Kars, binlerce yıllık bir yerleşim tarihini bünyesinde barındıran bir kent. Kafkaslar’dan Anadolu’ya giden güzergahın girişindeki ilk yerleşim merkezi olduğu için, tarih boyunca çok sayıda uygarlığın varlığına tanıklık etmiş. Bu sebeple de kent sınırları içinde ve civarında yapılan kazı çalışmalarında birbirinden değerli tarihi eserler ele geçirilmiş. Hem Ani Ören Yeri’nin hem de bölgedeki diğer arkeolojik yerleşmelerin gün yüzüne çıkardığı kültür varlıklarının korunması gereksinimini karşılayabilmek adına, kentte ilk kez 1959 yılında bir Müze Memurluğu kurulmuş. Vilayet Konağı çatısı altında faaliyetlerine başlayan bu kurum, yıllar içinde eser sayısının artması sebebiyle 1954-1978 yılları arasında bugün Kümbet Cami olarak bilinen Havariler Kilisesi’ne taşınmış. 1978 yılında ise İstasyon Mahallesi sınırlarındaki modern müze binası inşa edilmiş. Böylece Kars Müzesi, 1981 yılında halkın ziyaretine kapılarını açmış.
Kars Müzesi’nde arkeolojik, taş ve etnografik eserler sergileniyor. Müzenin çatısı altında Arkeoloji Salonu, Etnografya Salonu ve Kazım Karabekir Paşa’ya Ait Vagon isimli bölümler bulunuyor. Arkeolojik Salon’da Paleolitik Çağ’dan Selçuklu Dönemi’ne kadar uzanan el baltalarını, dinozor kemiklerini, madeni eserleri, sikkeleri ve taş eserleri görmek mümkün. Etnografya Salonu’nda ağırlıklı olarak yöresel dokuma aletleri, gümüş Kafkas kemerleri, el yazması yapıtlar, bakır mutfak eşyaları, şamdanlar, semaverler, Osmanlı kaftanları ve mühürler yer alıyor.
15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa’ya ait olan vagon ise 13 Ekim 1921 tarihli Kars Antlaşması’nı imzalamak için kente gelen Rus generalleri tarafından kendisine armağan edilmiş. Bu beyaz renkli tarihi vagon, Kazım Karabekir’in Kolordu Komutanı olduğu senelerde Kars ve Erzurum arasında yolculuk yapması için özel olarak kullanılmış. Müzenin bahçesinde yer alan vagonun içinde salon, yemek odası, dinlenme odası ve banyo bölümleri bulunuyor.