İstanbul’un Beykoz ilçesinde, kendisiyle aynı ismi taşıyan semtte yer alan Küçüksu Kasrı, eskiden Göksu Kasrı olarak adlandırılırmış. Göksu ve Küçüksu Dereleri arasında kalan bu bölge, uzun süre boyunca Osmanlı padişahlarının Boğaziçi’nde yer alan hasbahçelerinden biri olmuş. Evliya Çelebi’nin etrafını gül bahçelerinin, küçük köşklerin ve değirmenlerin sardığı huzurlu bir yer olarak tasvir ettiği Göksu, ilk olarak IV. Murad tarafından düzenlettirilmiş. Buradaki ilk yapılaşma I. Mahmut döneminde başlamış. Bölgeye birkaç kez farklı padişahlar tarafından köşkler inşa ettirilmiş. Ancak Küçüksu Kasrı’nın günümüzdeki hali, Sultan Abdülmecid tarafından 1856-1857 yılları arasında yaptırılmış. Sultan Abdülaziz de kendi hükümdarlığı sırasında kasrın cephe süslemelerinin onarılmasını ve zenginleştirilmesini sağlamış.
1983 yılından beri müze-saray olarak ziyaretçilerini ağırlayan Küçüksu Kasrı, yığma tekniğiyle ve kâgir olarak inşa edilmiş bir yapı. Bodrum katılma birlikte toplamda üç katı bulunuyor. Kilere de ev sahipliği yapan bodrum katı, geçmişte mutfağa ve hizmetkârlara tahsis edilmiş. Diğer katlarda bulunan dörder oda her katta aynı ortak mekana açılıyor. Bu açıdan geleneksel Türk evi planına uygun şekilde inşa edilmiş olan Küçüksu Kasrı, genellikle avlanma ve dinlenme amacıyla kullanılmış. Yapının kabartmalarla bezeli deniz cephesi, şadırvanlı küçük havuzu ve Batılı süsleme desenleriyle dikkat çekiyor. Küçüksu Kasrı haftanın pazartesi haricinde kalan tüm günlerinde 09:00 ile 18:00 saatleri arasında ziyarete açık.