İzmir’in Konak ilçesinin Basmane semtinde yer alan ve ismini de bu semtten alan Basmane Garı, uzun yıllar boyunca İzmir’e trenle gelen yolcuların kentte ayak bastığı ilk durak olmuş. Günümüzde zaman nedeniyle epey yıpranmış olsa da hâlen varlığını koruyan ve aktif olarak kullanılan bu tarihi gar binası, kentin tarihsel belleğinin de en köklü şahitlerinden biri. Kentte demiryolu inşasına 1856 yılında İzmir Aydın hattı sebebiyle başlanmış. 1863 yılında ise Basmane-Kasaba hattını oluşturacak ikinci etabın inşa süreci için yapım imtiyazı alınmış. Basmane Garı’nın binası, 1876 yılında, Eyfel Kulesi’ne de imza atmış ünlü Fransız mimar Gustave Eiffel tarafından tasarlanmış. Reige Generale isimli Fransız bir firma tarafından inşaatı tamamlanan yapı, Fransa’da aynı tarihlerde inşa edilen Lyon Garı’na da ikizi diyebileceğimiz kadar çok benziyor.
Kitlesel çözümleri ve estetiği açısından Batı merkezli bir yapı olan Basmane Garı, kentin bir diğer tarihi garı olan Alsancak Garı’ndan önemli farklarla ayrılıyor. Alsancak Garı Ingilizler tarafından inşa edilmiş bir yapı. Alsancak Garı’nın rayları gar binasına paralel şekilde uzanırken, Basmane Garı’nda rayların binaya dik gelecek şekilde yerleştirildiğini görüyoruz. Raylar burada peron ve meydanı birbirinden ayırma görevini de üstleniyor.
Basmane Garı’nın 19. yüzyılda ve Erken Cumhuriyet Dönemi’nde çok önemli bir işleve sahip olmasının birçok sebebi var. Bunlardan ilki, 1936 yılında ziyaretçilerine kapılarını açan İzmir Enternasyonel Fuarı ve Kültürpark’ın kentte ticari ve sosyal açıdan yarattığı hareketlilik. Keza bu hareketlilik sebebiyle civar semtlerde konaklama ihtiyacının artması da zaman içinde Basmane Garı’nın çevresindeki bölgenin Oteller Bölgesi olarak anılmasına sebep olmuş. Başta da söylediğimiz gibi, Basmane Garı ne yazık ki günümüzde eski ihtişamına ve görkemine sahip değil. Ancak yine de tarihin önemli bir tanığı ve kentin önemli sembollerinden biri olarak varlığını koruyor.