Hitit İmparatorluğu’na dört yüz yılı aşkın süre boyunca başkentlik yapmış olan Hattuşa (Hattuşaş) günümüzde Çorum’un sınırları içinde. Ülkemizin ev sahipliği yaptığı en önemli tarihi miraslardan biri olan antik kent, uzun yıllardan beri kazı çalışmalarına ev sahipliği yapıyor. Geç Tunç Çağı dönemi boyunca Hitit uygarlığına başkentlik etmiş olan Hattuşa, 1986 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nin de bir parçası. Antik kentte yerleşim tarihi M.Ö. 6000’li yıllara kadar uzanıyor, Hititlerin burada yerleşim kurduğu dönem ise M.Ö. 3000’lerde başlıyor.
Bunca köklü bir tarihi geçmişe sahip olması sayesinde, Hattuşa belki günler boyunca gezseniz bile tamamen keşfedemeyeceğiniz kadar zengin bir açık hava müzesi. M.Ö. 13. yüzyılda inşa edilmiş olan Büyük Tapınak’tan M.Ö. 14. yüzyıla tarihlenen Aslanlı Kapı’ya, Kral Kapısı’ndan yeraltı tünellerine kadar; burada sizi derinden etkileyebilecek onlarca farklı yapı var. Ancak antik kentin içinde bulunan en önemli kutsal alanın, Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı olduğunu söylemek mümkün. Antik kentin biraz dışında bulunan kayalıkların arasında kalan tapınak, çok etkileyici kabartmalarla bezeli. Günümüzde A ve B odaları olarak adlandırılan iki bölüme ayrılmış durumda. Her iki bölüm de ziyarete açık.
Hitit İmparatorluğu’nun ulusal tapınağı olarak nitelendirilen Yazılıkaya, ilk inşa edildiği dönemde devasa bir duvar aracılığıyla dış dünyadan tamamen soyutlanmış. III. Hattuşili hükümdarlığında tapınağa Büyük Galeri kabartmaları eklenmiş. IV. Tudhaliya zamanında da Küçük Galeri ile Büyük Galeri’nin kabartmaları yapılmış. Yazılıkaya’nın önüne sonradan inşa edilmiş olan yapılar da aslında üç farklı döneme tarihleniyor. A Odası’nda Tanrı Teşup ile Tanrıça Hepat’ın karşılaşmasını tasvir eden kabartmalar, B Odası’nda ise on iki yer altı tanrısı kabartmaları ile demon kabartmaları yer alıyor.