Ülkemizin en büyük üçüncü adası olan ve Çanakkale’nin ilçeleri arasında yer alan Bozcaada, aynı zamanda Türkiye’nin köyü olmayan tek ilçesi olma unvanına da sahip. Kuzey Ege’nin turistik açıdan en popüler ve keyifli duraklarından biri olan bu adanın etrafında, büyüklü küçüklü toplamda 17 adet adacık da yer alıyor. Bozcaada’nın yalnızca kış aylarında akan küçük dereleri dışında başka bir akarsuyu yok. Anakaraya, yani Geyikli İskelesi’ne yaklaşık 4 deniz mili mesafede bulunuyor.
Antik çağlarda Leukophyrs, Yunan mitolojisinde ise Tenedos isimleriyle anılan Bozcaada, son derece stratejik bir coğrafi konuma sahip olması sebebiyle tarih boyunca defalarca kez işgale uğramış. Bu sebeple de çokça el değiştirmiş. Adada yapılan kazı çalışmalarından elde edilen bulgular, Bozcaada’nın tarihçesinin M.Ö. 3000’li yıllara kadar uzandığını gösteriyor. Bozcaada’nın tarihte Pelasg, Fenike, Yunan, Atina, Pers, Roma, Venedik, Ceneviz ve Osmanlı medeniyetlerini ağırladığı biliniyor.
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinin ardından Türkler için önem kazanan Bozcaada, 1455 yılında Osmanlı topraklarına dahil edilmiş. İlerleyen süreçte de Venedikliler ve Osmanlı Devleti arasında uzun süre boyunca Bozcaada’nın hakimiyeti için mücadeleler gerçekleşmiş. Balkan Savaşları esnasında Yunanistan’ın işgaline uğrayan ada, Çanakkale Savaşları’nda da Fransız ve İngiliz güçleri tarafından işgal edilmiş. Nihayetinde, 20 Eylül 1923 tarihinde imzalanan Lozan Anlaşması sonucu Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlanmış.
Türk ve Rum kültürlerinden ortak izler taşıyan Bozcaada, hem tarihi değerleri hem de doğal güzellikleriyle mutlaka görmenizi tavsiye ettiğimiz bir yer. Adada; günümüzde Cumhuriyet Mahallesi olarak adlandırılan Rum Mahallesi, Bozcaada Müzesi, Meryem Ana Kilisesi, Polente Feneri, Göztepe, Bozcaada Kalesi, Ayazma Manastırı ve Alaybey Camii gibi çok sayıda keşif durağı bulunuyor. Bozcaada cennet koyları ve plajlarıyla da epey ünlü bir yer. Özellikle yaz sezonu boyunca yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgi görüyor.