Demiryolu ve kent tarihine ilgi duyanlar için, İstanbul’da kaçırılmaması gereken bir keşif durağı var: İstanbul Demiryolu Müzesi! 23 Eylül 2005 tarihinde Sirkeci Garı’nın içinde ziyarete açılan bu küçük ama etkileyici müze, demiryolu kültürünü yansıtan çok sayıda önemli esere ev sahipliği yapıyor. Yalnızca 45,5 metrekarelik bir alanı kaplıyor olmasına rağmen, bünyesinde barındırdığı koleksiyonlar ve sergilenen objeler, meraklılarını tatmin edebilecek nitelikte. Yaklaşık 300 farklı kültürel varlığı aynı çatı altında buluşturan müze, Sirkeci Garı’nın buram buram tarih kokan atmosferinde ziyaretçileri geçmişe yolculuk yapmaya davet ediyor.
İstanbul’un en önemli tarihi yapılarından biri olan Sirkeci Garı, Sultan II. Abdülhamit’in hükümdar olduğu 1888 yılında, Alman mimar A. Jasmund tarafından inşa edilmiş. Oryantalist üslubun çok başarılı bir örneğini oluşturan yapı, Selçuklu mimarisinden ilham alan kemerli kapılar ve vitray pencerelerle daha da etkileyici bir görünüme kavuşuyor. İstanbul Demiryolu Müzesi de bu mimari atmosferin bir uzantısı gibi. Müzeyi gezerken Osmanlı dönemine ait belgeleri, haritaları, planları, projeleri ve fotoğrafları yakından inceleyebiliyor; demiryollarının Türkiye'deki gelişim sürecini takip edebiliyorsunuz. Orient Ekspres’ten kente miras kalan madalyalar ve gümüş yemek takımları da koleksiyonun dikkat çeken parçaları arasında. Bu ünlü trenin son seferine ait kıymetli materyaller, ziyaretçilerden yoğun ilgi görüyor. Müzede hem yetişkinlerin hem de çocukların ilgisini çeken alanlardan bir diğeri ise bir banliyö trenine ait makinist bölümü.
TCDD Meslek Lisesi ve TCDD Pratik Sanat Okulu'na ait fotoğraf ve objelere de ev sahipliği yapan İstanbul Demiryolları Müzesi, demiryolu tarihini ve sevgisini gelecek nesillere aktarmak amacıyla kurulmuş. Sesli rehber hizmeti de bulunan kurum, Salı’dan Cumartesi’ye kadar, 09:00 ile 12:30 ve 13:00 ile 17:00 saatleri arasında ziyarete açık. Girişler de tamamen ücretsiz.