Hem yemyeşil bir atmosferde hem de Boğaz manzaralarının eşliğinde vakit geçirmek istiyorsanız, Anadolu yakasında rotanızı çevirebileceğiniz en ideal adreslerden biri, Küçük Çamlıca Korusu olabilir. Üsküdar ilçesi sınırları içinde yer alan tarihi koru, Boğaziçi’ne hakim bir tepede uzanıyor ve doğayla iç içe zaman geçirmek isteyenler için mükemmel bir kaçış noktası seçeneği oluşturuyor. 271 bin m²’lik geniş bir alanı kaplayan bölge, İstanbul sakinlerinin olduğu kadar, yerli ve yabancı turistlerin de ilgi odağında. Tarihçesi 17. yüzyıla kadar uzanıyor.
Sultan II. Mahmut döneminde av ve geziler için kullanıldığını bildiğimiz Küçük Çamlıca Korusu, 19. yüzyılda Sami ve Suphi Paşa’ya aitmiş. 1940’lı yıllarda dönemin İstanbul valisi Lütfi Kırdar tarafından kamulaştırılmış ve halkın ziyaretine açılmış. 1980 yılında da kapsamlı bir yenileme çalışmasından geçirilerek bugünkü görünümüne ulaşmış. Zamanla çarpık kentleşme sorunu nedeniyle tahrip olan bazı bölümleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmaları sayesinde yeniden yeşil bir dokuya kavuşmuş.
Doğal sit alanı statüsünde olan Küçük Çamlıca Korusu’nda çok çeşitli bitki ve ağaç türleri yaşıyor. Fıstıkçamı, kızılçam, servi, çınar, erguvan ve sedir ağaçları; bunlardan yalnızca bazıları. Sincaplar, kirpiler, ibibik kuşları ve kaplumbağalar gibi birçok yaban hayvanı da korunun daimi sakinlerinden. Ayrıca, Sofa Köşkü, Cihannüma Köşkü ve Topkapı Köşkü gibi Osmanlı döneminden günümüze miras kalan tarihi yapıları da burada görebiliyoruz. Hem yürüyüş hem de farklı spor aktiviteleri için ideal bir ortam sunan koruda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından işletilen bir sosyal tesis de bulunuyor. Sosyal tesis bünyesinde hizmet veren restoranın dekorasyonu Osmanlı dönemi motifleriyle yapılmış. Menüsü ağırlıklı olarak geleneksel Türk mutfağının lezzetlerini sunan restorandaK, eşsiz doğa manzaraları eşliğinde nefis yemeklerin keyfini çıkarabilirsiniz.