İzmir’in Ödemiş ilçesine bağlı Birgi Köyü, 18. ve 19. yüzyıldan günümüze dek ulaşmış tarihi konaklara ev sahipliği yapıyor. Bunlardan en ünlüsü de mimari üslubu çok başarılı şekilde korunabilmiş olan Çakırağa Konağı. 1761 yılında varlıklı bir tüccar olan Çakıroğlu Mehmet Bey tarafından inşa ettirilen bu tarihi konak, uzun seneler boyunca harap halde kaldıktan sonra 1990’lı yılların ilk yarısında restorasyondan geçirilerek müzeye dönüştürülmüş. Hem Türk mimarisinin hem de Osmanlı döneminde gündelik hayatın anlaşılabilmesi için çok önemli bir kaynak oluşturan yapı, ahşap Türk evlerinin de en etkileyici örneklerinden birini oluşturuyor.
Üç katlı bir yapı olan Çakırağa Konağı, yoldan geçenlerin göremeyeceği ölçüde yüksek duvarlarla çevreleniyor. Çiçeklerle bezenen bir bahçeye de ev sahipliği yapan konak üç katlı bir tasarıma sahip. Yapının alt katında taşlık, ahır, misafir bekleme odası ve mutfak yer alıyor. Eskiden kışlık olarak kullanıldığı bilinen ikinci katta ise tüm odalar büyük ve geniş bir sofaya açılıyor. Şömineyle ısınan bu katta kalem işleriyle bezenen duvar ve tavan süslemeleri gerçekten çok etkileyici. İkinci kattaki merdiven kapağını kaldırarak çıkabildiğiniz üçüncü kat ise yazlık işlevini üstlenmiş. Bu kat hem daha aydınlık hem de çok daha görkemli kalem işlerine ev sahipliği yapıyor.
Çakırağa Konağı’nın üçüncü katının önemli bir özelliği daha var: Çakıroğlu Mehmet Bey’in bir eşi İzmirli, diğeri de İstanbullu olduğu için; eşleri memleketlerini özlediklerinde bakabilsinler diye üçüncü kattaki birer duvara İzmir ve İstanbul resimleri çizilmiş. Bu resimler hem söz konusu şehirlerin o dönemki silüetlerini tasvir etmeleri hem de resim sanatının büyüleyici örneklerini oluşturmaları açısından büyük önem taşıyor.