Ürgüp’ün en çok ziyaretçiyi ağırlayan kasabası olarak bilinen Ortahisar, milattan önce 16. yüzyıla kadar uzanan kadim bir tarihe sahip. Etilerin, Friglerin, Likyalıların, Romalıların, Bizanslıların ve sonrasında Türklerin hakim olduğu bu toprakların ne kadar zengin bir kültüre sahip olduğu aşikar. Kasabanın her bir köşesinde büyüleyici Kapadokya manzaralarına şahit olabiliyorsunuz. Fakat bölgenin en çok ilgi çeken noktası, Kapadokya’nın da en büyük peribacası olarak bilinen Ortahisar Kalesi.
Ortahisar Kalesi, tüm dünyada bilinen en eski çok katlı yerleşim alanlarının başında geliyor. Çok yüksek ve korunaklı olduğu için Etiler tarafından oyularak bir korunma mekanizması olarak kullanılmış ve bölgede hüküm süren diğer uygarlıklar da Ortahisar Kalesi’ni bu şekilde kullanmaya devam etmiş. Ayrıca Ortahisar’da ilk yerleşim bu kale ile başlamış ve sonrasında etrafına evler yapılarak bir kasaba hâline getirilmiş.
Ortahisar Kalesi deniz seviyesinden 1.200 metre yukarıda yer alıyor ve kalenin uzunluğu 86 metre. Bu boyutlarından dolayı Kapadokya’nın en yüksek peribacası olarak tanınıyor. Kalenin içerisine girdiğiniz zaman birbirine bağlanmış olan tünelleri ve odaları görebiliyorsunuz. Oldukça yüksek bir yapı olduğundan dolayı Ortahisar Kalesi’nin tepesine çıkmak son derece yorucu fakat göreceğiniz manzara tüm yorgunluğunuzun dinmesini sağlıyor. Tüm Kapadokya’yı ayağınızın altında görebiliyor ve mükemmel manzara fotoğrafları çekebiliyorsunuz.
Ortahisar Belediyesi tarafından işletilen Ortahisar Kalesi’ne giriş için çok uygun bir ücret ödemeniz gerekiyor. Fakat kaleye Müzekart ile girilmediğini hatırlatmak istiyorum. Kaleyi gezdikten sonra Ortahisar kasabasında bulunan diğer tarihi kiliseleri, Kızılçukur Vadisi’ni ve Etnografya müzesini de dolaşabilirsiniz.