Doğu Karadeniz’in en keyifli ve etkileyici kentlerinden biri olan Giresun, hem doğal güzellikleri hem de tarihi yapılarıyla çok zengin bir mirasa sahip. Bu mirasın içinde, önemli tarihi kalıntılara ev sahipliği yapan ve bugüne dek mitolojik efsanelere de konu olmuş olan Giresun Adası da bulunuyor. Giresun Adası, Doğu Karadeniz’de bulunan ve eskiden içinde insanların yaşadığı tek ada olma özelliğine sahip. Merkez ilçesine bağlı Gedikkaya mevkinin tam karşısında, yaklaşık 1,6 kilometre açıkta bulunan adanın yüzölçümü 40 bin metrekareye ulaşıyor.
Eski isimleri Khalkeritis ile Areitas olan Giresun Adası’nda yerleşim tarihi Antik Çağ’a kadar uzanıyor. Orta Çağ’da da üzerinde yerleşim olduğunu bildiğimiz adanın mülkiyeti devlet hazinesine ait. İkinci derece doğal ve arkeolojik sit alanı statüsünde koruma altında. Adanın üzerinde hâlen kilise, şapel, mezar, pithos, sur ve sarnıç kalıntıları yer alıyor. Keza bu sebeple yıllardır kazı çalışmalarına da ev sahipliği yapıyor.
Giresun Adası’nda yapılan arkeolojik kazılardan elde edilen bulgulara göre, adanın tarihçesi M.Ö. 3000’li yıllara kadar uzanmakta. Asırlardan beri ada, çok sayıda kuş türü için önemli bir yaşam ve üreme alanı da oluşturuyor. Giresun Adası’na ilişkin öyle çok efsane var ki, bunların hepsini sıralamak mümkün değil. Fakat bunlar içinde en bilinenleri Herkül ile Argonotların Altın Post Efsanesi, Hz. Yusuf’un Altın Heykeli, Amazon Kadınları Efsanesi ve Kral Mitridates’in Kızı ile Çobanın Hikayesi olarak sıralanabilir.
Giresun Adası’nı keşfetmek isteyenlerin Üçkayalar Balıkçı Barınağı’ndan yapılan günlük tekne turlarına katılmaları yeterli. Ancak bu turlar genellikle her yıl ekim ayında son buluyor ve kış bittikten sonra yeniden başlıyor. Olumsuz hava şartlarının söz konusu olduğu günlerde turların iptal edilebileceğini de belirtelim.