1986 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmış olan Hattuşa, Hitit İmparatorluğu’nun başkentidir. Burası Anadolu’da yüzyıllar boyu çok önemli bir merkez olarak tarihe geçmiştir. Bölgenin ilk sahipleri olan Hattiler tarafından “Hattuş” olarak adlandırılan şehir, Hitit İmparatorluğu’na geçtikten sonra “Hattuşa” adını almıştır. Milattan önce 1700’lerde Kuşşara şehrinin kralı Anitta tarafından alınan Hattuşa, yine Anitta tarafından yıkıma uğramıştır.
Hattuşa oldukça geniş bir alana yayılmıştır. Yapılan arkeolojik kazılarda farklı kültürlere ait kalıntılar ortaya çıkmıştır. Bölgede bulunan kalıntılar Aşağı Şehir, Yukarı Şehir, Büyük Kale (Kral Kalesi) ve Yazılıkaya’dan oluşmaktadır. Hattuşa'nın kuzeyde kalan bölümüne Aşağı Şehir, güneyde kalan kısmına Yukarı Şehir denilmektedir. Kraliyet Sarayı olarak adlandırılan bölüm yaşam ve imparatorluğun idari merkezi olarak kullanılmıştır ve yerden yüz elli ila iki yüz elli metre yüksekte, kayalık bir tepe üzerine inşa edilmiştir.
Yazılıkaya olarak adlandırılan bölge antik kentin iki km kuzeydoğusunda bulunan kayalar arasındaki galerilerden oluşan bir açık hava tapınağıdır. Buradaki kaya odalarının duvarları, Hitit kabartma sanatının en zengin ve en çarpıcı örnekleriyle doludur. Ayrıca bir bölümde tanrı ve tanrıçalar ile Büyük Kral IV. Tuthaliya'nın figürleri bulunmaktadır.
Hattuşa’da ortaya çıkarılan Aslanlı Kapı ve Kraliyet Kapısı'nın zengin süslemesi özellikle dikkat çekmektedir. Hattuşa’da ilgi çeken bölümlerden biri olan Kayalıboğaz, Kral Kapısının bir buçuk kilometre doğusunda yer alan, büyük surlarla çevrili bir yerleşim yeridir. Sonuç olarak Hattuşa, kentsel yapısı, zengin süslemeleri ve kaya sanatının en güzel örnekleri ile oldukça önemli bir arkeolojik sit alanıdır.