Ülkemizde hâlen ayakta olan tarihi kalelerin en güzel örneklerinden birini oluşturan Gaziantep Kalesi, kentin merkezini oluşturan Şahinbey ilçesi sınırları içinde, bir tepeye inşa edilmiş. İnşa tarihi hakkında net bir bilgiye hâlen ulaşılabilmiş değil ama Kalkolitik Dönem’de var olan bir höyüğün üzerine yapıldığı tahmin ediliyor. Ayrıca, M.S. 2. ve 3. yüzyıllarda kalenin çevresinde Theban adlı küçük bir antik kentin var olduğunu da biliyoruz. Arkeolojik kazılardan elde edilen bulgular bize bu kalenin Roma döneminde gözetleme kulesi olarak kullanılmak amacıyla inşa edildiğini, zamanla da daha büyük bir yapı haline getirildiğini gösteriyor. Bugünkü formunu ise Bizans İmparatoru Justinianus’un hükümdarlığı esnasında, M.S. 6. yüzyılda almış. Bu dönemde büyük bir onarım çalışmasından da geçirilmiş ve güney tarafı temel yapılarla donatılmış.
Aynı süreçte sınırları hem batı hem de güney ve doğu yönlerine doğru, tepenin sonuna gelene kadar genişleyen Gaziantep Kalesi; toplamda on iki adet kuleye ev sahipliği yapıyor. Aslında Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde kalenin 36 farklı burcu olduğu belirtilmiş ama bunların yalnızca üçte biri günümüze kadar ulaşabilmiş. Diğer 24 burcun kalenin dış surlarında yer aldığını ve bu sebeple zamana yenik düştüğünü tahmin ediyoruz. Geçmişte kalenin çevresinde derin bir hendek bulunuyor, kaleye girişler de köprüyle yapılıyormuş. Köprüyü geçip kalenin esas giriş kapısına ulaşmadan önce, sol tarafta bir burç görünüyormuş. Bu burç da halk tarafından İmam-ı Gazali’nin mekanı olarak anılıyormuş.
Gaziantep Kalesi ne yazık ki 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız deprem felaketinde ciddi hasarlar aldı. Bu sebeple 2024 yılı itibarıyla hâlen tadilatta. Ancak siz bu yazıyı okuduğunuzda, umuyoruz ki artık tadilat çalışmaları başarıyla sonlandırılmış, kale de yeniden ziyarete açılmış olur. Henüz açılmadığı takdirde bu tarihi yapıyı yalnızca uzaktan da incelemek önemli bir tecrübe olacaktır.