. Hem doğal güzellikleri hem de tarihi zenginlikleriyle ünlü olan yerleşim yeri, eskiden köy statüsündeydi. Eski ismi Adampol olan semt, 1842 yılında yaşanan Polonya ayaklanmasının ardından Osmanlı İmparatorluğu’na sığınan Polonyalı göçmenler tarafından kurulmuş. Prens Adam Czartoryski’nin öncülüğünde kurulan köy, günümüzde de Polonya kültürünü koruyor ve yansıtıyor.
Polonezköy’ün kuruluşunun temelleri, Polonya’nın Avusturya, Rusya ve Prusya tarafından bölünmesi ve bağımsızlığını kaybetmesi sebebiyle bağımsızlık mücadelesi veren Prens Adam Czartoryski’nin Osmanlı topraklarında bir Polonya köyü kurma fikriyle atılmış. Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu da ülkenin bağımsızlığını destekliyormuş. Yıllar boyunca bu karakterini korumayı başarmış olan köy, günümüzde İstanbul’un karmaşasından uzaklaşıp doğayla buluşmak isteyenler için ideal bir kaçış noktası. Yemyeşil ormanları, kuş sesleriyle dolu atmosferi ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine terapi gibi bir ortam sunuyor. Polonezköy’de trekking, bisiklet turu, piknik ve serpme kahvaltı gibi aktivitelerle harika vakit geçirmek mümkün. Ayrıca köyde bulunan 19. yüzyıldan kalma yapıları, kiliseleri ve tarihi evleri ziyaret etmek de çok keyifli bir deneyim olacaktır.
Polonezköy’ün en dikkat çeken yapılarından biri, 1900-1914 yılları arasında inşa edilmiş olan Czestochowa Meryem Ana Kilisesi. Kilisenin bahçesinde Prens Adam Czartoryski’nin eşi Maria’nın mezarı da bulunuyor. Atatürk’ün Polonezköy’ü ziyareti sırasında konakladığı ev ve Zofia Rizi Anı Evi gibi tarihi yapılar da turistik açıdan son derece popüler. Her yıl Haziran ayında düzenlenen Kiraz Festivali’ne de ev sahipliği yapan köy, hâlen Polonya kültürünü tanıtmak ve iki ülke arasındaki dostluk ilişkilerini pekiştirmek amacıyla etkinlikler düzenliyor. Kiraz Festivali süresince Polonya’dan gelen folklor ekipleri burada gösteriler yapıyor.