Ege Bölgesi’nin büyüleyici antik kentlerinden biri olan Magnesia, Aydın’ın Germencik ilçesi sınırlarında yer alıyor. Tarihi M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzanan Magnesia, efsaneye göre Thessalia’dan gelen Magnetler tarafından kurulmuş. Kent, Thorax (Gümüş) Dağı’nın eteklerinde, ticaret yollarının kesiştiği stratejik bir konumda yer aldığı için kısa sürede bu bölgenin önemli merkezlerinden biri haline gelmiş.
Magnesia, özellikle mimar Hermogenes’in başyapıtı olan Artemis Leukophryene Tapınağı’na ev sahipliği yapmasıyla ünlü. Tapınak, İon düzeninde inşa edilmiş. 8x5 sütunlu yapısı ve 67,5x40 metre boyutlarıyla Anadolu’da Helenistik döneme ait en büyük tapınaklarından biri olma özelliğine sahip. Mimar Vitruvius’un "Mimarlık Üzerine On Kitap" adlı eserinde de adından övgüyle bahsettiği yapı, Magnesia’nın antik dünyadaki ününü pekiştirmek açısından çok önemli bir rol oynamış. Tapınağın kalıntıları, bugün Louvre ve Berlin Pergamon Müzeleri'nde sergileniyor.
Magnesia’da bulunan diğer önemli yapılar arasında büyük agora, 40 bin kişilik stadyum, odeon ve gymnasion gibi sosyal ve kültürel yapılar mevcut. Ayrıca, Roma dönemi ve Bizans dönemine ait kalıntılar da antik kent sınırları içinde bulunuyor. Burada Homeros’un Odyssea isimli eserinden ilham alınarak yapılmış Skylla başlığı gibi önemli heykelleri de görebiliyorsunuz.
Kentin tarihine baktığımızda, Magnesia'nın Persler, Büyük İskender, Seleukos Krallığı ve Roma İmparatorluğu gibi büyük medeniyetleri ağırladığını görüyoruz. Kent, Bizans döneminde önemli bir piskoposluk merkezi olarak varlığını sürdürmüş. 12. yüzyıla dek de aktif kalmış. Kısacası, tarih ve arkeoloji meraklıları için, burada keşfedilecek bir dünya var. Eğer sizin de yolunuz Aydın’a, Didim ve Söke gibi turistik destinasyonlara düşerse, birkaç saatinizi Magnesia Antik Kenti’ni keşfetmek için ayırabilirsiniz. Ortaklar beldesine bağlı Tekin Köyü sınırları içinde kalan ören yeri, haftanın her günü ziyarete açık. Girişte MüzeKart geçiyor.