Toplamda 13 ilçesi bulunan Muğla’nın ülkemizin en önemli tatil merkezlerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Özellikle bu ilçelerden dördü; yani Bodrum, Fethiye, Marmaris ve Datça uzun yıllardır her yaz sezonunda milyonlarca yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yapıyor. Hem doğal güzellikleri hem de tarihi yapıları ve antik kalıntılarıyla tüm ziyaretçilerini kendine hayran bırakmayı başaran Marmaris, bize sorarsanız ülkemizin en büyüleyici yerleşim yerlerinden biri. Akvaryum berraklığındaki denizi, hâlen bakir kalmayı başaran koyları, görkemli ormanları, seçkin otelleri, gözde restoranları ve hareketli gece hayatıyla turistler için dört dörtlük bir keşif destinasyonu oluşturuyor.
Tarihi M.Ö. 12.000’li yıllara kadar uzanan Marmaris, günümüzde hâlen Karia uygarlığına ait izlere ev sahipliği yapıyor. Bugüne dek Marmaris topraklarında Persler, Makedonlar, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar gibi nice medeniyet hüküm sürmüş. İlçenin en önemli tarihi yapılarından biri olan Marmaris Kalesi de Kanuni Sultan Süleyman’ın hükümdar olduğu 1522 yılında tekrar inşa edilerek bugünkü halini almış. Günümüzde müze olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Kedrai Antik Kenti, Amos Antik Kenti, Kaleiçi, Kapalı Çarşı, Barbaros Caddesi ve Buruncu Macera Parkı da Marmaris’te en çok turist ağırlayan keşif durakları arasında.
Elbette Marmaris’in doğal güzelliklerine de geniş bir parantez açmak gerek. Cennet Adası, Nimara Mağarası, Fosforlu Mağara, Amos Koyu, Kumlubük, Sedir Adası, Kleopatra Plajı, Boncuk Koyu, İçmeler, İncekum Plajı, Hisarönü, Bördübet, Turunç… Marmaris’in yeryüzü cennetini andıran yerleri hakikaten saymakla bitecek gibi değil. Hatta her bir koyun ve beldenin de kendine has özellikleri var. Örneğin, İçmeler sosyal yaşamın en cıvıl cıvıl olduğu beldelerden biri. Bördübet ise genellikle yalnızca denizden ulaşım sağlanabilen lüks ve tasarım otellere ev sahipliği yapıyor.