Yurdumuzun en görkemli doğal güzelliklerinden biri olan Munzur Dağları, yaklaşık 3 bin 300 metreye ulaşan zirvesiyle bölgenin gerdanlığı gibidir. Bu kadim sıradağların yaşının yaklaşık beş milyon yıl olduğu tahmin edilmektedir. Hem Erzincan hem de Tunceli şehirleri sınırlarında bulunan bu dağlar birçok bakir güzelliği bölge insanına sunmaktadır. En yüksek yeri 3 bin 463 metre ile Akbaba Tepesi'dir. Dorukları Biçare dağı, Ziyarettepe, Kutlular, Gültepe, Haramitepe, Kuştepe, Gediktepe’dir. Kültür, tarih ve doğal zenginlikleriyle öne çıkan bölgede, üç bin rakımlı Munzur Dağları'nda karların erimesiyle yeşilin her tonunun görüldüğü yaylalar ve oluşan buzul gölleri sıcak yaz günlerinde muhteşem manzaralar oluşturmaktadır. Munzur nehri Murad ırmağıyla şelaleler oluşturarak doğal olarak birleşir. Dağları çevreleyen ilçeleri sayarsak: güneyde Çemişgezek, batıda Kemaliye, doğuda Pülümür kuzeyde ise Kemah bulunur.
Munzur Dağları ev sahipliği yaptığı yaklaşık bin beş yüz bitki türüyle, ülkemizin en zengin önemli bitki alanından birini oluşturur. Çoğu endemik 109 bitki türü arasında sadece on yedisi tüm dünyada yalnızca Munzur Dağları’nda bulunmaktadır. Yöre halkı hayvancılık ve kısıtlı olarak tarım ve balıkçılıkla geçinmektedir. Yaylalar sayesinde yerel nüfus yaz aylarında büyük artış gösterir. Büyük kentlere göç nedeniyle ve Keban Barajı yapımı sonrası köylerdeki nüfus kayda değer şekilde azalmıştır. Munzur Dağları kış sporları, trekking, rafting ve daha birçok ekstrem spora ev sahipliği yapan zorlu bir doğal parkurdur. Yayla turizmi son yıllarda özellikle çok sıcak yaz aylarında rağbet görmekte ve tesisleşme her geçen gün daha da artmaktadır. Etrafını çevreleyen yüksek dağlar arasında göz alıcı güzellikler sunan bu yaylalar ve buzul göller, hem hafta içi hem de hafta sonu çevre il ve ilçelerden çok sayıda doğaseverin gezi rotasında yer alır.