Ankara’nın Beypazarı ilçesi hem tarihçesi çok eskilere dayanan kültürü hem de bu kültürü günümüze kadar taşıyan tarihi yapıları sayesinde son derece ilgi çekici bir dokuya sahip. Beypazarı’nın miraslarının en önemli parçalarından biri de tarihi evler. Kent dokusunu meydana getiren temel özelliklerini halen koruyan bu yapılar, genellikle hem dini hem de kültürel nedenlerden ötürü hamam, cami, çarşı ve çeşme gibi yapıların çevresine kurulmuş. Beypazarı sokaklarında günümüzde de iç içe yerleşim tarzının benimsendiğini görmek mümkün. Bu sebeple kapılar ve pencereler birbirlerine çapraz şekilde konumlanıyor ve genellikle hiçbir ev diğerinin ışığını kesmiyor. Tarihi Beypazarı evlerinin hava sirkülasyonuna ve manzaraya bakmasına da büyük önem verildiği görülüyor.
Günümüzde, Beypazarı ilçesinde her biri Osmanlı döneminden kalmış yaklaşık 3500 farklı tarihi ev mevcut. 2000’lerin başında başlatılan kapsamlı restorasyon çalışması sonucunda kent dokusunun korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması açısından çok önemli bir rol oynayan tarihi evler, yaklaşık iki asırlık bir geçmişi de içinde barındırıyor. Beypazarı evleri, kültürel miras bilincinin oluşturulmasında da çok önemli bir pay üstleniyor. Söz konusu yapıların yıkılıp yerlerine apartmanlar ya da gökdelenler inşa edilmesi yerine, kültürün ve tarihin korunmasının tercih edilmesi de ayrıca takdire şayan.
Cumbalı ya da guşganalı şekilde tasarlanan iki veya üç katlı ahşap yapılar olan Beypazarı evleri, genellikle kiremit bir çatıyla örtülüyor. Guşgona, evlerin tavan arasındaki kısmının çatıdan yükselerek çıkması anlamına geliyor. Ahşap dekorasyon sanatının ustalıklı örnekleriyle süslü olan yapılarda kapı so derece önemli bir öge. Genellikle kapıların tokmaklarının görünümü ve sesi, evin içinde yaşayanların statüsü ve cinsiyeti hakkında bilgi veriyormuş.