Ülkemizin en ünlü caddelerinden biri olan İstiklal Caddesi, İstanbul’un Beyoğlu ilçesinin vazgeçilmez sembollerinden biri. Tünel Meydanı ile Taksim Meydanı’nı birbirine bağlayan caddenin uzunluğu 1,4 kilometreye ulaşıyor. Caddenin orta noktası, Galatasaray Lisesi’nin yanında bulunan Yeniçarşı Caddesi ile İstiklal’in kesiştiği nokta olarak kabul edilmiş. Bu noktada 50. Yıl Anıtı da yer alıyor.
Toplamda dokuz farklı mahalleye de ev sahipliği yapan İstiklal Caddesi’nin tarihçesi Bizans döneminin sonlarına dek uzanmakta. Bizans’ın hükümdarlığı boyunca surlarla çevrili olan Galata, ağırlıklı olarak Latin topluluklara ev sahipliği yapıyormuş. Haliç ile Boğaziçi’nin arasında kalan bu bölgenin en yüksek noktasında da Beyoğlu platosu yer alıyormuş. Bu bölge genellikle mezarlık ve bağların bulunduğu bir alanmış. Bu nedenle çok az sayıda yerleşimi içinde barındırıyormuş.
Bizans dönemi boyunca çok canlı günler geçiren Galata, İstanbul’un fethinin ardından ticari gelişim bakımından bir hayli ilerlemiş. Semtin Latin kökenli sakinleri zaman içinde Haliç ve Boğaz taraflarına yerleşmeye başlamış ve bu durum Beyoğlu platosunun da değer kazanmasını sağlamış. Venedik kolonileri de Galata ve Pera civarında yerleşimler kurunca, 16. yüzyıl civarında bu bölge büyük değer kazanmış. Bu süreçteki en önemli gelişmeler; Pera bağlarına Fransız Elçilik Binası’nın inşa edilmesi, İngiliz Sarayı’nın inşası ve İskender Paşa’nın 1491’de II. Bayezid’in ona verdiği araziye Mevlevi tekkesi kurması olmuş. Özellikle yaşanan bu son gelişme, bölgedeki Müslüman nüfusun da artmasını sağlamış.
Osmanlı dönemi boyunca Cadde-i Kebir ismiyle anılan İstiklal Caddesi, ilerleyen süreçte zanaat ve alışveriş için önemli bir merkez haline gelmiş. 19. yüzyılın ikinci yarısında cadde tam anlamıyla şekillenince; Osmanlı aydınları, Levantenler ve Avrupalılar da bu bölgeye şık binalar inşa etmeye başlamış. Tünel, elektrik ve atlı tramvay da bu dönemde İstiklal Caddesi’nin bir parçası haline gelmiş. Nihayetinde Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte, İstiklal Caddesi altın çağına girmiş. Farklı kültürlere ve inançlara ev sahipliği yapan; otelden pastaneye, kafeden tiyatroya, sinemadan lokantaya kadar birçok farklı dükkanı içinde barındıran cadde uzun süre İstanbul’un kalbi olmuş.
İlerleyen süreçte uygulanan vergilendirme ve Türkleştirme politikaları, İstiklal Caddesi civarında yaşayan yabancı uyruklu kişilerin büyük oranda göç etmesine sebep olmuş. Üzerine bir de 1950’lerde yaşanan göç gelince, İstiklal Caddesi 1960’lı yıllardan 1990’lara dek eski ruhunu kaybetmiş. Ancak 90’larda yapılan restorasyonlar sonucunda, yeniden geçmişteki canlılığını kazandığını söylemek mümkün.
Tarihi 19. yüzyıla dayanan İstiklal Caddesi, Osmanlı döneminde "Cadde-i Kebir" (Büyük Cadde) olarak bilinirdi ve çeşitli kültürlerden insanların yaşadığı bir cosmopolitan yapıya sahipti. Günümüzde bile cadde, çok sayıda tarihi bina, kilise, konsolosluk, mağaza, restoran, kafe, bar ve sinema salonu gibi çeşitli sosyal ve kültürel mekanları bünyesinde barındırıyor.
Caddenin belki de en ikonik özelliği, tarihi tramvay hattıdır. Taksim Meydanı ile Tünel arasında çalışan nostaljik tramvay, hem yerli hem de yabancı turistler tarafından yoğun ilgi görüyor.
İstiklal Caddesi, aynı zamanda çeşitli festivallere, sergilere, sanat gösterilerine ve sokak performanslarına ev sahipliği yapar. Canlı müzik yapan mekanlar, geleneksel ve modern lezzetleri sunan restoranlar ve tarihi pasajları ile bilinir. Özellikle Galatasaray Meydanı, Çiçek Pasajı, Balık Pazarı gibi noktalar, cadde üzerinde öne çıkan yerler arasındadır.
Günün her saati canlı ve hareketli olan İstiklal Caddesi, İstanbul'un kültürel ve sosyal yaşamının kalbinde yer alır ve şehrin en önemli turistik cazibe merkezlerinden birisidir.