Münir Nurettin Selçuk imzalı ünlü eserde “Bir tatlı huzur almaya geldim Kalamış’tan…” sözleriyle yıllardır kulağımıza çalınan Kalamış, İstanbul’un Kadıköy ilçesinin en ünlü ve gözde semtlerinden biri. Hem atmosferi hem de tarihçesi açısından Kadıköy’ün bir diğer semti olan Fenerbahçe’yle aynı kökeni paylaşıyor. Büyük bir marinayı içinde barındıran Kalamış’ın ismi de Rumcada kamışlık anlamına gelen “kalamissa” sözcüğünden türemiş. Kalamış’ta uzun yıllar önce inşa edilmiş olan bazı tarihi köşkler günümüze kadar ulaşmayı başarmış. Bu sebeple semtin ruhu sizi hemen sarmalayıp tarihte keyifli bir yolculuğa çıkarıyor.
Kalamış, İstanbul sınırları içinde bulunan semtler arasında semt aidiyeti konusunda en ön plana çıkan yerleşim yerlerinden biri. Kalamış’ın nüfusunu ağırlıklı olarak birkaç kuşaktır bu bölgede ikamet eden kişiler oluşturuyor. Bu sebeple semt sınırları içinde mahalle kültürünün yıllardır korunduğunu söylemek mümkün. Osmanlı döneminde şehzadelerin Topkapı Sarayı dışında ikamet ettiği ilk yerlerden biri olan Kalamış, günümüzde de hem ziyaret hem de ikamet amacıyla yoğun ilgi görüyor.
Semtin sosyal yaşam açısından en hareketli noktalarından biri, Münir Nurettin Selçuk’un ismini taşıyan caddenin üzerinde bulunan Kalamış Parkı. Parkın içinde biri Osman Hamdi Bey’i, diğeri de Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı tasvir eden iki farklı heykel bulunuyor. İstanbul’un en büyük marinası olan Kalamış Marina da semtin simgelerinden birine dönüşmüş durumda. Marinanın tam karşısında da 19. yüzyıldan günümüze de ulaşmış olan Ayios Ioannis Hrisostomos Kilisesi bulunuyor.
Fenerbahçe günümüzde Kalamış’tan bağımsız bir semt. Ancak geçmişte böyle değilmiş. Fenerbahçe’nin bulunduğu bölge de Kalamış olarak kabul edilirmiş. Bu sebeple Fenerbahçe’nin de Kalamış’la aynı dokuyu ve ruhu paylaştığını söyleyebiliriz. Kalamış’ın tarihi yapıları kadar, meyhaneleriyle de ün salmış bir semt olduğunu da belirtelim.