Başkentin sembollerinden biri olarak görülen ve Ankara kadar eski bir tarihçeye sahip olan Ankara Kalesi, Altındağ ilçesi sınırları içinde bulunuyor. Kalenin inşa tarihi hakkında hâlen kesin bir bilgiye ulaşılabilmiş değil. Ancak Galatların Ankara’ya yerleştiği dönemde var olduğu ve Roma döneminde onarım çalışmalarından geçirildiği biliniyor. İç ve dış kale şeklinde iki farklı kısımdan oluşan Ankara Kalesi’nin iç taraftaki surları Bizans İmparatorluğu’nun hükümdarlığında, 7. yüzyılda inşa edilmiş. Saldırılar sırasında uğradığı tahribattan ötürü 9. yüzyılda surların onarılmasına ihtiyaç duyulmuş. Ancak kaleye dış surların ne zaman dahil edildiği de bilinmiyor.
Malazgirt Savaşı’nın üzerinden iki yıl geçtikten sonra bölgede Selçuklu hakimiyetinin başlaması, Ankara Kalesi’nin de genişletilme ve onarım çalışmalarından geçmesini sağlamış. Kalenin sayısı yirmiyi aşkın kulesi mevcut. Dış kale kısmı kenti yürek şeklinde çevreliyor. Dört katlı bir tasarıma sahip olan iç kalenin en önemli özelliklerinden biri, ağırlıklı olarak Ankara taşı kullanılarak inşa edilmiş olması. Ancak inşa sürecinde toplama taşlar da kullanılmış. Ankara Kalesi’nin iç kısmının iki büyük kapısı mevcut. Biri Dış Kapı, biri de Hisar Kapısı olarak adlandırılıyor. Kalenin bulunduğu tepenin yanından Hatip Çayı geçiyor.
Yükseklikleri 14-16 metre arasında değişiklik gösteren 42 farklı kuleden oluşan iç kalenin kuzeybatı tarafında Selçuklu hükümdarı tarafından yapılan onarımları anlatan bir yazıt yer alıyor. Günümüzde Ankara Kalesi’nin içinde Osmanlı döneminden kalan çok sayıda ev de mevcut. Söz konusu evlerin bazıları dükkan ve lokanta gibi işletmelere dönüştürülmüş durumda.