Belgrad Ormanı, Kuzey Ormanları olarak anılan ormanların bir parçasıdır ve tarih öncesi dönemlerden bugüne İstanbul’un hem su hem de oksijen açısından önemli bir noktası olma özelliğini sürdürmüştür. Bugün yaklaşık 5.500 hektar alana sahip olan orman, kaynaklara göre geçmiş dönemlerde yaklaşık 13.000 hektar gibi muazzam bir büyüklükteydi. Orman içinde bulunan dereler üzerine inşa edilen bentler (Topuzlu bent, Sultan II. Mahmut benti, Kömürcübent, Ayvat benti, Büyükbent, Kirazlıbent, Valide benti) sayesinde burası her daim önemini korumuş ve tam da bu sebeple ciddi önlemler alınarak korunmuştur. Nitekim 1953 yılında alınan kararla burası, önemine binaen, “Muhafaza Ormanı” kabul edilmiştir.
Bu alana verilen değeri görmek açısından bir de 1894’e gitmekte fayda var. Kanuni Sultan Süleyman, 1521 tarihli Belgrad seferinde ele geçirilen esirleri orman içine yerleştirerek yeni bir köy kurmak ve ayrıca Bizans döneminden kalan köyleri de hareketlendirmek istemiştir. Böylelikle kurulan Belgrad Köyü, aynı zamanda ormana adını vermiştir. Zaman içinde köy halkının çevreyi kirletmesi üzerine bazı yaptırımlar uygulanmış ancak durum düzeltilememiştir. En son çare olarak 1894 yılında çıkarılan kararla köy kaldırılmış ve ağaç kesimi gibi sorunlara karşı ciddi önlemler uygulanmaya başlanmıştır.
Belgrad Ormanı’nda ayrıca 1959 yılında açılmış olan Türkiye’nin ilk yaban hayvanı üretim yeri bulunur. Kızıl Geyik Üretim Merkezi’nde yetiştirilen geyikler doğal yaşamı desteklemek amacıyla, geyik popülasyonunun azaldığı ya da kaybolduğu illere gönderilmektedir. Orman kayın, meşe, gürgen, karaçam, dişbudak, ıhlamur, kavak, akçaağaç, söğüt, ardıç gibi ağaçlara; karaca, köstebek, yaban domuzu, çakal, kirpi, tilki, yılan, kurbağa, kaplumbağa gibi hayvanlara ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca ormanda leylek, üveyik, saka, ispinoz, kara tavuk, ağaçkakan, saksağan gibi birçok kuş türü yaşamaktadır. Bentlerde ise balıklar görülebilir. Belgrad Ormanı, mantar konusunda bilgili olanlar için de ayrı bir cennet.
Belgrad Ormanı haftanın her günü 24 saat açıktır. Giriş yayalar için ücretsiz, aracıyla gidecekler için aracın cinsine göre belirli bir ücret alınıyor -motosikletle giriş de ücrete tâbi-.
Spil Dağı’nın eteklerine yayılmış olan Manisa, hem tarih hem de doğa tutkunları için ilgi çekici bir keşif durağı. Osmanlı döneminde...
Bahçeköy tarafındaki ana kapıdan giriş yaptığınızda karşınıza ikiye ayrılan bir yol çıkıyor. Sağa giden tarafta tarihi bentler, soldaki tarafta ise geyik üretim tesisleri ve yürüyüş yolları var. Her iki tarafta da piknik yapmak mümkün. Ancak özellikle yaz aylarında ve hafta sonlarında oluşan kalabalık nedeniyle, sakin ve izole bir köşe bulmanız için ormanların epey içine doğru ilerlemeniz gerekebiliyor.